Cevap:
Devlet Adamı diyalogu Platon'un en önemli eserlerinden biridir. Siyaset ve hukuk felsefesini ortaya koyar. İnsani düzeyde iyi bir yönetimin ilkeleri ve temellerinin nasıl olması gerektiğini konu alır. Devlet Adamı'nın başlıca konusunu politik yöneticinin sanatını, devlet adamının işini tanımlamayı, onun gerçekte kim olduğunu ve nasıl bir misyon yüklendiğini ortaya koyar. Diyaloglar şeklinde devam eden bu kitaba hayran kalacaksınız.
Devlet Adamı'nda Platon' un sözcülüğünü, Sokrates değil de Elea' dan gelen ve dolayısıyla Parmanides' in felsefesini iyi bilen bir yabancı yapmaya başlar. Nitekim diyalog, devlet adamının sanatını tanımlama çabası içinde, genel olarak sanata, özel olarak yöneticinin sanatına yönelik bir toplama bölme uygulamasıyla açılır. Diyalogların genel olarak konusu ise mantıksal yapısı itibariyle beş ana bölüme ayrılır. Genel olarak tüm diyaloglarda devlet adamının nasıl olması gerektiği ile ilgili açıklamalara yer verilir.
İlk önce sanat kavramını devlet adamıyla bağdaştırır. Sanatı teorik ve pratik sanatlar olarak ikiye böler. Devlet adamının sanatı ise bunlardan teorik sanatlar kısmına girer. Devlet adamı bir bilim insanı veya matematikçi değildir, daha çok bir mimar veya mühendise benzer. Devlet adamını bir çobanla bağdaştırmak gerekirse; çoban saf cins hayvanların, devlet adamı ise iki ayaklı insan sürüsünün yöneticisidir. Devlet adamını belirleyen en önemli özellik yönetme sanatının bilgisine sahip olmasıdır. Yönetim olarak Platon, bu kitabında ideal yönetim tarzından vazgeçmiş olarak, ikincisini öne çıkartır. Hatta biraz daha ileri giderek üç tür yönetim şeklini birbirinden ayırır. Bunlardan birincisi, aydınlanmış iradesi yegane yasa olan ideal devlet adamının yönetimidir. Kendisini ne yönetilenlerin rızasıyla ne de hukukun kurallarıyla sınırlayan ideal, devlet adamının yönetiminin bu dünyada hayata geçirilmesinin imkansız olduğu sonucuna varır. Platon artık ikinci iyi yönetim türü olarak, rızaya dayalı yasayı temele alan bir yönetim üzerinde yoğunlaşacaktır.
Üçüncü yönetim tipi ise onun şiddetle eleştirdiği ve karşı çıktığı yönetim türü olarak taklitçilerin, hayal tacirlerinin ya da sofistlerin yönetimidir. Platon ikinci yönetim tarzına çevirir dikkatini.
Yönetimi yönetilenlerin rızasına veya gönüllüğüne dayandıran Platon, söz konusu ölçütlerden rızayı, meşru yönetim tiplerini özelliklede kral veya tek adamın yasaya uygun yönetimini veya anayasal monarşiyi tiranın veya zorbanın baskıcı, despot yönetimden ayırmak için kullanır. Yönetimler, yöneticide baskın çıkan güce ya da psikolojik ilkeye göre sınıflanmıştır. Platon' un Devlet Adamı'nda gündeme getirdiği sınıflama daha ayrıntılı bir sınıflama olup, esas itibariyle politik ve hukuki bir zemin üzerinde yükselir. Buna göre Platon, tek adamın, birkaç kişinin ve çoğunluğun yönetimi şeklinde üç ayrı tür biçimini birbirinden ayırır. Bu üç ayrı yönetim türünün iyi ve doğru biçimleri vardır. Tek adam yönetiminin, Platon açısından doğru formu monarşi, buna mukabil sapkın ya da kötü şekli tiranlık veya zorbalık olmak durumundadır. Platon birkaç kişinin doğru ve iyi yönetimine 'aristokrasi' adını verirken, kötü yönetimi 'oligarşi' olarak nitelendirir.
Devlet adamının en önemli işi veya görevi bir tür dokumacılığa benzetilir. Devlet adamının sanatı; söz konusu farklı kişilik tiplerini bir araya getirmek, onların bir arada var olmalarını temin ederek, ahenkli beraberliklerinden sağlam bir dokuma ya da kumaş çıkartmakla ilgili olan bir sanattır. Genç Sokrates ve yabancının konuşmaları; krallık bilimi ile son bulur.
"Krallık bilimi her ikisi de insani olan enerjik ve ölçülü karakterleri bir araya getirerek her iki hayatı anlaşma dostlukla bir araya getirdiği, böylelikle kumaşların en güzelini en harikasını oluşturduğu her kentte köle ve efendi olsun, tüm halkın bu kumaşın dokuduğu, kente durup dinlenmek sizin hak ettiği mutluluğu verdiği ve böylece onu emir ve yönetimi altında tuttuğu zaman, devlet sanatının dokuduğu kumaşın, hiç aksamadan eridiği söylenebilir."
en iyi seçermisin takip edermisin