Cevap:
BUYRUN
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, iki dağın arasında sonu görünmeyen çok büyük bir göl varmış. Bu göl, yakın köylerdeki insanlar kadar hayvanların ve bitkilerin de hayat kaynağıymış. Nice zambaklar ve yosunlar gölün çevresini süsler, kuşlar göç ederken bu gölde misafir olur ve içinde yaşayan rengarenk balıklar, gün boyunca şarkılar söyleyerek serin sularda gezer dururmuş.
Gölün küçük bir kısmında yaşayan sevimli balıkların bir de kralı varmış ve buradaki tüm balıklar kralın sözünden çıkmazmış. Kral çok uyanık ve yalnızca kendi keyfini düşünen biriymiş. Tüm balıkları tatlı yosunların az olduğu, yiyecek bulmanın çok zor olduğu dar bir alanda tutar ve bu alanın dışına çıkanları büyük balıklara yem etmekle tehdit edermiş. Ayrıca gölün derin yerlerinde çok tehlikeli yaratıkların olduğunu, dev yılanların, çift başlı köpek balıklarının ve timsahların oralarda gezip durduklarını anlatırmış sürekli. Kendisi ise gününü gün eder, hizmetçilerine en güzel yemekleri ve içecekleri onun için hazırlatır, muhafızlar onu gece gündüz korurmuş.
Kraldan korkan balıklar o ne derse yapıyorlarmış, çünkü büyük balıklara ve göldeki tehlikeli yaratıklara yem olmayı kimse istemezmiş. Sadece kendilerine ayrılan küçücük bir alanda iç içe yaşar, bazı günler aç uyur ama kralın sözüne uyarak hâlâ hayatta olduklarına şükrederek yaşarlarmış. Günlerden bir gün henüz çok genç bir balık olan benekli, rüyasında gölün derinliklerinde çok güzel yiyecekler, dost canlısı balıklar ve yepyeni dünyalar olduğunu görmüş. Her ne kadar kralın çizdiği sınırları aşmak, ona korkutucu gelse de gidip oraları keşfetme arzusuyla yanıp tutuşmaya başlamış.
Açıklama: