Açıklama:
Bismillâhirrahmânirrahîm.
Kureyşli ve Yesribli (Medîneli) mü’minler ile onlara tâbî ve dâhil olanlar ve onlarla birlikte cihâd edenler -diğer insanlardan ayrı- bir ümmettir.
Bozgunculuk ve tecâvüz yapılmayacaktır. Takvâ sâhibi mü’minler, içlerinden azgınlık eden, zulüm ve haksızlık yapmak isteyen, günah işleyen, düşmanlık eden ve mü’minler arasında karışıklık çıkaran kimseye karşı hep birlikte cephe alacaklar ve -o kendilerinden birinin evlâdı bile olsa- hepsinin elleri onun aleyhine kalkacaktır.
Cinâyet işlenmeyecek, işlendiği takdirde Muhâcirler ve Medîne’deki her âile, kan diyetlerini aralarında müştereken örfe göre ödeyeceklerdir. Her zümre, esirlerinin kurtuluş akçelerini de -mü’minler arasında mâlum olan âdil esaslar dâiresinde- müştereken ödeyeceklerdir.
Mü’minler, borçlu ve âile efrâdı kalabalık olanları kendi hâllerine bırakmayarak onların kurtuluş akçelerini veya kan diyetlerini -aralarında mâlum olan âdil esaslar dâiresinde- ödeyeceklerdir.
Medîne içinde ve dışında güvenlik sağlanacaktır. Medîne’den çıkan da Medîne’de oturan da emniyette bulunacaktır. Bir zulüm veya suç işleyen kimse bundan müstesnâdır.
Yahûdîler dîn hürriyetine sâhip olacaklardır. Yahûdîler kendi dinlerinde, müslümanlar da kendi dinlerinde olacaklardır. Bize tâbî olan Yahûdîler de hiçbir zulme uğramaksızın ve aleyhlerinde bir ittifak olmaksızın yardım göreceklerdir. Herhangi bir harp çıkarsa, taraflar birbirine yardım edeceklerdir. Yahûdîler, mü’minlerin yanında savaşa devâm ettikleri müddetçe, savaş masraflarına katılacaklardır.
İki taraf da müşrikleri himâye etmeyecektir. Ne Kureyşliler, ne de onlara yardım edenler, hiçbir sûrette himâye olunmayacaktır.
Medîne içinde harp yasaktır. Yesrib Vâdisi’nin içerisi, bu sahîfe sâhipleri için harâm (yâni dokunulmaz) bir bölgedir. Dışarıdan bir saldırı olursa, taraflar bölgelerini koruyacaklardır. Bir tarafın yaptığı sulhu diğer taraf da kabûl edecektir. (Savaş hâlinde) Yahûdîlerin masrafları kendilerine, Müslümanların masrafları da kendilerine âit olacaktır. Şu kadar ki, onlar bu sahîfe sâhiplerine harp açanlara karşı aralarında yardımlaşacaklar ve birbirlerine karşı kötülük yerine nasihat, hayırhâhlık ve iyilik esas olacaktır. Hiç kimse, müttefikine kötülük yapmayacak, mazluma mutlakâ yardım edilecektir.
Anlaşmazlık çıkarsa, mesele Allâh ve Resûlü’ne arz edilecek, Hz. Peygamber’in verdiği hükme riâyet edilecektir.
Allâh’ın ahdi ve teminâtı birdir (aynı seviyededir); onların en hakir görülenlerine bile şâmildir. Çünkü mü’minler diğer insanlardan ayrı olarak birbirlerinin mevlâsı, yâni müttefik ve dostudur.
Onlardan (Yahûdîlerden) hiçbir kimse, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) izni olmadan askerî bir sefere çıkamayacaktır.