yine.
Aynaya bakamıyorum,
yüzümde hüznün karanlığı.
Işıklar yanmayın,
yollar bitmeyinŞöyle kocaman, içten bir
bir of
çeksem,
dağlar kül olur
diyemem,
çünkü; ne dağlar,
ne insanlar
ne de
ben duyarım
“of”umu.Duyarsa,
yüreğim duyar,
küllendirmeye çalıştığım
ateşim
hiddetlenir,
yakar kavurur beni.Demem!
diyemem, içli bir “of”!
Ağlamam, ağlayamam doyasıya.Ama
Ama sen istersen yapma.
İçerde bir ağız var ki
nasıl bir
“ah eder”,
yakar kavurur her şeyi.
Orda bir göz var ki
salıverir
kor gibi gözyaşlarını;
derin vadiler açaraktan,
uzun yılların açamadığı.Lakin yine de
evet
yine de akıtamam gözyaşımı,
çünkü; her damla
bir
erimiş kurşundur,
süzülürken,
derin izler açar
yanağımda,
yorgun yılların ve acılar
gibi.İçerde bir
el var ki
inadına yakar ışıkları,
çehremi aydınlatır
ama
karartır dünyamı.Ve
içerde bir ben var ki
istemese de
bitirir yolları, ulaşır sona,
gömülür yalnızlığa,
acıya, kedere,
özleme
ve öfkeye,
ve ölüme...