Cevap:
Ev-Çocuk Hikayeleri | Çocuk Kitapları Oku-Mutlu Prens
Mutlu Prens
18 Kasım 2021 10 Yorumlar
Mutlu Prens
Bir vakitler tüm ülkeyi tepeden gören bir bölgede Mutlu Prens’in heykeli varmış. Bu heykel baştan aşağıya altın kaplıymış. Kılıcın kabzası kocaman kırmızı bir yakut süslüyormuş. Heykel Prensin gözleri ise yemyeşil ışıldayan iki değerli zümrüt taştan yapılmış.
Mutlu Prens heykeli ülkenin her bölgesinde görünüyor ve halka, barış ve neşe veriyormuş.
Günlerden bir gece minik bir kırlangıç şehre gelmiş, ailesi yaklaşmakta olan kış ayından korunmak için sıcak şehirlere gitmişler ama o geride kalmış kırlangıç yüksek bir sütunun üzerinde heykeli görmüş:
Kırlangıç:
– Bu gece burada yatayım, sabah yine yola çıkarım.
Kırlangıç Mutlu Prensin tam ayaklarının arasına konmuş. Bu gece altından bir yatakta uyuyacağım.
Kırlangıç uyumak için kafasını kanadının altına alıp uyumaya hazırlanmış ki o esnada üzerine bir damla su düşmüş, kafasını kaldırıp havaya bakmış ama gökyüzü açıkmış ve yağmur havası değilmiş tam o esnada bir damla daha düşmüş, biraz geçtikten sonra bir damla daha kırlangıç şaşkınlık içinde ne olduğunu algılamak için havalanmış ve heykelin kafasına konmuş.
İşte o an akan damlaların aslında heykelin gözyaşları olduğunu görmüş.
Kırlangıcın yüreği sızlamış:
– Merhaba siz kimsiniz?
Prens:
– Ben mutlu prensim.
Kırlangıc:
– öyleyse niye ağlıyorsunuz?
– Ben hayatta iken yani kalbim insan kalbi iken gözyaşı nedir bilmezdim çünkü kapısından üzüntünün giremediği bir sarayda otururdum.
Sabahları bahçede arkadaşlarımla oyunlar oynar, akşam vakitleri ise büyük salonda dans ederdim.
Bahçenin etrafını çeviren yüksek bir duvar vardı fakat o duvarın diğer tarafında ne olduğunu hiçbir an merak etmedim. Çevremde her şey o kadar güzeldi ki bana mutlu Prens derlerdi doğrusu mutluydum da yaşamın sona erdiğinde ise beni buraya böyle yükseğe diktiler. Şimdi etrafımdaki çirkinliği, fakirliği görebiliyorum. Yüreğim kurşundan olmasına rağmen elimden ağlamaktan başka bir çare gelmiyor. Kırlangıç çok üzülmüştü.
Uzakta küçük bir sokakta yıkık dökük bir ev var pencerelerinden biri açık içinde dikiş masasının başında oturmuş bir kadın görüyorum, yüzü zayıf ve yıpranmış. Odanın köşe başında yatakta minik oğlu ateşler içinde yatıyor. Ateşi var ama annesinin hiç parası yok. Sevgili kırlangıç dostum, kılıcımın kabzasındaki kıymetli yakutu alıp ona götürebilir misin? Ama benim biraz dinlendikten sonra sıcak ülkelere doğru uçmam gerekiyor.
Hiç olmazsa bu gece yanımda kal yarın istediğin yere gidebilirsin.
Kırlangıç şimdiden üşümeye başlamış ve daha hiç dinlenmemiş ama mutlu prensin üzgün halini görünce çaresiz kabul etmiş kırlangıç prensin kılıcındaki kocaman yakutu gagasıyla çıkarmış ve kentin çatıları üzerinden uçarak karanlığın içinde kaybolmuş. Sonunda yıkık dökük eve ulaşıp içeriye bakmış. Çocuk yatağında ateşler içinde çırpınıyor.
Annesi de uyuyormuş, bir sıçrayışta içeri girip kocaman yakutu masanın üstüne kadının tam önüne bırakmış. Biraz daha ileri gidip çocuğun çevresinde uçarak kanatlarıyla ateşler içinde yanan çocuğun ateşini soğutmaya çalışmış.
Kırlangıç mutlu prensin yanına dönüp yaptıklarını anlatmış. Şimdi o kadın uyandığında değerli taşı görecek. Çocuğuna ilaç ve yiyecek alabilecek çok teşekkürler. Bu gece huzur içinde uyuyabilirsin Sevgili kırlangıç.
Sabah olduğunda kırlangıç uyanmış yola çıkmak üzereymiş ki mutlu Prens onu durdurmuş, kırlangıç, kırlangıç, küçük kırlangıç:
– Bir gececik daha kalamaz mısın?
Benim bir an önce sıcak ülkelere doğru uçup ailemi arkadaşlarımı bulmam gerekiyor. Uzaklarda şehrin diğer bölgesinde ufak bir çatı katında bir delikanlı görüyorum üzeri kağıt parçacıklarıyla dolu bir masada oturmuş yanında bardak içinde bir demet solmuş menekşe var. Bu genç bir yazar ve yeni kitabını bitirmeye çalışıyor.
Ama ocakta yakacak odunu ve yiyecek bir lokma ekmeği yokona yardım etmek istemez mısın?
İyi yürekli kırlangıç, yazar gence yardım etmek için bir gece daha kalmayı kabul etmiş.
Ne yazık ki başka yakut’um kalmadı.
Ama gözlerim çok değerli bir taş olan zümrüttendir. Birini al yazar gence götür. Kırlangıç bunu duyunca çok üzülmüş, başta kabul etmemiş ama mutlu Prens ısrar edince kabul etmek zorunda kalmış.
Gagasıyla zümrüt taşı yerinden çıkartmış.
Mutlu Prens’in tarif ettiği eve doğru uçmaya başlamış. Kırlangıç eve vardığında genç elleriyle yüzünü kapamış masada bitkin bir halde oturuyormuş. Kuşun kanat çırpmalarını duymamış.
Başını kaldırınca deniz yeşili, parlak zümrüt, solgun menekşelerin üzerinde bulmuş, yazılarını okuyup seven hayranlarından birinin bıraktığını düşünmüş. Zümrütü alıp sevinçle masadan kalkmış.
Sizinle vedalaşmaya geldim. Küçük kırlangıç.
Bir gececik daha kalamaz mısın? Kış geldi neredeyse kar yağmak üzere.
Benim artık gitmem gerekli. Sevgili Prens senden ayrılmam gerekli ama seni hiç bir an unutmayacağım. Peki ama son bir isteğim olacak ne olur beni kırma? Aşağıdaki meydanda küçük bir kibritçi kız var, kibritleri suya düşürdü, hepsi ıslandı bozuldu, eve para götüremezse babası ona çok kızacak ve bu gecede aç kalacaklar. Kızcağız ağlıyor
Ne ayakkabısı var, ne çorabı nede başında onu koruyan bir beresi öbür gözümü de al ona götür. Babası kızmasın. Kırlangıç bunları duyunca bir gece daha kalmaya karar vermiş. Tamam, bu istediğinizi de yapacağım ama gözünüzü alamam o zaman hiçbir göremezsiniz. Çevremde ki üzüntülü ve yoksul insanları görmek bana fazla acı veriyor. Lütfen dediğimi yap.
Mutlu Prens
Kırlangıç Prens’in, öbür gözünü de alıp aşağı doğru uçmuş.
Kibrit satışı yapan minik kızın yakınından süzülüp mücevheri avucuna nazikçe bırakıvermiş kız ah ne güzel cam parçası diye gülerek koşa koşa eve gitmiş, sonra küçük kırlangıç Prens’in yanına dönmüş. Artık ben hep yanınızda kalacağım ve sizin gözleriniz olacağım. Mutlu Prens sevgili dostu kırlangıçtan tüm ülkeyi dolaşmasını ve göreceği her anı ona iletmesini istemiş, kırlangıç uçmuş ve şehrin üstünde dolaşmış.
Zenginlerin sıcak evlerinde otururken, fakirlerin dışarıda soğukta ateş yakmış ısınmaya çalıştıklarını görmüş, karanlık ara yollara girip aç çocukların zayıflıktan çökmüş, yüzlerini bir köprünün kemeri altında, iki küçük çocuğun kucak kucağa yatıp birbirlerinin ısıtmaya çalıştığını görmüş.
Sonra dönüp gördüklerini prensi anlatmış.
Üstüm saf altınla kaplıdır. Yaprak yaprak söküp yoksullarıma götür insanlar altının onları mutlu ettiğini sanırlar. Oysa onları mutlu eden, sağlıklı ve tok yaşamalarıdır. Kırlangıç, Mutlu Prens kötü bir duruma gelinceye denk üzerindeki altını yaprak yaprak sökmüş.
Sokakta gördüğü yoksul insanlara dağıtmış artık kar iyice bastırmış, sokaklar bembeyaz karlarla kaplanmış, kırlangıç mutlu Prens in üstünde hiç altın kalmayıncaya kadar her gece yoksullara yardım etmeye devam etmiş. Zavallı küçük kırlangıç üşündükçe üşümüş ama prensi bırakmak istemiyormuş. Onu çok seviyormuş ama sonunda öleceğini anlamış.
Ancak bir kez daha prensin omzuna dek ulaşabilecek gücü kalmış.
Hoşça kal sevgili Prens demek sonunda sıcak ülkelere uçmaya karar verdim. Minik dostum kırlangıç prense nereye gittiğini söyleyememiş. Yanağına bir öpücük kondurmuş.
Ve heykelin dibine düşüvermiş.
Tam o anda mutlu prensin içinde bir şey kırılmış gibi şaşırtıcı bir çatırtı duyulmuş kurşundan yüreği tam ortadan ikiye ayrılmış.
Bir sonra ki gün güneş açtığında Mutlu Prens heykelinin halini son halini gören herkes heykelin çevresine toplanmış şaşkınlıkla Mutlu Prens heykeline bakıyorlarmış.
Sonra ayağının dibinde cansız yatan kırlangıcı görmüşler. Herkes çok üzülmüş. Kalabalık da bir ses duyulmuş yazar, genç öne atılmış, mutlu prensin neden bu hale geldiğini şimdi anlıyorum. O ve küçük kırlangıç bizim mutlu olmamız için kendilerini feda etti. Bu yüzden üzülmeyin sakın. Bu şehirdeki en güzel iki kalp onların kalbiydi. Sonsuza dek de öyle kalacak.
Mutlu Prens Hikayesi İle İlgili Merak Edilenler:Mutlu prens olayın geçtiği yer ve zaman?
Hikayedeki olay bir kış vakti geçiyor. Sarayda ve belirli şehrin bölgelerinde hikayenin akışı geçmektedir.
Mutlu Prens Kitabının Konusu Nedir?
Kırlangıç ve heykelden yapılmış Mutlu Prensin başkalarına