Cevap: internetten yardım aldım sorun olur mu?
Açıklama:
ANTİKA SANDALYE Genç adam, antika merakı sebebiyle ülkenin en ücra köşelerini dolaşıyor ve gözüne kestirdiği antika malları yok pahasına satın alarak kazanç elde ediyordu. Kafasında kırk tilki dolaşan kurnaz bir adamdı.
Kış kıyamet demeden sürdürdüğü seyahatler sırasında başına gelmeyen kalmamış gibiydi. Fakat bu seferki hepsinden farklı görünüyordu. Yolları kapatan kar yüzünden arabasını terk etmiş ve yoğun tipi altında donmak üzereyken, bir ihtiyar tarafından bulunup onun kulübesine davet edilmişti. Yaşlı adam, antikacının yürümesine yardım ederken:
– Günlerdir hasta olduğumdan, odun kesmek için ilk defa dışarıya çıktım, dedi. Meğer seni bulmak için iyileşmişim.
Diz boyuna varan karla boğuşup kulübeye geldiklerinde şöyle bir etrafa göz attı, antikacının beyaz göre göre donuklaşan gözleri fal taşı gibi açıldı. Odanın orta yerindeki kuzinenin etrafını saran üç-dört sandalye, onun şimdiye kadar gördüğü en güzel antikalar olmalıydı. Saatlerdir kar içinde kalan vücudu bir anda ısınmış, yüzüne kan gelmişti. Yaşlı adam, misafirini yatırmak için acele ediyordu. Ona birkaç lokma ikram edip sedirdeki yatağını hazırlarken:
– Bugün soba yakamadım evladım, dedi. Ama bu yorganlar seni ısıtacaktır.
Ev sahibi, yıllar önce vefat eden eşiyle paylaştıkları odaya geçerken, antikacı da tiftikten örülen battaniyelerin arasına gömüldü. Ancak bütün yorgunluğuna rağmen bir türlü güzüne uyku girmiyordu. Ertesi gün gitmeden önce ne yapıp edip o sandalyeleri almalı, bunun için de iyi bir senaryo uydurmalı, karda yürüyüp izini belli etmemeliydi. Hemen saksıyı çalıştırdı. Mesela, hayatını kurtarmasına karşılık ihtiyara birkaç koltuk satın alabilir ve eskimiş olduğu bahanesiyle dışarıya çıkarttığı sandalyeleri, kaşla göz arasında minibüsün arkasına atabilirdi. Hatta onları kaptığı gibi kaçmak bile mümkündü. Yürümeye dahi mecali olmayan bir ayağı çukurda ihtiyar, sanki onun peşinden koşacak mıydı? Genç adam, kafasındaki fikirleri olgunlaştırmaya çalışırken dalıp dalıp gidiyor ve rüzgarın sesiyle uyandığı zamanlar, kaldığı yerden devam ediyordu. Bu arada yaşlı adamın sabah kalktığını fark etmiş, hatta hayal meyal bile olsa odun parçaladığını duymuştu. Gözlerini açtığında, onun kuzine üzerinde yemek pişirdiğini gördü ve etrafına bakınırken, birden iskemleleri hatırladı. Hafifçe doğrulup çevresine baktı ve gözleri faltaşı gibi açıldı.
Aman Allahım..!
Antikalardan hiçbiri ortada yoktu, sanki yer yarılıp içine girmişti. İhtiyar kurt, herhalde planını hissetmiş ve belki de uykudaki konuşmasını duyarak onları emin bir yere kaldırmıştı. İstifini bozmayarak:
– İliğim kemiğim ısınmış, dedi. Çorbanız da güzel koktu doğrusu. Ama akşamki sandalyeleri göremiyorum.
Yaşlı adam, odanın köşesine yığdığı sandalye parçalarından birini daha sobaya atarken:
– Sandalye dediğin, dünya malı be evladım, dünya malı dünyada kalır, dedi. Biz hiç misafirimizi üşütür müyüz?
HİKAYEDEKİ DEYİMLER gözüne kestirmek
kafasında kırk tilki dolaşmak
yok pahasına satın almak
kış kıyamet
başına gelmeyen kalmamak
gözleri faltaşı gibi açılmak
yüzüne kan gelmek
göz atmak
gözüne uyku girmemek
karda yürüyüp izini belli etmemek
saksıyı çalıştırmak
kaşla göz arasında
bir ayağı çukurda (olmak)
yer yarılıp içine girmek
istifini bozmamak
dünya malı dünyada kalır