selam
2. ünite
VERBS
arrange a party: parti düzenlemek
arrive: varmak
be looking forward to: dört gözle beklemek
be over the moon: sevinçten uçmak
buy groceries: yiyecek almak
call: telefonla aramak
carry: taşımak
celebrate: kutlamak
celebration: kutlama
come back: geri dönmek
cook dinner: yemek pişirmek
cycling: bisiklete binme
doing shopping: alışveriş yapmak
eating out: dışarda yemek
enjoy time: iyi vakit geçirmek
fail: başarısız olmak
faint: bayılmak
finish homework: ödevini bitirmek
finish report: raporu bitirmek
fly to: uçakla gitmek
give a hand: yardım etmek
go shopping: alışverişe gitmek
going camping: kampa gitmek
going on a picnic: pikniğe gitmek
going out of the city: şehir dışına gitmek
going to a concert: konsere gitmek
hanging around with friends: arkadaşlarla dolaşmak
have a party: parti yapmak
having a barbecue: mangal yapmak
having dinner: akşam yemeği yemek
interested in: ilgisini çekmek
jogging: hafif koşu
joining a party: partiye katılmak
leave the house: evden ayrılmak
make a plan: plan yapmak
meet friends: arkadaşlarla buluşmak
pick up kids: çocukları almak
prepare a shopping list: alışveriş listesi hazırlamak
receive a message: mesaj almak
refreshment: canlanma
relaxation: dinlenme
represent: temsil etmek
ride: bisikletle gitmek
see dentist: dişçiye gitmek
seeing a movie: film izlemek
spend a week: bir hafta geçirmek
spending time together: birlikte zaman geçirmek
split: dökmek
staying in a tent: çadırda kalmak
take a quick decision: hızlıca karar almak
taking a city tour: şehir turu yapmak
throw a party: parti vermek
tidy: toplamak, temizlemek
trekking: doğa yürüyüşü
turn the light on: ışığı açmak
visiting a museum: müze ziyaret etmek
visiting the grannies: büyükanne ve büyükbabayı ziyaret etmek
watch a comedy: komedi filmi izlemek
NOUNS
arrangement: ayarlama
balloons: balonlar
barbecue party: mangal partisi
beauty contests: güzellik yarışmaları
birthday party: doğum günü partisi
cake: pasta
candles: mumlar
clowns: palyaçolar
cookies: kurabiyeler
decision: karar
decorations: süslemeler
destination: gidilecek yer
dinner party: yemekli davet
dormitory: yurt
dress: elbise
drinks/beverages: içecekler
earring: küpe
education: eğitim
emotions: hisler
family: aile
fancy dress party: kıyafet balosu
future plan: gelecek plan
games: oyunlar
garden party: bahçe partisi
gifts: hediyeler
graduation ceremony: mezuniyet töreni
graduation party: mezuniyet partisi
housewarming party: hoş geldin partisi
instructor: eğitmen
intention: niyet
long term plans: uzun dönem planları
memories: anılar
music: müzik
promise: söz
ring: yüzük
science competitions: bilim yarışmaları
shirt: gömlek
shoes: ayakkabı
social life: sosyal hayat
sporting event: sport etkinlikleri
surprise party: sürpriz parti
talent contests: yetenek yarışmaları
tie: kravat
trainer: eğitmen, antrönör
unplanned situations: planlanmamış durumlar
vacation: tatil
wedding anniversary: evlilik yıl dönümü
wedding ceremony: nikah töreni
work: çalışma
IMPORTANT EXPRESSIONS
I think … : Bence
I believe: İnanıyorum ki
I hope: Umarım
I’m sure: Eminim
Do you fancy: ister misin?
Shall we go to the park?
Why don’t we …? : neden … yapmıyorsun
Let’s… : haydi …
How about … : … nasıl olur?
What about … : … ne dersin?
Would you like to …? : … ister misin?
Yes, I’d love to: evet isterim
Yeah, why not?: evet neden olmasın?
That sounds wonderful: kulağa müthiş geliyor
Cool: harika
Good idea: iyi fikir
3. ünite
VERBS
accept: kabul etmek
argue: kavga etmek
attack: saldırmak, hücum etmek
be born: doğmak
become: olmak
begin: başlamak
believe: inanmak
besiege: kuşatmak
book: yer ayırtmak
borrow: ödünç almak
call: aramak
come across: karşılaşmak
come back: geri gelmek
come: gelmek
conquer: fethetmek
cope with: başa çıkmak
damage: zarar vermek
dare: cesaret etmek
decide: karar vermek
defeat: yenmek
describe: tarif etmek
design: tasarlamak
destroy: tahrip etmek
die: ölmek
dislike: hoşlanmamak
divide: bölmek
dunk: batırmak
establish: kurmak
feel scared: korkmak
fight: dövüşmek, savaşmak
find out: öğrenmek
find: bulmak
focus on: odaklanmak
give back: geri vermek
give permission: izin vermek
greet politely: kibarca selamlamak
grow up: büyümek
grow: yetişmek
help: yardım etmek
hit: vurmak
hug: kucaklamak
ignore: görmezden gelmek
injure: sakatlanmak
inspire: ilham almak
invade: ele geçirmek
invite: davet etmek
join army: orduya katılmak
join: katılmak
kill: öldürmek
land: karaya çıkmak
laugh: gülmek
learn the truth: gerçeği öğrenmek
live: yaşamak
look after: bakmak
lose: kaybetmek
make a change: değişiklik yapmak
manage to: başarmak
move: taşınmak
need: ihtiyaç duymak
offer: teklif etmek
order: emretmek
plant: ağaç dikmek
play a key role: önemli bir rol oynamak
promise: söz vermek
reach: ulaşmak
rely on: güvenmek
respect: saygı duymak
return: geri dönmek
revenge: intikam almak
save: kurtarmak
say: söylemek
see: görmek
stay: kalmak
surrender: teslim olmak
take care: dikkat etmek
take: almak
want: istemek
water: sulamak
welcome: karşılamak
win: kazanmak
work: çalışmak
worship: ibadet etmek
write down: yazmak
NOUNS AND ADJECTIVES
achievement: başarı
ambitious: hırslı
army: ordu
battle: savaş
blind: kör
brave: cesur
cannon: top
castle: kale
century: yüzyıl
commander: komutan
cruel: zalim
dead: ölü
determined: kararlı
enemy: düşman
enemy forces: düşman güçleri
fur coat: kürk manto
generation to generation: nesilden nesile
heroes: erkek kahramanlar
heroic: kahramanca
heroines: kadın kahramanlar
heroism: kahramanlık
hopeful: umutlu
importance: önem
impressive: etkileyici
intellectual: entellektüel
leader: lider
legendary: efsanevi
location: konum
mausoleum: türbe
motherland: ana vatan
painful: yorucu
poor: fakir
powerful: güçlü
prison: hapishane
race: yarış
religious: dini
respectful: saygılı
rich: zengin
siege: kuşatma
soldier: asker
statue: heykel
tale: öykü, masal
triumphant: zafer kazanmış
unique: eşsiz
veteran: gazi
victory: zafer
vizier: vezir
war: savaş
winner: kazanan
iyi dersler