Soru: kelime-i şehadet ve kelime-i tevhidin önemini açıklanıyız.​

  • drugie-predmety

    Konu:

    DKAB
  • Yazar:

    rylan
  • Oluşturulma Zamanı:

    2 yıl önce

Cevaplar 2

Cevap:

Cevap:

✧ѕєℓαмм✧》》 《》《》öncelikle kelime-i Tevhidin önemini açıklayalım☆Bir mümin ebedî saâdet ve saltanata erebilmek için, ömür boyu kelime-i tevhîdin muhtevâsı içinde yaşamaya gayret etmesi şarttır. Yani kul, Allahʼtan gayrı zâhirî ve bâtınî bütün ilâhları reddedip gönlünü Allah inancıyla doldurur ve son ânına kadar bu minvâl üzere bir hayat yaşarsa, îmân ile can verip Cennetʼe nâil olması ümîd edilir. İstisnâlar hâriç, bu hakîkate zıt bir hayat yaşayan kimsenin son nefeste, “Lâ ilâhe illâllâh” diyebilmesi çok zordur. Nitekim bir hadîs-i şerîfte de:“Bir kimse son nefeste (hâlis bir kalp ile) kelime-i tevhîd getirirse, Cennetʼe girer...” buyrulmuştur. (Hâkim, Müstedrek, I, 503)Zira diğer bir hadîs-i şerîfte de;“Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz o şekilde haşrolunursunuz.” buyrulmuştur. (Münâvî, Feyzüʼl-Kadîr, V, 663)Ubeydullah Ahrâr Hazretleri nakleder ki:“Bir aziz zât, Nakşibend Hazretleri’ni vefatından sonra rüyasında görmüş ve ona:«–Ebedî kurtuluşumuz için ne yapalım?» diye sormuş. Hâce Hazretleri şu cevâbı vermiş:«–Son nefeste neyle meşgul olmak gerekiyorsa onunla meşgul olun!» Yani, son nefeste nasıl ki tamamen Hak Teâlâ’yı düşünmeniz lâzımsa, hayatınız boyunca da o şekilde uyanık olunuz!”Bu yüzden ömür boyu, son nefesi îmân ile verebilmenin hazırlığı içinde bulunmak gerekir. Aksi takdirde, yani tevhîd muhtevâsında bir kulluk hayatı yaşamadan, sadece kelime-i tevhîdi söylemekle kurtulacağını ummak, boş bir hayaldir.》《Şimdi ise kelime i Şahadet in önemini açıklayalım

><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><><>

Kelime-i Şehâdet” ifadesi, “kelime” ve “şehâdet” sözcüklerinden müteşekkil bir tamlamadır. “Kelime” söz, “şehâdet” ise, şâhitlik ve tanıklık etmek manasına gelir. “Şehâdet” yani şâhitlik ve tanıklık etmek ise, tanıkılık edilen şeyi; bilme, inanma ve dil ile ikrar etmeyi ihtiva eder. Dolayısıyla, “Kelime-i şehâdet”i, ne manaya geldiğini bilerek ve muhtevasına şühpesiz bir şekilde inanarak söylemek gerekir.İslâm'a giriş, müslümanlar gibi iman etmekle gerçekleşir. Müslümanlar; Allahü Teâlâya, Allahü Teâlânın en son Peygamberi Muhammed aleyhisselama ve Muhammed aleyhisselamın tebliğ ettiği yüce İslam dininin tamamına tereddütsüz bir şekilde, kalbleriyle inanır ve dilleriyle tasdik ederler. Müslüman olmak isteyen bir kişi, bu iman ve tasdikini, “Kelime-i şehadet” denilen şu mübarek söz ile açıklar: “Eşhedü en lâ ilâhe illallâh ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve Resûlüh.” (Yani şâhitlik ve tanıklık ederim ki; Allah'tan başka İlah yoktur ve yine şehadet ve tanıklık ederim ki, Hazret-i Muhammed, Allah'ın kulu ve peygamberidir.)“Kelime-i şehadet,” bir kişinin İslam'a girişinde ilk merhaledir. “Kelime-i şehadet,” Allah'ın varlığına, birliğine ve Muhammed aleyhisselamın Allah'ın son peygamberi olduğuna iman ve tasdiki ifade eden mübarek bir kelimedir. Bu itibarla “Kelime-i şehadet”, dinin temeli ve istinatgâhıdır. “Kelime-i şehadet” öyle yüce bir kelimedir ki, bütün insanlığın kurtuluş ve saadeti onun yüce mânâsında saklıdır.İslâm inancının temelini, “tevhid”e (yani Allahü Teâlânın; zatında, sıfatlarında ve fiillerinde bir oluşu)na ve “risalet”e (yani Rasulullah'ın, Allah'tan getirdiklerin tamamının doğru olduğu)na inanmak teşkil eder. Diğer bütün inanç esasları, insan ve toplum hayatını düzenleyen bütün emir ve yasaklar, Allah'a ve Peygamberine imanın içindedir.“Kelime-i şehadet”, İslâm'ın en özlü ifadesidir ve bu kelimenin söylenmesi bütün İslâm'ın topluca kabulü mânâsına gelir. “Eşhedü en lâ ilâhe illallah,” bütün isim ve sıfatlarıyla Allah'ın varlığına ve birliğine iman etmeyi; “ve eşhedü enne Muhammeden abdühü resûlüh,” de, Muhammed aleyhisselamın Allah'tan getirdiği herşeye inanmayı bildirir.Peygamber, Allâh'ın hükümlerini, bütün emir ve yasaklarını, vahiy yoluyla alarak, kullara bildiren yüce şahsiyettir. İşte biz, “Kelime-i şehâdet”i söylerken; Efendimiz aleyhisselamın, Allâh'ın Peygamberi olduğuna şahitlik ve tanıklık ederiz. Peygamber Efendimize iman etmek ise, aynı zamanda, O'nun bildirdiği her şeyin hak ve doğru olduğuna inanmak manasına gelir. Şüphesiz ki, bütün Peygamberler, Allâhü Teâlâdan haber verdikleri her konuda doğrudurlar; tebliğ konusunda onlardan asla hata meydana gelmemiştir. Bunun için her kim, Peygamber Efendimizin haber verdiği, herhangi bir şeye; mesela bir emre, bir yasağa inanmazsa veya bir hükme razı olmazsa, iman etmiş olmaz.“Kelime-i şehadet”i söyleyen bahtiyar kimse, son İlahî kitap olan Kur'an-ı kerimi bütünüyle benimsemiş ve Allah'ın, son Peygamberi Muhammed aleyhisselama vahiy yoluyla bildirdiği ve O'nun da insanlara tebliğ ettiği herşeyi tamamen kabul etmiş ve benimsemiş demektir.Bu sebeple, müslüman olmak için; Allahü Teâlânın varlığına ve birliğine imanın yanında; meleklerin varlığına, Allah'ın gönderdiği kitapların gerçek olduğuna, peygamberlere, âhiret gününe, herşeyin Allah'ın takdiriyle meydana geldiğine, kısacası Kur'an-ı kerimin ve Allah'ın son Peygamberi Hazret-i Muhammed'in bildirdiği herşeye inanmak gerekir.“Kelime-i şehadet” bütün bunları topluca kabul ve tasdik etmeyi ifade eden bir anahtar kelimedir. Bu sebeple “Kelime-i şehadet”, İslâm'a giriş sözleşmesi gibidir. Bu sözleşmeyi yapan insan, Allah'a büyük bir söz vermiş, O'nun emirlerini tereddütsüz bir şekilde kabul edip yerine getirmeyi, yasaklarından da kaçınmayı kabul etmiş, demektir.“Kelime-i şehadet”i, söyleyen kişi, İslam toplumunun şerefli bir üyesi olur. Artık İslâm hukukunun müslümanlara tanıdığı bütün haklardan o da istifade eder. Eğer bu kişi, müslümanlarla savaş halinde olan bir toplumun üyesi ise, artık dokunulmazlık kazanır; yani öldürülemez, esir edilemez ve mal varlığına el konulamaz.Hiç kimse “Kelime-i şehadet”i söylemeye zorlanamaz; zaten zorlanan kişinin şehadeti geçerli sayılmaz. İslâm'a girmek isteyen kişi, kendi isteğiyle müslüman olur.Kişi, iman etmeden önce araştırma yapılabilir, kafasında bulunan her türlü tereddüt ve şüphenin cevabını arayabilir. Ancak iman ettikten sonra iyi bir müslüman olabilmek için; kalpten her türlü şek, şüphe ve tereddüdü söküp atması gerekir.

##OPTİMM

IYI DERSLER VE BAŞARILAR ~BETÜL

EN IYI SECERMISIN ??

Cevap:

Selamm

Kelime-i Şahadet

Kelime-i şehadeti İslam’ın beş temel ilkesinden birincisi olarak kalben inanarak söylemek, Müslüman olmanın ilk şartıdır. İmanın ve cennete girmenin en önemli temelidir. Son peygamber sevgili Peygamberimiz (sav) geldikten sonra onun peygamberliğini kabul etmeyenler ebediyyen cennete giremeyecek ve cehennemden çıkamayacaktır.

“Allah’tan başka ilâh bulunmadığına ve Hz. Muhammed’in O’nun kulu ve elçisi olduğuna gönülden inanır, sözle de ifade ederim” anlamına gelen “Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlüh

"İslâm dini beş esas üzerine kurulmuştur: Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın resulü olduğuna şehâdet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, hacca gitmek ve ramazan orucunu tutmak."

Peygamber Efendimiz (sav) gönülden kelime-i şehadet getiren Müslümanların cennette ebedi kalacağını, kendisinin son peygamber olduğunu kabul etmeyenlerin ise cennete asla giremeyeceğini ve cehennemden çıkamayacağını şu sahih hadislerde açıkça bildirmişlerdir:

 “Kim, Allah’dan başka ilâh yoktur, yalnız Allah vardır, şeriki yoktur; Muhammed, Allah’ın kulu ve resûlüdür. İsâ da Allah’ın kulu ve elçisi, Meryem’e bıraktığı kelimesi ve Allah tarafından (hayat verilen) bir ruhtur. Cennet, haktır ve gerçektir, cehennem de haktır ve gerçektir” diye şehâdet ederse, Allah o kimseyi, ameli ne olursa olsun, cennete koyar”

Allah bizi kelime-i şehadeti ve kelime-i tevhidi gönülden tekrar tekrar söyleyen, “en büyük ve en faziletli zikir olan kelime-i tevhidi” kalbinden ve dilinden düşürmeyen kullarından eylesin, son söz olarak da kelime-i şehadeti söyleyerek hüsn-i hatime ile huzuruna kabulü lütfeylesin. Bize dünya ve ahirette iyilik versin. Bizi cehennem azabından korusun.

Kelime-i Tevhit

Kelime-i tevhîdin Allah katındaki yüksek kıymetini şu hâdise de ne güzel ifâde eder:

Bir mümin ebedî saâdet ve saltanata erebilmek için, ömür boyu kelime-i tevhîdin muhtevâsı içinde yaşamaya gayret etmesi şarttır. Yani kul, Allahʼtan gayrı zâhirî ve bâtınî bütün ilâhları reddedip gönlünü Allah inancıyla doldurur ve son ânına kadar bu minvâl üzere bir hayat yaşarsa, îmân ile can verip Cennetʼe nâil olması ümîd edilir. İstisnâlar hâriç, bu hakîkate zıt bir hayat yaşayan kimsenin son nefeste, “Lâ ilâhe illâllâh” diyebilmesi çok zordur. Nitekim bir hadîs-i şerîfte de:

Bir kimse son nefeste (hâlis bir kalp ile) kelime-i tevhîd getirirse, Cennetʼe girer...” buyrulmuştur

Ubeydullah Ahrâr Hazretleri nakleder ki:

“Bir aziz zât, Nakşibend Hazretleri’ni vefatından sonra rüyasında görmüş ve ona:

«–Ebedî kurtuluşumuz için ne yapalım?» diye sormuş. Hâce Hazretleri şu cevâbı vermiş:

«–Son nefeste neyle meşgul olmak gerekiyorsa onunla meşgul olun!» Yani, son nefeste nasıl ki tamamen Hak Teâlâ’yı düşünmeniz lâzımsa, hayatınız boyunca da o şekilde uyanık olunuz!”

Bu yüzden ömür boyu, son nefesi îmân ile verebilmenin hazırlığı içinde bulunmak gerekir. Aksi takdirde, yani tevhîd muhtevâsında bir kulluk hayatı yaşamadan, sadece kelime-i tevhîdi söylemekle kurtulacağını ummak, boş bir hayaldir.

İyi dersler

Bilgiler Öğretmenlerden Alınmıştır

Optitim

Optiyolunda

Cevabı biliyor musunuz? Buraya ekleyin!

Cevabı bulamıyor musunuz?

Google ile giriş yap

veya

Şifrenizi mi unuttunuz?

Hesabım yok ve şunu yapmak istiyorum: Kayıt ol

Bir dil veya bölge seçin
How much to ban the user?
1 hour 1 day 100 years