Cevap:
Türkiye'de Ulusal Parklar
Doğal ve tarihsel değerler açısından zengin olan Türkiye'de 21 ulusal park vardır. Toplam yüzölçümü 2.662 km2 olan ulusal parkların kapladığı alan Lüksemburg'un yüzölçü-münden daha fazladır. Bunlardan en büyüğü 42.000 hektarlık alan kaplayan Munzur Vadisi Milli Parkı, en küçüğü ise yüzölçümü yalnızca 64 hektar olan Kuş Cenneti Milli Parkı'dır.
Yozgat Çamlığı, Soğuksu, Kuş Cenneti, Ye-digöller ve İlgaz Dağı ulusal parkları doğal bitki örtüsü ve yabanıl hayvanların korunması; Gelibolu Yarımadası, Başkomutan ve Göreme ulusal parkları tarihsel ve arkeolojik değerlerin korunup değerlendirilmesi; Kara-tepe-Aslantaş, Güllük Dağı (Termessos), Olimpos-Beydağları ve Köprülü Kanyon ulusal parkları hem doğal, hem de tarihsel değerlerin koruma altında tutulması amacıyla kurulmuştur. Bu özelliklerinin yanı sıra bazı ulusal parklar da eşsiz jeolojik yapılarıyla büyük ilgi çeker. Bunlardan başhcaları Göreme Tarihi Milli Parkı'ndaki peribacaları ile Köprülü Kanyon Milli Parkı'nda Köprü Suyu' nun açtığı kanyon biçimli vadi ve yer yer 100 metreyi aşan, duvar gibi dik yamaçlardır. Uludağ gibi çok turist gelen ulusal parklarda konaklama tesisleri, Göreme gibi kültürel değerleri zengin ulusal parklarda da açık hava müzesi olarak düzenlenmiş alanlar vardır.
Ülkemizde yer alan en ilginç ulusal parklardan biri Kuş Cenneti Milli Parkı'dır. Bu ulusal parkın isim babası, yıllarca Türkiye'de öğretim üyeliği yapmış olan Curt Koswig'tir.1938 ilkbaharında bir gün karısıyla birlikte Manyas Gölü'ne balık avlamak için gelen Kossvvig, gölün kuzeydoğu köşesinde yoğun olarak kuş topluluklarının yaşadığını saptadı. Yöreyi tüm dünyaya tanıtmaya çalışan değerli bilim adamı, Manyas Gölü'nün bu kesimine "Kuş Cenneti" adını verdi. Bu nedenle bazı kaynaklarda Manyas Gölü'nün adı Kuş Gölü olarak da geçer. Ama eski kaynaklar doğal yaşam açısından eşsiz zenginlikleri olan bu kesimin Roma döneminde "cennet" anlamına gelen paradiso adıyla anıldığını yazar. Bu kesimde son derece canlı bir yabanıl yaşam oluşmasının başlıca nedeni, sığ bir göl olan Manyas'ın sularında değişik mevsimlerde görülen alçalma ve yükselmedir. Yazın ve sonbaharda suların çekilmesi göl kıyısındaki ağaç köklerinin hava almasına olanak vererek yaşamın sürekliliğini sağlar. Suların çekilmesiyle ortaya çıkan alanda üreyen küçük canlılar hem kuşlara yem olur, hem de suların yükselmesinden sonra balıklara besin sağlar. Bu dönemde gübreleriyle ağaçların güçlenmesini de sağlayan kuşlar, ilkbaharda sular yükselince dallarda yaptıkları yuvalarında kuluçkaya yatar.Sulann yükselmesi karadan gelebilecek yırtıcı hayvanlara engel oluşturduğundan, kuluçka dönemi güvenlik içinde geçer. Kuşlar yumurtadan çıkan yavrularını beslerken balıklar da yumurtalannı Kuş Cenneti kıyısına bırakır. Manyas Gölü'nü besleyen Sığırcı Deresi çevresinde yer alan ulusal parka her yıl 2-3 milyon kuşun geldiği saptanmıştır. Yapılan gözlemler sonucunda, göçmen ve sürekli yaşayan olmak üzere, ulusal parkta saptanan kuş türü sayısı 239'dur. Türkiye'deki öteki ulusal parkların tersine, kuşların ürkebileceği düşünülerek burada piknik yapılmasına izin verilmez. Büyük bir kuş gözetleme kulesi bulunan Kuş Cenneti Milli Parkı'nda kuş çeşitlerinin tanıtımı amacıyla düzenlenmiş bir de sergi vardır. Ulusal park yılın her mevsiminde çok sayıda turistin yanı sıra kuş incelemesi yapan birçok araştırmacı tarafından da ziyaret edilir.