Cevap:
c seçeneğidir.
Adım adım açıklama:
100, 10'un karesidir. 10 asal değildir.
225, 15'in karesidir. 15 asal değildir.
289, 17'nin karesidir. 17 asaldır ve 289'un yalnızca 3 pozitif çarpanı vardır.
441 , 21'in karesidir. 21 asal değildir.
Yazar:
treynb4p
Bir cevabı oylayın:
2Yazar:
julie84
Cevap:
evet knk en iyi secermsin
Yazar:
paulinazrgx
Bir cevabı oylayın:
14Cevap:
silams
Açıklama:
evet pürüzlüdür
dc İyidirSenPezevenk#0606
rb BestoEbrar
bys<33
Yazar:
madelinecidu
Bir cevabı oylayın:
8Yazar:
felicity
Cevap:
d
Adım adım açıklama:
20 /36 = 5 /9
k/27 = k/3 / 9
5 . 3 = 15
Yazar:
payton739
Bir cevabı oylayın:
5Yazar:
scarlettriley
nkara üzerine özellikle son 15 yıldır birçok şey Artan nüfus ile birlikte kentlerde ucuz emek artık Asöylendi. Ulaşım sorunlarından, çevre tümüyle oluşmuş ve piyasanın koşullarına terk
sorunlarına, yönetilme biçiminden, edilmiştir. Kentlere göç eden halk kendi ihtiyaçlarını
yoksunluğuna kadar farklı yelpazelerde görünse de karşılamak zorunda bırakılmış ve en temel hak olan
tek temelde cisimleşen meseleler dillendirildi, barınma ve ısınma hakkını kendi emekleri ile
tartışıldı. Mühendis, mimar ve şehir plancılarının yaratmaya çalışmıştır. Piyasanın ihtiyaçları nedeniyle
bizzat içinde bulunduğu bu tartışmaları tekrar çok fazla dert edilmeyen bu sorun sonraki
dillendirmenin yerinde olup olmadığını düşünürken, dönemde plansız kentleşen alanların önemli bir oy
yaklaşan yerel seçimlerle genel olarak “ne potansiyeli haline gelmesiyle de desteklenmiş ve
yapılması gerektiği”nin irdelenmesinin daha yararlı teşvik edilmiştir. Kent yönetimleri de bu sorunlara
olacağını artık fark etmek gerekiyor. Ancak ne çözüm üretme sıkıntısı yaşamıştır. Elbette dönemin
yapılması gerektiğini tartışırken sorunlar arasındaki siyasi sorunları da çözüm üretme sürecine engel
bağlantıların iyi tanımlanması yerinde olacaktır. Bu olarak görülebilir ve hükümetlerin oluşum süreci,
metinde de, öncelikle genel hatları ile bir kent sokakların kamplaşması ve yerel yönetimlerdeki
olarak Ankara’nın mevcut iktisadi yapı içerisinde istikrarsızlık bu sorunlara örnek olarak gösterilebilir.
son dönemde nasıl şekillendiği, bu şekillenişteki
değişimle bazı çevre sorunların gelişimi, Ülkemizde plan, proje ve program kavramlarının
bağlantıları ve bu bağlantıların temelini oluşturan geç gelişmesi de özünde bu sorunların temeli
“asıl meselenin” çözümünde genel anlamda ne sayılabilir. Öte yandan, kimin neyi nasıl planladığını
yapılması gerektiği tartışılacaktır. Çevre sorunlarının tartışmadan, planlama yaklaşımının daha önceden
ve bağlantılarının tümünü burada irdelemek ve olmadığına üzülmek aslında sadece gelişen
çözüm önerilerini değerlendirmek hiç kuşkusuz hukuksuzluklara üzülmekten başka bir şey değildir.
alan darlığı nedeniyle imkânsızdır. Bu nedenle
kapsamı daraltılarak örneklemelerle anlatılmaya Bu aşamada, Ankara’da gelinen noktanın tam da
çalışılacaktır. mevcut ekonomik yapının götürüleri sonucunda
oluşan değişimle birlikte şekillendiğini anlayabiliriz.
Nereden Nereye?... 1970’lerde artan göç zaten büyüme sürecine giren
Ankara’nın çeperlerini doldurmuş ve alt yapısı bu
20. yüzyılın sonlarına doğru özellikle kuzey göç dalgasına karşı yetersiz kalan kentin günümüze
ülkelerinde yaşanan değişim süreci kamu yönetimi taşınan sorunlarını doğurmuştur. Cumhuriyetin ilk
biçimlerini ve hiç kuşkusuz iktisadi yapıları dönemlerinde hedeflenen ulus-devlet yaklaşımı ile
etkilemiştir. Bu etkilenişten kentlerde kendilerine İstanbul'un egemenliğine -yüzyıllar boyunca gelişen
düşen payı almışlardır. Refah devleti yaklaşımının değişen ve kökleşen bir büyük kenttir- son verilmeye
terk edilişi ile başlayan değişim ülkemiz gibi çalışılmış, ülkenin iktisadi gelişiminin Anadolu’nun
gelişmekte (!) olan ülkeleri çok daha derinden diğer kentlerine yayılması hedeflenmiştir. Farklı illerde
etkilemiştir. Devletin sosyal haklardan taviz yeni fabrikalar kurulmuş ve üretim yaygınlaştırılmaya
vermeye başlaması ve hemen hemen her yerelde çalışılmıştır. Öte yandan tarım reformları
temel ihtiyaçları karşılayamaz hale gelmesi “göç” gerçekleştirilmiş ve tarım kredileri düzenlenmiştir.
kavramının ülkemiz gündeminde yer bulmasına Bunun getirisi olarak da kırda makineleşmeye
neden olmuştur. gidilmiş ve iş gücü fazlası oluşmuştur. Ankara da
Baran BOZOĞLU
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Ankara Şubesi Y.K. Üyesi
mekanizmalarının oluşturulması,
- Muhtarların katılım konusunda daha etkin hale
getirilmesi,
- Site ve sokak örgütlenmelerinin oluşturulması,
- Mahalle/semt meclislerinin oluşturulması,
- Kent konseylerine işlerlik kazandırılması,
- Kent planlaması, kentsel tasarım, mimarlık vb.
konularda ilgili Meslek Odaları ile birlikte karar
süreçlerinin örgütlenmesi,
- Sivil toplum kuruluşları, tüketici dernekleri ve
hemşeri dernekleri ile ilişkilerin kurumsal düzeyde
sürdürülmesi ve “Danışma Kurulları”
oluşturulması,
- Belediye hizmetlerinin denetiminin açık, şeffaf
ve anlaşılır hale getirilmesi,
- İl Genel Meclisi ve Belediye Meclisi üyelerinin
belirlenmesinde, nitelikli kadroların seçimi
konusunda demokratik ve katılımcı bir
yaklaşımın hayata geçirilmesi gereklidir.
- Toplumcu/sol bir belediyecilik anlayışının
geçmiş yıllardaki deneyimleri ve örgütlenme
anlayışları bizim için önemli bir birikim ve kaynak
oluşturmaktadır.
70’li yıllarda, Çevreci ve toplumcu bir mimar
olan Jaime Lerner, üç dönem boyunca
Curitiba’da/Brezilya belediye başkanlığını
yürütmüş ve katılımcı belediyecilik anlayışı ile
dünyada bir “efsane” haline gelmiştir.
Aynı yıllarda ise ülkemizde; Avrupa da esen sol
rüzgârlarında etkisi ile Toplumcu Belediyecilik
yaklaşımını ilk olarak Ankara’da Mimar Vedat
Dalokay, Ali Dinçer, İstanbul’da Ahmet İsvan ve
İzmit’te Erol Köse döneminde yaşama
geçirilmiştir.
1980 öncesi Fatsa’da hayata geçirilen ve o
dönemin siyasal koşullarında bir ilk olan
“Devrimci Belediyecilik” anlayışı, Fikri Sönmez
başkanlığındaki Fatsa Belediye’sinde söz, karar
ve yetkinin halkta olduğu bir çalışma temel
alınarak başarıyla uygulanmıştır.
Yaşadığımız kente karşı sorumlulukları olan bizler,
İnsanı temel alan, kültür ve sanata karşı saygılı,
demokrasiyi ve katılımcılığı içine sindirmiş,
belediyeleri “gericiliğin” ve “tarikatların” oyun
alanı olmaktan çıkaracak, Kent Yönetimlerinin
işbaşına gelmesi için, enerjilerimizi ortaklaştırmak
ve bu konuda toplumu aydınlatmak zorundayız.
ANKARALI BİR
DOĞALGAZ SAYACI
ALDI, ESARET
BAĞLARINDAN
KURTULAMIYOR
n ödemeli kartlı elektronik
Ösayaçları kullanmaya mecbur
tutularak, bu esaret zinciriyle,
Ankara halkının nasıl yüz milyonlarca
dolar düzeyinde soyulduğu ve bu
paraların yandaşlara aktarıldığını artık
sağır sultan bile duymuştur. Bu esaret
zincirine bağlı olarak fazladan alınan pil
parasının, fazla abone bedelinin, fazla
alınan gaz ücretlerinin halka geriye
ödenmekte oluşu sayaç bağlantısı
üstünden yapılan soygunun nasıl
katmerlendirilerek sürdürülmekte
olduğunu şu günlerde iyiden iyiye
“malamat” etmiştir.
Asıl önemlisi de halktan tahsil edilen
doğalgaz paralarının BOTAŞ’a
ödenmemiş olmasıdır. BOTAŞ'a ve
Hazineye olan borçların ödenebilmesi
için Ankara’nın doğalgaz işletmesi
Başkent Doğal Gaz A.Ş. şekline
dönüştürülerek satışa sunulmuştur.
Burada Ankara halkının bir kez daha
aldatılması ve bu kez 30 yıllık daha
pekiştirilmiş bir esaret tuzağına
çekilmesi söz konusudur. Ankara
halkının parasıyla sıfırdan yaratılan
sayaç firmasına, bu kez Başkent Doğal
Gaz A.Ş.’yi satın alacak en şanslı firma
durumuna gelme ve Ankara halkının
kaderine hükmetme pozisyonu
yaratılmış bulunmaktadır.
Ankara halkından tahsil edilip de
BOTAŞ’a ödenmeyen paralar 676
milyon YTL’dir. Hadi bu paranın çok cüzî
bir miktarı göz boyamak için top,
kömür,yardım paketi dağıtımlarında
kullanılmış olsun; Ankara halkı bu
paranın gerisinin nerede olduğunu
sorgulamalıdır, böylesine aldatılmasına
kayıtsız kalmamalıdır.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
31
30
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI
ANKARA ŞUBESİ HABER
2009/1BÜLTEN
İ
TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI
ANKARA ŞUBESİ HABER
2009/1BÜLTEN İ
başkent oluşunun verdiği öncelikle, göçün gözde Örneğin; Ankara’da yaşanan hava kirliliği problemi
kentlerinden birisi olmuştur. ulaşım ve ısınma politikası ile doğrudan
bağlantılıdır. Ulaşım ve ısınma politikası ise yukarıda
İlk dönemde gelişen çarpık kentleşme, kentliler da bahsedildiği gibi iktisadi politikanın bir
tarafından olumsuz karşılanmış, gecekondulaşma sonucudur. Öncelikle ulaşım sorunu ile başlayacak
yönetimler tarafından engellenmeye çalışılmış, olursak; Ankara’nın kent yönetimi toplum merkezli
kimi gecekondular yıkılmış ancak yerine ertesi gün değil sermaye merkezli bir yaklaşımı seçerek, araç
yenileri yapılmıştır. Kentsel ranttan payını fazlasıyla kullanımını teşvik etmekte ve yıllardır metro
almaya çalışan bürokrasi ise bu rantı öncelikle çalışmalarını tamamlamayarak, geliştirip
paylaşmak istememiş fakat daha sonra kaçınılmaz yaygınlaştırmayarak otomobil sektörünün ve petrol
olarak buna engel olamamıştır. Aslında, engel sektörünün palazlanmasını sağlamaktadır. Öte
olamamanın özünde bu soruna bütüncül bir yandan, toplum yararı gözetmeyen bu ulaşım
yaklaşımla çözüm üretilememesinden yani iktisadi politikası Ankara’daki hava kirliliğinin de kaynağıdır.
ve sosyal hedeflerin tutturulamaması ve beklenen Tüketim arttırılmakta ve bununla birlikte kentlilerin
yerel kalkınmanın gerçekleşmemesinden soluduğu hava kalitesi düşürülerek, kentlilerde
kaynaklandığını söyleyebiliriz. artan sağlık sorunlarına maruz kalmasına neden
olunmaktadır. Buradaki durum, kent yönetiminin
1970’lerde solun egemen olduğu ve siyasi toplum yararı gözeten bir işten kaçarken kapitalist
mücadelelerin kent içerisindeki rant mücadeleleri ekonominin çarklarının dönmesini sağlamasıdır.
ile perçinlendiği dönemde; düzensiz, plansız yani Diğer bir sonuç ise kentlilerin uzun kuyruklarda araç
geleceksiz kentleşme süreci Ankara’nın sorunu beklemesi, pahalıya ve konfordan uzak yolculuk
olarak görülmemiş ve somut adımlar atılmamıştır. yapmasıdır. Bu durum ise ayrı bir insan sağlığı
Darbe sonrası liberal ekonomi politikalarının problemini ortaya çıkarmaktadır. Ek olarak,
uygulayıcısı olan ANAP hükümetinin iktidara unutmamak gerekir ki, plansız yapılaşma ile sağlıklı
gelmesiyle, gecekondu sorununun kent içerisindeki bir ulaşım sürecinin işletilmesi çok zor hale gelmiştir.
rantın dağılım sorunu olarak algılanmasının Gecekonduların yıkılarak, çok katlı modern (!)
yanında bir oy potansiyeli olarak da görülmeye gecekonduların inşası aşamasında ne yazık ki
devam edilmiştir. Türkiye’de neo-liberal politikaların ulaşım problemi düşünülmemiş ve en fazla alan
etkinleştiği ve kentlere egemen olduğu son kullanım yaklaşımı ile binalar yapılmıştır. Metro ve
dönemde ise plansız yapılanma sorgulanırken tramvay çalışmaları da bu plansız yapılaşma ile
kentin kullanım değerinden çok değişim değerinin oldukça masraflı ve zor görünmektedir.
egemen olduğu ve rantsal dağılımın sermaye
çevresi ile toplumsal politikalardan uzak bir Hava kirliliğinin diğer önemli kaynağı ise ısınma
biçimde gerçekleştiği açıkça gözlenebilmektedir. sorunudur. Isınmadan kaynaklı hava kirliliği son
günlerde Ankara gündeminde yoğun bir biçimde
Ankara’nın çevresel sorunlarının ortaya çıkış yer almaktadır. Yetkililerin açıklamalarının aksine
sebeplerinin ancak bu genel perspektif ile daha iyi Ankara’nın merkezinde akşam saatlerinde nefes
anlaşılabileceğini unutmamak gerekir. Özetlemek almak oldukça güçleşmektedir. Burada; ulusal
gerekirse, iktisadi yapı (kapitalist ekonomi biçimi) ölçekte belirlenen enerji politikası, enerjide
ulusal politikaları ve bu politikalar çerçevesinde çeşitliliğin azlığı, doğalgaz bağımlılığı ve tüm
yerel politikaları belirlemektedir. Göç sorunu, bunların yanında Ankara yerelindeki kent
sanayileşme ve sorunlara çözüm üretememe yöneticilerinin ısınma sorununa çözüm bulmaktan
durumu, özünde kapitalist yapının oluşturduğu uzak durmaları ısınma probleminin temellerini
politik zeminin yansımasıdır. Bu temelde çevresel oluşturmaktadır. Sonuç olarak palazlanan sektör ise
sorunların irdelenmesi çözüme gidilen yolda doğalgaz sektörü ve ara süreçlerdeki küçük
“kayıp, düşmemeyi” sağlayacaktır. balıklardır. Öte yandan, Büyükşehir Belediyesi’nin
kartlı doğalgaz sayaçlarını iki katı paraya kentlilere
Ankara’nın Çevresel Sorunları ve Bağlantıları satması ise ayrı bir rantsal mevzudur. Mevcut politik
zemin ise bu sorunlara yine çözüm üretmekten
Mogan ve Eymir göllerindeki kirlilik, kent merkezinin aciz kalarak, kimilerine göre sadaka, kimilerine
vasıfsızlaştırılması ve makineleştirilmesi, alışveriş göre oy, kimilerine göre köleleştirme, kimilerine
merkezlerinin egemenliği, hava kirliliği, su sorunu, göre ise acıma yaklaşımı ile kömür kullanımı teşvik
atık problemi, ulaşım sorunu ve aklımıza etmiş ve çeşitli bütçelerle kömür dağıtımı yapmıştır.
gelebilecek diğer çevresel sorunlar arasından en Sonuç yine insan sağlığı problemleri ve doğanın
can alıcıları kentlilerin doğrudan yaşamsal tahribatı olmuştur. Hiç kuşkusuz kentin çanak
faaliyetlerini etkileyen su ve hava kirliliği sorunlarıdır. şeklindeki yapısı ve göç nedeniyle artarak
Ancak ekolojinin bütünselliğini ve insan bedeninin yoğunlaşan nüfus bu konuda etkinin artmasına
yapısını düşündüğümüzde yaşanan sorunların neden olmaktadır.
aslında birbirini ne kadar etkilediğini daha iyi Görüldüğü üzere hava kirliliğinin ısınmadan ve
algılayabiliriz. ulaşımdan olmak üzere iki önemli kaynağı vardır.
Bu kaynakların oluşum nedenleri ise; göç, sermaye Bu sorunun temelleri arasında yer üstü ve yeraltı
sınıfının kente egemen olması ve idare etmesi ve suların kirlenmesi de etkilidir. Bağlantıları daha iyi
plansız kentleşmedir. Şimdi kurulan bağlantılara bir algılayabilmek için tam da bu noktada, Mogan ve
yenisini daha ekleyebiliriz. Bu yeni bağlantı ise Eymir Gölleri'ne ve elbette Ankara Çayı'na
kentsel dönüşüm meselesidir. Bu meselede en değinmek gerekir. Eymir ve Mogan Gölleri, doğal
somut örnek olarak Dikmen Vadisi verilebilir. Dikmen göller olup Ankara'nın sulak alan ekosisteminde
Vadisi, Ankara'daki önemli gecekondu alanlarından önemli yere sahiptirler. Coğrafi olarak Eymir Gölü,
birisidir. Kent merkezine yakınlığı ile ayrı bir rantsal Mogan Gölü'nden gelen yer üstü ve yeraltı suları ile
öneme sahiptir. Bu çerçevede, kent yönetimleri bu beslenmektedir. Eymir Gölü’nden ise İncesu Deresi
alanı dönüştürmeyi hedeflemiş ve kısmen başarılı oluşmakta ve diğer akıntılarla da birleşerek Ankara
da olmuşlardır. Peki, bu bölgenin bir barınma hakkı Çayı’nı oluşturmaktadır. 1950’lerde insanların
meselesinden ziyade, çevresel sorunlarla olan ilişkisi yüzmeyi öğrendiği sağlıklı birer göl olan Eymir ve
nereden gelmektedir? Kısaca açıklamak gerekirse, Mogan Gölleri, bugün dönem dönem ölü
Dikmen Vadisi birçok yerde okuyacağınız hatta balıkların kıyıya vurduğu pis kokulu su birikintileri
internet aracılığı ile tepeden fotoğrafını olarak anılmaktadır. Mogan gölünün fazla suları iki
görebileceğiniz bir alan olarak Ankara’nın solunum göl arasındaki Gölbaşı yerleşimi içinden geçen bir
sisteminin önemli bir parçasıdır. Kentin havasını kanalla, Eymir gölü güneyindeki sulak alana
sirküle eden ve kentin nefes almasını sağlayan aktarılmaktadır. Bu alanda yayılım gösteren suların
önemli bir alandır. Yani buraya yapılacak her türlü yeraltından ve yerüstünden Eymir gölüne ulaşması
müdahale bütüncül olarak değerlendirilmeli ve nedeniyle, Mogan Gölü’ne Gölbaşı havzasından
etkileri göz önünde bulundurulmalıdır. Şu andaki derelerle taşınan azot, fosfor, toplam katı madde
durum ise ne yazık ki böyle görünmemektedir. gibi yüksek kirlilik parametreleri Eymir Gölü’nü de
Yüksek binalar Dikmen Vadisi’ne egemen olmakta, etkilemektedir. Aynı zamanda, Mogan Gölü
nüfus yoğunluğu arttırılmakta ve yeni binalar zamanla evsel, endüstriyel ve tarımsal kaynaklı
yapılması hedeflenmektedir. Ankara’nın mevcut kirleticilerle doğrudan ya da yüzeysel akış yoluyla
hava kirliliğini perçinleyecek ve soluk borusunun kirletilmiş, dolayısıyla yüksekliği azalmış ve 3
tıkanmasına neden olacak bu projelerin de bir metrelik kot farkı ile yüzey su akışı oldukça
çevresel sorun olduğunu unutmamak gerekir. azalmıştır. Bu durum Eymir’in durağan bir göl
olmasına neden olmuş ve göl kirlilik yükünü
Görüldüğü üzere hava kirliliği meselesi aslında kaldıramaz hale gelmiştir. Eymir Gölü’nün
Ankara’nın diğer birçok sorunu ile bağlantılı kirlenmesine katkıda bulunan bir diğer önemli
durumdadır. husus ise, iki göl arasında bulunan çöp sahasıdır.
Mevcut durumda transfer istasyonu olarak
Su sorununa gelecek olursak, durum hava kullanılan, önceleri düzenli depolamanın da
kirliliğinden daha vahim boyutlara ulaşmıştır. yapıldığı alan gerekli teknik altyapı donanımlarının
Yalnızca kirlilik sorunu değil, son iki sene içerisinde yapılmaması nedeniyle yüzeysel su kaynakları ile
yapılan tartışmalar da vahimliğin derecesini yeraltı sularını kirletmeye devam etmektedir. Buna
arttırmıştır. Nüfus artmış, bunun yanında daha bir de doğal yolla gelişen sazlıkların Mogan
önceki dönemlerde planlanan yatırımlar göz ardı Gölü’nden sökülmesi eklendiğinde felaket
edilmiş, günü kurtarma kaygısı ön plana çıkmış ve hızlanmıştır. Mogan Gölü’ne yapılan müdahalenin
anlık çözümlerle 21. yüzyılda Ankara susuzluk “doğal alanın kullanımının sağlanması amacıyla
sorununu ciddi şekilde
yaşamıştır. Günlerce
musluklardan su akmaması bir
yana, Kızılırmak projesi ile
gündeme gelen kirlilik
tartışması hem ciddi şekilde
psikolojik bir erozyona neden
olmuş hem de bidon ve
damacana satışları ile su
sektörünü hareketlendirmiştir.
Bunun yanında, kentin
yoksulları bu şaibeli suyu
kullanmaya maddi koşulları
nedeniyle mecbur bırakılmıştır.
Etkileri henüz net olarak
gözlemlenemeyen bu su
kirliliği, Ankara’nın önümüzdeki
dönemde de gündeminde yer
alacaktır.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
31
30
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI
ANKARA ŞUBESİ HABER
2009/1BÜLTEN İ
TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI
ANKARA ŞUBESİ HABER
2009/1BÜLTEN
İ
başkent oluşunun verdiği öncelikle, göçün gözde Örneğin; Ankara’da yaşanan hava kirliliği problemi
kentlerinden birisi olmuştur. ulaşım ve ısınma politikası ile doğrudan
bağlantılıdır. Ulaşım ve ısınma politikası ise yukarıda
İlk dönemde gelişen çarpık kentleşme, kentliler da bahsedildiği gibi iktisadi politikanın bir
tarafından olumsuz karşılanmış, gecekondulaşma sonucudur. Öncelikle ulaşım sorunu ile başlayacak
yönetimler tarafından engellenmeye çalışılmış, olursak; Ankara’nın kent yönetimi toplum merkezli
kimi gecekondular yıkılmış ancak yerine ertesi gün değil sermaye merkezli bir yaklaşımı seçerek, araç
yenileri yapılmıştır. Kentsel ranttan payını fazlasıyla kullanımını teşvik etmekte ve yıllardır metro
almaya çalışan bürokrasi ise bu rantı öncelikle çalışmalarını tamamlamayarak, geliştirip
paylaşmak istememiş fakat daha sonra kaçınılmaz yaygınlaştırmayarak otomobil sektörünün ve petrol
olarak buna engel olamamıştır. Aslında, engel sektörünün palazlanmasını sağlamaktadır. Öte
olamamanın özünde bu soruna bütüncül bir yandan, toplum yararı gözetmeyen bu ulaşım
yaklaşımla çözüm üretilememesinden yani iktisadi politikası Ankara’daki hava kirliliğinin de kaynağıdır.
ve sosyal hedeflerin tutturulamaması ve beklenen Tüketim arttırılmakta ve bununla birlikte kentlilerin
yerel kalkınmanın gerçekleşmemesinden soluduğu hava kalitesi düşürülerek, kentlilerde
kaynaklandığını söyleyebiliriz. artan sağlık sorunlarına maruz kalmasına neden
olunmaktadır. Buradaki durum, kent yönetiminin
1970’lerde solun egemen olduğu ve siyasi toplum yararı gözeten bir işten kaçarken kapitalist
mücadelelerin kent içerisindeki rant mücadeleleri ekonominin çarklarının dönmesini sağlamasıdır.
ile perçinlendiği dönemde; düzensiz, plansız yani Diğer bir sonuç ise kentlilerin uzun kuyruklarda araç
geleceksiz kentleşme süreci Ankara’nın sorunu beklemesi, pahalıya ve konfordan uzak yolculuk
olarak görülmemiş ve somut adımlar atılmamıştır. yapmasıdır. Bu durum ise ayrı bir insan sağlığı
Darbe sonrası liberal ekonomi politikalarının problemini ortaya çıkarmaktadır. Ek olarak,
uygulayıcısı olan ANAP hükümetinin iktidara unutmamak gerekir ki, plansız yapılaşma ile sağlıklı
gelmesiyle, gecekondu sorununun kent içerisindeki bir ulaşım sürecinin işletilmesi çok zor hale gelmiştir.
rantın dağılım sorunu olarak algılanmasının Gecekonduların yıkılarak, çok katlı modern (!)
yanında bir oy potansiyeli olarak da görülmeye gecekonduların inşası aşamasında ne yazık ki
devam edilmiştir. Türkiye’de neo-liberal politikaların ulaşım problemi düşünülmemiş ve en fazla alan
etkinleştiği ve kentlere egemen olduğu son kullanım yaklaşımı ile binalar yapılmıştır. Metro ve
dönemde ise plansız yapılanma sorgulanırken tramvay çalışmaları da bu plansız yapılaşma ile
kentin kullanım değerinden çok değişim değerinin oldukça masraflı ve zor görünmektedir.
egemen olduğu ve rantsal dağılımın sermaye
çevresi ile toplumsal politikalardan uzak bir Hava kirliliğinin diğer önemli kaynağı ise ısınma
biçimde gerçekleştiği açıkça gözlenebilmektedir. sorunudur. Isınmadan kaynaklı hava kirliliği son
günlerde Ankara gündeminde yoğun bir biçimde
Ankara’nın çevresel sorunlarının ortaya çıkış yer almaktadır. Yetkililerin açıklamalarının aksine
sebeplerinin ancak bu genel perspektif ile daha iyi Ankara’nın merkezinde akşam saatlerinde nefes
anlaşılabileceğini unutmamak gerekir. Özetlemek almak oldukça güçleşmektedir. Burada; ulusal
gerekirse, iktisadi yapı (kapitalist ekonomi biçimi) ölçekte belirlenen enerji politikası, enerjide
ulusal politikaları ve bu politikalar çerçevesinde çeşitliliğin azlığı, doğalgaz bağımlılığı ve tüm
yerel politikaları belirlemektedir. Göç sorunu, bunların yanında Ankara yerelindeki kent
sanayileşme ve sorunlara çözüm üretememe yöneticilerinin ısınma sorununa çözüm bulmaktan
durumu, özünde kapitalist yapının oluşturduğu uzak durmaları ısınma probleminin temellerini
politik zeminin yansımasıdır. Bu temelde çevresel oluşturmaktadır. Sonuç olarak palazlanan sektör ise
sorunların irdelenmesi çözüme gidilen yolda doğalgaz sektörü ve ara süreçlerdeki küçük
“kayıp, düşmemeyi” sağlayacaktır. balıklardır. Öte yandan, Büyükşehir Belediyesi’nin
kartlı doğalgaz sayaçlarını iki katı paraya kentlilere
Ankara’nın Çevresel Sorunları ve Bağlantıları satması ise ayrı bir rantsal mevzudur. Mevcut politik
zemin ise bu sorunlara yine çözüm üretmekten
Mogan ve Eymir göllerindeki kirlilik, kent merkezinin aciz kalarak, kimilerine göre sadaka, kimilerine
vasıfsızlaştırılması ve makineleştirilmesi, alışveriş göre oy, kimilerine göre köleleştirme, kimilerine
merkezlerinin egemenliği, hava kirliliği, su sorunu, göre ise acıma yaklaşımı ile kömür kullanımı teşvik
atık problemi, ulaşım sorunu ve aklımıza etmiş ve çeşitli bütçelerle kömür dağıtımı yapmıştır.
gelebilecek diğer çevresel sorunlar arasından en Sonuç yine insan sağlığı problemleri ve doğanın
can alıcıları kentlilerin doğrudan yaşamsal tahribatı olmuştur. Hiç kuşkusuz kentin çanak
faaliyetlerini etkileyen su ve hava kirliliği sorunlarıdır. şeklindeki yapısı ve göç nedeniyle artarak
Ancak ekolojinin bütünselliğini ve insan bedeninin yoğunlaşan nüfus bu konuda etkinin artmasına
yapısını düşündüğümüzde yaşanan sorunların neden olmaktadır.
aslında birbirini ne kadar etkilediğini daha iyi Görüldüğü üzere hava kirliliğinin ısınmadan ve
algılayabiliriz. ulaşımdan olmak üzere iki önemli kaynağı vardır.
Bu kaynakların oluşum nedenleri ise; göç, sermaye Bu sorunun temelleri arasında yer üstü ve yeraltı
sınıfının kente egemen olması ve idare etmesi ve suların kirlenmesi de etkilidir. Bağlantıları daha iyi
plansız kentleşmedir. Şimdi kurulan bağlantılara bir algılayabilmek için tam da bu noktada, Mogan ve
yenisini daha ekleyebiliriz. Bu yeni bağlantı ise Eymir Gölleri'ne ve elbette Ankara Çayı'na
kentsel dönüşüm meselesidir. Bu meselede en değinmek gerekir. Eymir ve Mogan Gölleri, doğal
somut örnek olarak Dikmen Vadisi verilebilir. Dikmen göller olup Ankara'nın sulak alan ekosisteminde
Vadisi, Ankara'daki önemli gecekondu alanlarından önemli yere sahiptirler. Coğrafi olarak Eymir Gölü,
birisidir. Kent merkezine yakınlığı ile ayrı bir rantsal Mogan Gölü'nden gelen yer üstü ve yeraltı suları ile
öneme sahiptir. Bu çerçevede, kent yönetimleri bu beslenmektedir. Eymir Gölü’nden ise İncesu Deresi
alanı dönüştürmeyi hedeflemiş ve kısmen başarılı oluşmakta ve diğer akıntılarla da birleşerek Ankara
da olmuşlardır. Peki, bu bölgenin bir barınma hakkı Çayı’nı oluşturmaktadır. 1950’lerde insanların
meselesinden ziyade, çevresel sorunlarla olan ilişkisi yüzmeyi öğrendiği sağlıklı birer göl olan Eymir ve
nereden gelmektedir? Kısaca açıklamak gerekirse, Mogan Gölleri, bugün dönem dönem ölü
Dikmen Vadisi birçok yerde okuyacağınız hatta balıkların kıyıya vurduğu pis kokulu su birikintileri
internet aracılığı ile tepeden fotoğrafını olarak anılmaktadır. Mogan gölünün fazla suları iki
görebileceğiniz bir alan olarak Ankara’nın solunum göl arasındaki Gölbaşı yerleşimi içinden geçen bir
sisteminin önemli bir parçasıdır. Kentin havasını kanalla, Eymir gölü güneyindeki sulak alana
sirküle eden ve kentin nefes almasını sağlayan aktarılmaktadır. Bu alanda yayılım gösteren suların
önemli bir alandır. Yani buraya yapılacak her türlü yeraltından ve yerüstünden Eymir gölüne ulaşması
müdahale bütüncül olarak değerlendirilmeli ve nedeniyle, Mogan Gölü’ne Gölbaşı havzasından
etkileri göz önünde bulundurulmalıdır. Şu andaki derelerle taşınan azot, fosfor, toplam katı madde
durum ise ne yazık ki böyle görünmemektedir. gibi yüksek kirlilik parametreleri Eymir Gölü’nü de
Yüksek binalar Dikmen Vadisi’ne egemen olmakta, etkilemektedir. Aynı zamanda, Mogan Gölü
nüfus yoğunluğu arttırılmakta ve yeni binalar zamanla evsel, endüstriyel ve tarımsal kaynaklı
yapılması hedeflenmektedir. Ankara’nın mevcut kirleticilerle doğrudan ya da yüzeysel akış yoluyla
hava kirliliğini perçinleyecek ve soluk borusunun kirletilmiş, dolayısıyla yüksekliği azalmış ve 3
tıkanmasına neden olacak bu projelerin de bir metrelik kot farkı ile yüzey su akışı oldukça
çevresel sorun olduğunu unutmamak gerekir. azalmıştır. Bu durum Eymir’in durağan bir göl
olmasına neden olmuş ve göl kirlilik yükünü
Görüldüğü üzere hava kirliliği meselesi aslında kaldıramaz hale gelmiştir. Eymir Gölü’nün
Ankara’nın diğer birçok sorunu ile bağlantılı kirlenmesine katkıda bulunan bir diğer önemli
durumdadır. husus ise, iki göl arasında bulunan çöp sahasıdır.
Mevcut durumda transfer istasyonu olarak
Su sorununa gelecek olursak, durum hava kullanılan, önceleri düzenli depolamanın da
kirliliğinden daha vahim boyutlara ulaşmıştır. yapıldığı alan gerekli teknik altyapı donanımlarının
Yalnızca kirlilik sorunu değil, son iki sene içerisinde yapılmaması nedeniyle yüzeysel su kaynakları ile
yapılan tartışmalar da vahimliğin derecesini yeraltı sularını kirletmeye devam etmektedir. Buna
arttırmıştır. Nüfus artmış, bunun yanında daha bir de doğal yolla gelişen sazlıkların Mogan
önceki dönemlerde planlanan yatırımlar göz ardı Gölü’nden sökülmesi eklendiğinde felaket
edilmiş, günü kurtarma kaygısı ön plana çıkmış ve hızlanmıştır. Mogan Gölü’ne yapılan müdahalenin
anlık çözümlerle 21. yüzyılda Ankara susuzluk “doğal alanın kullanımının sağlanması amacıyla
sorununu ciddi şekilde
yaşamıştır. Günlerce
musluklardan su akmaması bir
yana, Kızılırmak projesi ile
gündeme gelen kirlilik
tartışması hem ciddi şekilde
psikolojik bir erozyona neden
olmuş hem de bidon ve
damacana satışları ile su
sektörünü hareketlendirmiştir.
Bunun yanında, kentin
yoksulları bu şaibeli suyu
kullanmaya maddi koşulları
nedeniyle mecbur bırakılmıştır.
Etkileri henüz net olarak
gözlemlenemeyen bu su
kirliliği, Ankara’nın önümüzdeki
dönemde de gündeminde yer
alacaktır.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
33
32
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI
ANKARA ŞUBESİ HABER
2009/1BÜLTEN
İ
TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI
ANKARA ŞUBESİ HABER
2009/1BÜLTEN İ
GİRİŞ: olmuştur.İlerleyen aşamalarda Şehrin havagazı
şebekesinin olmadığı Batıkent, Çayyolu vb.
1994’den bu yana Ankara Büyükşehir Belediyesinde bölgelerine gaz götürüldüğünde,basınç sınıfını
(ABB) yönetimde olan ve ABB Başkanı Melih Gökçek’in yükseltme imkânı olduğu halde, başlangıçta yapılan
şahsında somutlanan yönetim anlayışı, kent ve kentli bu hata, sonraki belediye yönetimlerince de
çıkarlarını gözetmeyen, kentin sorunlarının teşhis ve sürdürülmüştür.
tedavisinde;uzmanların,uzmanlık örgütlerinin, meslek
örgütlerinin görüş ve önerilerini dikkate almayan bir ABB’nin EGO eliyle yürüttüğü ve son olarak
anlayıştır. ABB Başkanı, kendisini tüm mühendis,mimar özelleştirme gerekçesiyle Başkent Doğal Gaz A.Ş.’ye
ve şehir plancılarından daha bilgili,daha uzman devrettiği doğal gaz faaliyetlerinde; öngörülen
gören çarpık bir anlayışa sahiptir. yatırım planları, kentte gazın götürüleceği bölgelerin
hangi bölgeler olduğu ve ne zaman götürüleceği
Bu çalışmada bu çarpık anlayışın Ankara’da doğal ,abone sayıları ve gaz tüketim hedefleri vb. bilgiler,
gaz, kömür ve elektrik alanındaki uygulamaları şeffaf biçimde kamuoyu ile paylaşılmamaktadır.
incelenmiştir. Yatırım önceliklerinde daha çok siyasal tercihlerin
egemen olduğu gözlemlenmiştir. Büyükşehir
1.ANKARA’DA DOĞAL GAZ UYGULAMALARI: belediyelerinin görev sınırlarıyla ilgili yapılan yasal
düzenlemelerle, ABB’nin sınırları genişlemiş ve daha
Türkiye’de 1988’te başlayan kentsel doğal gaz önce ABB sınırları içinde olmayan bazı çevre ilçe ve
uygulamalarının ilki olan Ankara Doğal Gaz Projesi beldeler, ABB sınırları içine girmiştir. Bu ilçe ve
1.Aşamasında;bir an önce Rusya’dan gaz alımının beldelere de gaz götürme yükümlüğü olan ABB, gazı
başlayabilmesi ve kentte doğal gaz kullanımına ne zaman getireceğine ilişkin olarak kamuoyuna
acilen geçilmesi için,mevcut havagazı şebekesinin doyurucu bir bilgi vermemiştir.
kullanım kararı verilmiştir. Seçilen dağıtım şebekesi
basıncı,eski borular kullanılacağı için düşük seçilmiştir. DOĞAL GAZ UYGULAMALARINDA ABB’YE TANINAN
Ülkemizde diğer tüm kentlerde şebeke basıncı 4 bar AYRICALIKLAR:
olarak tasarlanmış ve uygulanmışken, Ankara’da
dağıtım şebekesi, 50-75 mbar şebeke basıncına göre 1.1 ÖNCEDEN YÜKSEK KAR ORANLARI SONRA
tasarlanmıştır. Düşük basınç nedeniyle, daha büyük ÖZELLEŞTİRME GEREKÇESİYLE YÜKSEK BİRİM HİZMET VE
boru çaplarının seçimi zorunlu olmuş, bu da yatırım AMORTİSMAN BEDELİ UYGULAMASI
maliyetini arttırmıştır. Ankara gibi, hızla büyüyen, yoğun
bir yapılaşmanın olduğu,eski binaların yıkılarak yerine Rekabet Kurulu’nun 08.03.2002 tarih ve 0213/12754
çok katlı binaların inşa edildiği bir kentte,eski boruların Sayılı kararında, 4646 Sayılı Yasa’nın işlerlik kazandığı
kullanımıyla sorunlar yaşanmıştır. Eski havagazı boruları tarihten önceki dönemler ağırlıklı olmak üzere,
çap ve basınç sınıfı itibariyle, hızla artan doğal gaz BOTAŞ’ın ve kentsel gaz şirketlerinin tekel durumu
talebini karşılayamayınca,yeniden kazı ve boru incelenmektedir. 2000 Temmuz’undan sonra BOTAŞ
döşenme çalışmaları yapılması zorunlu kentsel gaz şirketlerine zararına veya çok düşük
yapıldığı”nın belirtilmesi ise bilimden uzak bir kent amacının aracı haline gelmiştir artık kent
yönetiminin iktidarda olduğunu ortaya mekânlarını onların içinde araba kullanmanın,
koymaktadır. onlardan çıkmanın ne kadar kolay olduğuna
bakarak değerlendiriyoruz. Bu hareket güçlerine Hatip ve Çubuk Çayları’ndan oluşan Ankara Çayı
esir olmuş kent mekânının görünüşü zorunlu ise kentin diğer bir önemli değeridir. Atıksu deşarjları
ve Hasanoğlan ile Lalahan’dan bırakılan sanayi olarak nötrdür: Sürücü arabasını, ancak kente
atıkları, bir dönem Mamak Çöplüğü’nden gelen özgü dikkat dağıtıcı özelliklerin asgariye inmesi
pis su ve sorunun Ankara Çayı’nın üstüne betonla sayesinde güvenle sürebilir; iyi araba kullanmak
örterek kapatılmaya çalışılması, kent içerisinde kötü standart işaretler, ayrım çizgileri, drenajlar ve
kokuların hakim olmasına ve hastalıklara neden ayrıca diğer sürücüler dışında sokak hayatı olmuştur. Mogan, Eymir Gölleri ile Ankara Çayı’nda olmayan sokaklar gerektirir. Kent mekânı salt yaşanan kirlilik, Ankara'nın yeraltı ve yer üstü su
hareketin bir işlevi haline geldikçe, kendi içindeki rejimini doğrudan etkilemekte ve zaten az olan
suların daha da kirlenmesine neden olmaktadır. uyarım kapasitesini de yitirir; sürücü mekânın
içinden geçip gitmeyi ister, onun tarafından
Su sorunu da insan yaşamına ve kentlilerin uyarılmayı değil.”
huzuruna önem vermeyen bir yaklaşımla
yönetilemez hale gelmiş ve perçinlenmiştir. Bu Ankara’nın durumunu özetleyen bu cümleler süreçte de rantsal denge kendini yeterince bizlerin çözüme ne kadar muhtaç olduğunu ve bir göstermiş ve su sorunun çözümü yeterince o kadar da mevcut durumla birlikte bu çözümün tartışılmadan göz ardı edilmiştir. ne kadar zor olduğunu gösteriyor. Toplumsal,
kültürel ve sosyal mekânların yok olduğu bir Öte yandan, son dönemde Alışveriş Merkezleri şehirde kentimize gittikçe yabacılaşmamız ve (AVM) olarak adlandırılan, onlarca farklı mağazayı, onun birçok alanına gidemez olmamız aslında sinemaları, restoranları içerisinde bulunduran kentimizle olan iletişimizin ne kadar koptuğunu beton yığınları Ankara’nın dört bir yanında boy ortaya koyuyor.
göstermiştir. Kent merkezinin araç trafiğine terk
edilmesi, sanatsal ve kültürel faaliyetlerin Peki, bu durumdan kurtulmak mümkün müdür? yaygınlaştırılıp geliştirilmemesi.
Yazar:
cat3kpv
Bir cevabı oylayın:
2Yazar:
oscar
Cevap:
YAĞMUR METNI
Ne Zaman?
=Sabah
Niçin?
=Evimiz Eski Olduğu İçin
GÖÇMEN KUŞLAR
Nasıl?
=Göçmen Kuşlar V Şeklinde Uçar.
Neyi?
=Böylece Daha Az Enerji Harcar
Açıklama:
IYI DERSLER EN IYI SECERMISIN
Yazar:
rashadwnoe
Bir cevabı oylayın:
4Bu başlığı kapatarak, bir bağlantıya tıklayarak veya başka bir şekilde gezinmeye devam ederek çerez kullanımını kabul etmiş olursunuz.