Açıklama:
Felsefe, hakkında en fazla yanlış anlaşılmanın olduğu alanlardan biridir. Özellikle günümüzde felsefenin prestiji gerek akademisyenlerin genel kitleye erişmekle uğraşmaması, gerekse felsefe dışından eleştirmenlerin söyledikleri nedeniyle zedelenmektedir. Bu yazıda felsefeye dair bazı yanlış anlaşılmaları açıklığa kavuşturmanın yanı sıra alana yeni girecek kişiler için de felsefeyi tanıtmayı umuyoruz. İlk olarak felsefenin ne olduğundan ve bilimle arasındaki farklardan bahsedeceğiz. Sonra felsefenin gerekli olmadığı yönündeki meydan okumalara karşı felsefenin gerekliliğini savunan üç argüman öne süreceğiz. Felsefenin yöntemsel araçlarından ve çeşitli alt dallarının neler olduğundan bahsettikten sonra da yazımızı alana girecek kişiler için okuma önerileri vererek noktalayacağız.
1. Felsefe Nedir? Felsefe ve Bilim Ayrımı Nasıl Yapılır?
Felsefe nedir? Bu soruya pek çoğumuzu tatmin etmeyecek basit bir cevap verebiliriz: Felsefe felsefecilerin/filozofların (iki kelimeyi eş anlamlı olarak kullanacağız) yaptığı şeydir. Ama bu cevap bize felsefenin ne olduğu hakkında değil, kim tarafından yapıldığı hakkında bilgi verir. Dahası felsefecinin ne yaptığı sorusunu da yanıtsız bırakır. O zaman daha iyi bir cevap verebilmemiz için önce felsefecinin ne yaptığı sorusu hakkında düşünmeliyiz.
Felsefenin ne olduğu hakkında fikir sahibi olmamızı sağlayacak yollardan biri felsefeci denen ve felsefeci oldukları yönünde genel bir fikir birliği olan düşünürlerin eserlerine bakıp ne yaptıklarını anlamaya çalışmaktır. Yani felsefenin ne olduğunu onun herkesçe tanınabilecek örneklerine bakıp sonra bu örneklerde ortak olanın ne olduğunu belirleyerek öğrenmeye çalışabiliriz. Ancak bu noktada pek çok felsefecinin felsefe dediği şeyle felsefeyle ilgilenmeyen kişilerin felsefe dediği şeyler arasında ciddi bir farkın olduğunu gözden kaçırmamamız gerekir. Mesela felsefenin edebiyat, psikoloji, sosyoloji gibi alanlarla neredeyse aynı şey olarak görüldüğüne sık sık rastlıyoruz. Dolayısıyla popüler örneklere bakmak bizi aradığımız cevaba ulaştıramayabilir. Yine de felsefenin herkesçe tanınabilecek örnekleri arasında kolaylıkla bulunabilecek ortak noktaların olduğunu söyleyebiliriz. Bu ortak nokta felsefecilerin belli türden problemler üzerine belli bir şekilde düşünmeleridir. Bu tanımın daha açık hale gelmesi için belli türden sorular ve belli şekilde düşünme ifadelerini açmalıyız.Felsefenin ne olduğu hakkında düşünürken aklımızda tutmamız gereken ilk şey farklı konulara dahil edebileceğimiz soruların olduğudur. Bazı sorular felsefi soru kategorisine girse de her soru felsefi değildir. “Buzdolabında kaç şişe süt var?”, “Bu binayı yaparken hangi malzemeyi kullanırsak fiyat-performans açısından en iyi sonucu elde ederiz?”, “Hangi marka diş macunu kullanmalıyım?” gibi soruların felsefi sorular olarak görülmemeleri gerektiğini çoğumuz ilk bakışta anlayabiliriz. Bunun nedeni nedir? En azından bir neden felsefi soruların ilk bakışta daha soyut ve teorik sorular olmalarıdır. Ancak bu noktada teorik soruları zorunlu olarak pratik sorulara zıt bir şekilde anlamadığımızı belirtelim. Ahlaki ve siyasi sorular da pratik konularla ilişkili sorulardır ancak bu konulara dair pek çok sorunun soyut ve teorik sorular oldukları barizdir. Dolayısıyla felsefenin soyut ve teorik sorularla ilgilenmesi hiçbir pratik problemle ilişkili olmadığı şeklinde anlaşılmamalıdır.
Yine felsefi sorular soyut ve teorik olmaları nedeniyle genel sorular olarak da görünürler. Örneğin ahlakı tartışacaksak şu ya da bu kişinin yaptığı şu eylemin ahlaki olup olmadığından değil, söz konusu eylem biçiminin ahlaki olup olmadığından bahsederiz. Herhangi bir eylemin ahlaki olmasının ne demek olduğunu sorarız. Ahlakla ilgili iyi/kötü, sorumluluk gibi temel kavramların ne şekilde anlaşılmaları gerektiği hakkında düşünürüz. Metafizikle ilgilenirken şu ya da bu şeyin varlığıyla değil, var olan genel varlık kategorilerinin neler olduğuyla ilgileniriz. “Dolapta 5 şişe süt var” çoğu felsefecinin ilginç bulmayacağı bir varlık iddiasıdır. Ama “Onları oluşturan parçacıkların ötesinde bileşik nesneler vardır”, “Doğa yasaları vardır”, “Özellikler vardır”, “Sayılar vardır” gibi varlık iddiaları felsefecinin dikkatini çeker. Çünkü bu iddialar yapıları gereği daha genel varlık iddialarıdır.