Cevap:
Açıklama:
Görüş; bir olay, varlık veya düşünce üzerinde varılan yargıdır, fikirdir. Bir görüşü ifade etmek, ele alınan konu hakkında ne düşündüğünüzü aktarmaktır.
Argüman, bir görüşü desteklemek, doğrulamak veya güçlendirmek için öne sürülen önerme ya da önermelerdir. Önermeler ise mantıksal bir akıl yürütmenin anahtar öğeleridir.
Önerme, doğru veya yanlış bir yargıyı bildiren cümlelere denir. Yargı biçimi olarak önerme, kavrama başka bir kavram yüklemek ya da kavramı başka bir kavram altında sınıflandırmaktır. Örneğin ‘İnsan akıllı bir canlıdır.’ yargısında insan, akıllı ve canlı sınıfı içinde konumlandırılmaktadır.
(Örnekler: Ali ölümlüdür. Bazı insanlar gözlüklüdür. Bütün ağaçlar bitkidir.)
Önerme sadece yargı bildiren cümlelerden oluşur. İstek, emir, soru ve ünlem cümleleri önerme değildir. Çünkü bu cümleler yargı bildirmez.
Akıl yürütme; zihnin bir veya birkaç önermeye dayanarak sonuç çıkarmasıdır ve zihin bu faaliyetini üç yolla yapar. Buna göre tümdengelim, tümevarım ve analoji (benzetme) bizi önermelerden sonuca götüren mantıksal çıkarım veya akıl yürütme yollarıdır.
Bunlardan tümdengelim, genel önermelerden özele doğru giden bir akıl yürütme biçimidir.
Bütün çiçekler bitkidir. Tüm kuşlar uçar.
Bütün güller çiçektir. Serçe bir kuştur.
O halde bütün güller de çiçektir. O halde serçe de uçar.
Tümevarım, özel önermelerden genele doğru giden bir akıl yürütme biçimidir. Bu akıl yürütmede tek tek durumlar gözlenerek olayın bütünü hakkında bir sonuca varılır.
Metal olan demir ısıtılınca genleşir.
Metal olan bakır ısıtılınca genleşir.
Metal olan alüminyum ısıtılınca genleşir.
Metal olan çinko ısıtılınca genleşir.
O halde bütün metaller ısıtılınca genleşir.
Analoji, iki şey arasındaki ortak olan özelliğe veya benzerliğe dayanarak birisi için verilen yargıyı diğeri için de veren akıl yürütme türüdür. Aklın özelden özele yürüyüşüdür. Amaç, bilinenlerden hareketle bilinmeyenleri anlamayı sağlamaktır.
Dünya’da ve Mars’ta atmosfer vardır.
Dünya’da yaşam vardır.
O halde Mars’ta da yaşam bulunabilir.
Tutarlılık ve çelişiklik kavramlarını açıklayıcı bir örnek verelim. Söz gelimi bir kurumda çalışan tüm personelin çalışmalarının karşılığını aldığını söylediniz, diyelim. Bundan sonra aynı anda aynı kurumda bazı çalışanların çalışmalarının karşılığını alamadığını söyleyemezsiniz. Söylerseniz çelişkiye düşersiniz. Bu nedenle de sizin tutarsız olduğunuz söylenir. Tutarlı olmak için kişinin ortaya koyduğu önermeler arasında uyum olmalıdır.
Gerçeklik, kelime anlamına göre var olan her şeydir. Yani hakikatin kendisidir, gerçek olandır. Felsefi bilgiye göre ise gerçeklik denildiğinde duyuları aşan akıl ve ruhsal öğeler de kabul edilir. Buna göre somut gerçekliğin yanında soyut gerçekliğin de olduğu söylenilebilir. Somut gerçeklik insan zihninden bağımsız olarak var olan, varlığı insana bağlı olmayan maddesel gerçekliklerdir. Soyut gerçeklik ise bizzat insanın akılsal ve ruhsal yönüne bağlı olan gerçekliklerdir.
Örneğin bir çınar ağacı somut gerçeklik, matematiksel temel önermeler soyut gerçekliktir.
Klasik olarak doğruluk, bir düşüncenin, bir yargının, bir önermenin gerçeğe uygunluğudur. Doğru bilgi de gerçeği yansıtan bilgidir.
Bilim açısından varlık: Bilim var olan yani olgusal olan maddeleri inceler. Bilim varlık var mıdır gibi sorularla ilgilenmez. Bilim varlığın var olduğunu ön kabul eder. Ayrıca bilim varlığı Felsefe’de olduğu gibi bir bütün olarak değil de parçalara ayırarak inceler.
Felsefe açısından varlık: Felsefe varlığın olup olmadığı, bilinip bilinemeyeceği gibi sorularla uğraşıp bunları kendi içinde tutarlı ve çelişkisiz olma şartıyla cevaplar. Felsefe varlık problemlerini bir yöntem dahilinde değil de saf düşünme ve akıl yoluyla cevaplamaya çalışır. Felsefe varlığı bütün olarak kabul eder ve buna göre çalışmalarını yapar. Felsefe’de varlık sorunu evreni açıklama çabalarıyla başlamıştır.
Felsefe, düşünsel ve ideal varlığı biraraya getirip genel bir varlık kavramı üzerinde dururken;
– “ Varlık nedir?”,
– “Varlık var mıdır?”,
– “Varlığın ilk maddesi nedir?”
gibi sorular sorar. Felsefe, varlıkla ilgili çeşitli soruları problem olarak ayrı ayrı inceleyip tartışma konusu yapar.
Ontoloji açısından varlık: Yunanca “Onto” kelimesi, varlık demektir. “Loji” ise bilim, bilgi demektir. Ontoloji; var olanın, varlığın bilimi anlamına gelir. Varlığın nedenlerini, temel ilkelerini ele alan felsefedir.
Metafizik açısından varlık: Metafizik; tarih boyunca bilimin ele alamadığı konuları inceleyen, daha çok çözümlenmemiş konularla ilgilenen, tüm varlıkların ilk nedenlerini araştıran; varlık, bilgi, ahlak, sanat, din, adalet gibi tüm konuları bütüncül ve akılcı bir yaklaşımla ele alan felsefe dalıdır.
Metafiziğin konusu Aristoteles tarafından ”Varlığın İlk Nedenleri” olarak belirlenmiştir. İlkçağ’daki bu anlayış Ortaçağ’da da devam etmiş; metafizik, önemli bir felsefi etkinlik olarak varlığını sürdürmüştür.
Sözcük olarak metafizik ve ontoloji farklı anlamlara gelmelerine rağmen, ikisinin de ele aldıkları konular bakımından aralarında bir benzerlik vardır. Her ikisinin de konusu varlık problemidir. Ancak ontoloji, sadece varlık problemini incelemesine rağmen; metafizik, varlık probleminin yanında bilgi, bilim ve değerler alanında ortaya çıkan, bilimsel verilerle çözülemeyen problemlerle de uğraşır. Bu anlamda metafizik, ontolojiden daha kapsamlıdır.
Varlık Felsefesinin Problemleri
Varlık felsefesi açısından varlığın var olup olmadığı problemi mantıksal olarak varlığın ne olduğu probleminden önce gelir. Buna göre varlık, şu iki temel problem çerçevesinde ele alınır:
– Varlığın var olup olmadığı problemi
– Varlığın ne olduğu problemi
Varlığın Var Olup Olmadığı Problemi
Varlığın var olup olmadığı ontolojinin temel problemlerinden biridir. Bu probleme ilişkin görüşler iki ana başlık altında toplanır:
Varlığın var olmadığını ve varlığın var olduğunu kabul eden görüşler.
Nihilizm : Kendisinden kuşku duyulamayan hiçbir şeyin olmadığını öne süren ve maddesel gerçekliğin varlığını reddeden
bir görüştür. En önemli temsilcileri Gorgias ve Friedrich Nietzsche’ dir.
Taoculuk : Dış dünyadaki varlıklar var olmasalar bile gerçekten var olan bir varlıktan söz edilebilir. Bu Tao’dur. Tao, evrenin
düzenidir; bütün olayların kendisinden çıktığı “sonsuz öz” dür. Gerçek tüm çeşitliliğine rağmen tektir. Olaylar dış
görünüşlerden başka bir şey değildir, her şey görecelidir, aldatıcı dünya varlıktan yoksundur. Taoculuğun kurucusu Lao
Tse’dir.
Realizm : Dış dünyanın gerçekten var olduğunu ileri süren öğretidir. Bu öğretiye göre dış dünya bizden bağımsız ve nesnel
olarak vardır
Varlığın Ne Olduğu Problemi
Varlık oluştur: Bu anlayışta evrendeki her şeyin sürekli değiştiği, hiçbir şeyin eskisi gibi kalmadığı yani varlığın durağan olmayıp oluş halinde olduğu savunulmaktadır. Heraklitos bu anlayışını ‘aynı dereden iki kere yıkanılmaz’ sözüyle savunmaktadır.
Başlıca temsilcileri: Heraklitos ve Whitehead’dır
Varlık ideadır: Varlığın ilk ve en önemli öğesinin idea yani düşünce olduğunu savunan görüştür. Bu anlayışı savunan filozoflar zihinden bağımsız bir dünya olmadığını savunurlar. Platon İdealizm’in kurucusudur ve varlık sorununun çözümünü iki evren anlayışıyla açıklar (dualizm-ikicilik
Başlıca temsilcileri: Sokrates, Platon, Aristoteles,Hegel.
Varlık maddedir: Maddecilik ya da materyalizm her şeyin maddeden oluştuğunu ve bilinç de dahil olmak üzere bütün görüngülerin maddi etkileşimler sonucu oluştuğunu öne süren, a priori olan hiçbir metafiziksel kavram kabul etmeyen felsefi kuramıdır. Bir diğer deyişle madde, varolan tek tözdür. Maddecilik “fiziksel maddenin tek veya esas gerçeklik olduğu” yönündeki kuramdır.
Başlıca temsilcileri: Demokritos, Hobbes, Karl Marx, La Mattire’dir
Varlık hem idea hem maddedir: Descartes’e göre iki cevher vardır ve bunlar ruh ve maddedir. Ona göre ruh düşünen madde ise yer kaplayan cevherdir. Descartes’in görüşünü benimseyenlere ‘kartezyen’ denir.
Varlık fenomen olarak vardır: Varlık görüngü (fenomen) olarak vardır. Başlıca temsilcileri: Descartes