Cevap:
Kozasını araladı kelebek
önce başı çıktı oradan
gözlerini ovaladı,istem dışı
karşısında bir yaprak gördü
yaprağın ucunda bir billur
“sen nesin “dedi ona
“ben yağmur damlasıyım” dedi billur
dikkatli bakınca kendi yansımasını gördü
“ne kadar çirkinim” dedi
sonra biraz daha hareket etti
kozadan, muhteşem kanatları çıktı
üzerinde bin bir rengin dans ettiği
billur damlasına bir daha baktı
“hayır ben çok güzelim” dedi
sonra gözleri kamaştıran bir ışık gördü
“sen kimsin”
“ben güneşim” dedi parlak ışık
“ne kadar güzelsin ne kadar sıcak
senin yanına gelebilir miyim “
“ben hayat veririm evrene
ama bana ulaşmaya çalışma
belki senin felaketin olurum”dedi güneş
gülümsedi kelebek “felaket nedir ki”
sonra etrafına baktı,binlerce kelebek
hayata merhaba diyordu
ileride bir yeşillik gördü uçsuz bucaksız
açtı titrek kanatlarını oraya doğru uçtu
insan seslerini, çocuk cıvıltılarını duydu
“bunlar ne” dedi güneşe
“bunlar evrenin sahipleri “dedi güneş
kelebek güldü “sahip” ne demek ki
“onlara da fazla yaklaşma” dedi güneş
“sana zarar verebilirler “
kelebek yine güldü “zarar “ne demek ki
bir kız çocuğu,dedesinin elini tutmuştu
“a dede bak bir şey uçuyor”
“ne kadar güzel ne kadar güzel”
“o kelebek yavrum “dedi ihtiyar
“yakalayalım dede ne olur” dedi çocuk
“olmaz yavrum çok narindir incinir”
kelebek duydu onları üzerlerinde uçarken
gülümsedi” incinmek ne demek ki”
kız dedesinin elinden kurtuldu
kelebeği kovalamaya başladı
kelebekte onu, kovalayıp oynaşmaya başladı
bir ara yoruldu kelebek
ihtiyar adama takıldı gözü
küçük kıza hiç benzemiyordu
güneş onun aklından geçenleri okudu
“o adam çocuğun dedesi” dedi
“dede mi dede ne demek ki “diye güldü kelebek
“yani annesinin babasının babası” dedi güneş
kelebeğin canı sıkıldı ilk defa
“benim dedem, babam, annem nerede”
güneşinde canı sıkıldı,parlaklığı soldu
“doğduğun yere bak” dedi “git bak oraya “
kelebek telaşla doğduğu yere uçtu
yağmur damlasını aradı seslendi ona
“neredesin ne olur cevap ver bana “
cılız bir ses duydu “buradayım”
damla eski halinde değildi küçücük kalmıştı
“ne oldu sana böyle ne oldu söyle”
“ölüyorum “dedi damla” yok oluyorum”
“ölmek mi ölmek ne demek ki “dedi kelebek
boğazına bir şey düğümlendi,
yüreğini bir korku sardı,ağlamaya başladı
“geldiğim yere gidiyorum dedi “damla
“gök yüzüne, sonra yağmur olup tekrar geleceğim,
sonra yine kelebeklere arkadaşlık edeceğim”
“annem annem nerede” diye sordu ağlayarak
damla aşağıyı gösterdi son bir gayretle
iyice küçüldü küçüldü ve aşağıya düştü
kelebek aşağıya baktı üzüntü ve umutla
yağmur damlasının ardından bir damlada
kendi gözyaşı düştü aşağıya
aşağıya uçtu hızla,annesinin cansız bedenini gördü
bir müddet sonra güneş batmaya yüz tuttu
bir sert rüzgar esti,anne kelebeğin bedenini uçurdu
yavru kelebek annesinin peşinden uçtu
cansız beden bir köy evinin camındaki
yasemin çiçeğinin saksısına düştü
sabah evin gelini onun cansız bedenini orada buldu
aldı içeriye gergefini çıkarttı ve onun desenlerini
gergefe işlemeye başladı
bir kelebeğin ömrünü düşündü,hüzünlendi
o arada iğne eline battı
bir damla kan, işlediği kelebek deseninin üzerine düştü
arkasından bir damla göz yaşı
elinin acısından mı,hüzünden mi bilinmez
küçük kelebek,camın önünden hiç ayrılmadı
sabah cansız bedenin buldular orada
o işleme, sabah dedesiyle koşuşturan kıza çeyiz olmuş meğer
kız her gördüğünde kelebeği düşünür hüzünlenirmiş
“bu hikayeyi bana kim mi anlattı,
o saksıdaki yasemin çiçeği
yazar mısın dedi o anlattı ben yazdım”
benimde kağıdıma birkaç damla göz yaşı düştü
kimse görmesin diye oraya kelebek deseni çizdim
Açıklama:
EN İYİ SEÇERMİSİN