Cevap:
Yaşamı boyunca Peygamber efendimizin yanından hiç ayrılmadı. Hayvanseverliği ile bilinen bir değerli zat idi. Sürekli elinde kedi vardı ve kedileri çok seviyordu. Bundan dolayı peygamber efendimiz tarafından "Kedilerin Babası" olarak adlandırılmıştır. Peygamber efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V) Mekke'den Medine'ye hicret ettikten yedi yıl sonra Müslüman oldu. Peygamber efendimizden sürekli hadis öğrenmeye çalışırdı. Efendimizin ona vermiş olduğu "kedicik babası" lakabından çok hoşlanırdı. O şekilde hitap edilmesini isterdi. Mescid-i Nebevi'de yatıp kalkan Ashab-u Suffe'ye mensup en fakir Müslümanlardan biriydi.
Peygamber efendimizden öğrenmiş olduğu hadisleri çevresine anlatır ve öğretirdi. Dolayısıyla Hz. Ebu Hureyre (R.A) en çok hadis rivayet eden Müslümanlardan biri idi. Hayatının büyük bir bölümünü Medine'de geçirdi. Hz. Ömer halifelik döneminde İslam topraklarından biri olan Bahreyn valiliği yapmıştır. Daha sonra ise Medine-i Münevvere'de yaşamıştır. Hz. Ebu Hureyre (R.A) yetim olarak büyümüştür. Müslüman olduktan sonra hiçbir dünyevi işleri ile uğraşmadı. Kendisini Peygamber efendimizin yanında Allah yolunda ibadete adadı. Hz. Ebu Hureyre (R.A) Müslüman olduktan sonra kendisinin geç Müslüman olduğunu, geride kalan yıllarını kayıp olarak gördüğü için Mescid-i Nebevi'de ibadet için bulunurdu ve orada sürekli olarak bulunarak dua ederdi.
Kendini İslam yoluna adadı ve yapılan gavzelerin hepsine katılmış oldu. Peygamber efendimizin düşmanlara karşı oluşturmuş olduğu özel savaşçı timde Hz. Ebu Hureyre (R.A)'da yer aldı. İslam'ın yayılmasında en ön saflarda savaşlara katıldı. Yermüş savaşında da yer aldığı rivayet edilmektedir. Ömrü hayatı boyunca cihad anlayışını benimsedi. Peygamber efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V) Hindistan seferini müjdeleyince kendisi en ön safta savaşa katılmayı amaçladı.
