Cevap:
vaziyeti takınmak : herhangi bir tavır takınmak.
vaadinde durmak : vaadini tutmak.
vaadini tutmak : verdiği sözü yerine getirmek.
vaatte bulunmak : söz vermek.
vaaz vermek : cami, mescit vb. yerlerde dinî konuşma yapmak. Örnek Kullanım : ?Nasrullah Camii’nde verdiği büyük siyasi vaaz bütün gönülleri fethetmişti.? -Y. Z. Ortaç.
vacip olmak : 1) din b. İslam dinine göre yapılması gerekli olmak 2) mec. yapılması gerekli olmak. Örnek Kullanım : ?Ayağın nasıl olup da mezbeleye atıldığını bulmak artık başhemşireye vacip olmuştur.? -H. Taner.
vadesi gelmek : 1) süresi dolmak, zamanı gelmek. Örnek Kullanım : ?Villanın vadesi ocak sonunda geliyordu, değil mi?? -S. F. Abasıyanık. 2) mec. ömrü sona ermek, eceli gelmek.
vahamet kesbetmek : gittikçe zorlaşmak, tehlikeli ve korkulacak bir durum almak.
vakit geçirmek : oyalanmak, uğraşmak.
vakit kazanmak : 1) bir şeye ayrılan süreyi azaltmak 2) karşı tarafı oyalayarak kendi hazırlanma süresini uzatmak.