Cevap:
Yeryüzündeki rüzgar enerjisi potansiyeli, güneşin dünya etrafındaki havayı ısıtıp alçak
ve yüksek basınç alanlarının oluşmasına bağlı olarak değişmektedir. Isınan havanın
yoğunluğunun azalması ile bir alçak basınç alanı ve soğuyan havanın yoğunluğunun
artması sonucu da bir yüksek basınç alanı meydana gelmektedir. Yüksek basınç
alanından alçak basınç alanına hava akımının meydana gelmesi ile yer yüzünde
rüzgarlar oluşmaktadır. Aynı zamanda rüzgar, güneşin karayı denizden daha çabuk
ısıtmasından da meydana gelmektedir. Gün boyunca esen kıyı rüzgarları, kara üzerinde
ısınmış havanın yerini deniz üzerindeki soğuk havanın alması ile oluşmaktadır. Gece
boyunca da bu işlem tersinden meydana gelir, yani kara denizden daha hızlı soğuduğu
için rüzgar karadan denize doğru eser. Hava hareketinin bir yerden diğer bir yere daha
hızlı olması halinde daha kuvvetli rüzgarlar, fırtınalar, kasırgalar ve hatta tornadolar
meydana gelmektedir.Rüzgar enerjisi, yenilenebilir özelliğe sahip olup ve çevre bakımından da temiz bir
enerji kaynağı olarak bilinmektedir. Rüzgar enerjisini diğer enerji çeşitlerine dönüştüren
teknoloji, diğer güç kaynaklarına oranla daha ekonomiktir. Taşıma sorunu bulunmayıp
ve aynı zamanda kullanımı da yüksek bir teknolojiyi gerektirmez. Buna göre rüzgar
gücü yoğunluğu iyi olan yerlerde rüzgar enerji sistemleri kurularak büyük ekonomik
yararlar sağlanmaktadır.
Atmosferde bol ve serbest olarak bulunması, elde edilmesi kolay ve çevre kirliliği
olmayan temiz bir enerji kaynağı olması rüzgar enerjisinin bazı avantajlarıdır. Güneş ve
dünya var olduğu sürece var olan ve yenilenebilir bir enerji kaynağı olan rüzgar
enerjisinden yararlanmak için başka bir enerji şekline dönüştürülmesi gerekir. Rüzgar
enerjisinin önce mekanik sonra elektrik enerjisine dönüştürülmesi gerekmektedir. Betz
teoremine göre rüzgardan elde edilebilecek enerji, rüzgar hızının üçüncü kuvveti ile
orantılı olarak değişmektedir. Küresel ısınmaya sebep olan gazların atmosfere
salınmasını azaltmak için yenilenebilir enerji kaynaklarının araştırılması ve
kullanılmasına önem verilmektedir [Gourieres, 1982. Hepbasli, 2004].
Dünyada rüzgar enerjisinden ilk olarak yaklaşık 500 yıl önce Mısır'da kayıkların bir
sahilden diğerine yüzdürülmesi için faydalanılmıştır. M.Ö. 200 yılında ilk olarak bir
eksene tutturulmuş pervaneler ile dönüş hareketi üreten bir makine şeklinde çalışan yel
değirmenlerinin yapıldığı da söylenmektedir. Yel değirmenleri M.S. 10. yüz yıla kadar
İran ve Afganistan'da değirmenlerde tahıl öğütme işlerinde kullanılmıştır. Yel
değirmenleri konusundaki ilk yazılı belgelere 12. yüz yılda rastlanmaktadır. 1889
yılında ABD'de yel değirmeni üretimi yapan fabrikalar kurulmuştur. Çok kanatlı yel
değirmenleri 19. yüz yılın ikinci yarısında ABD'de yapılmaya başlanmıştır[ Frandsen,
1992].
Çok kanatlı yel değirmenlerinin yapılmasından sonra yel değirmenleri geliştirilmek
suretiyle rüzgar enerjisi su pompalama işlerinden kullanılmıştır. Dizel motorlar icat
edilinceye kadar, ABD'deki büyük demiryolları çok pervaneli rüzgar sistemlerine bağlı
kalmıştır, yani buhar lokomotiflerinin su ihtiyacı için su pompalama, yel
değirmenlerinin pervaneleri ile yapılmıştır. 1930 ve 1940’lı yıllarda yel değirmenlerinin
pervaneleri daha da geliştirilerek ABD’de yüz binlerce elektrik üreten rüzgar türbini
imal edilmiştir. Bunlarda yüksek hızda dönen ve elektrik jeneratörünü çalıştıran iki veya
üç kanatlı pervaneler şekline getirilmiştir. Yenilenebilir bir enerji kaynağı olan rüzgar
enerjisinin gelişimine, 1980'li yıllarda Uluslararası Enerji Ajansı öncülüğünde yürütülen
araştırma ve geliştirme çalışmalarının büyük bir etkisi olmuştur. Çok kanatlı eski tip
rüzgar türbinleri yerine daha modern ve çağdaş olan rüzgar enerjisi çevrim sistemleri
(WECS) kurulmuştur. Yakıtsız bir enerji olan rüzgar enerjisi ile çalışan bu türbinler
öncelikle çiftliklere elektrik üretmede, depolama pillerini doldurmada, pilleri şarj etme,
su depolama, taşımacılık, su pompalama, tahılların öğütülmesi ve soğutma işerinde