Soru: 9. Bir satıcı 35 sarı ve 24 kırmızı balon satıyor. Sattığı kırmızı balonlardan 8 tane fazla mavi balon satıyor. Bu satıcı kaç balon satmıştır? A) 67 B) 80 C) 91​

Cevap:

Okulumuzu görmezlikten gelmemeli ve okulumuza isteyerek gitmeliyiz. Okulda öğrendiğimiz bilgiler; bizlere yaşamımızda yardımcı olur. Örneğin bir sorunu çözmek için kullandığımız yöntemler; genellikle okulda öğrendiğimiz bilgilerden kaynaklıdır. Okulumuzu sevmeli ve önemsemeliyiz. Okulumuzda yapılan etkinliklere katılmalı ve derslerimizde çok iyi olmalıyız. Bilmediğimiz konuları; çekinmeden öğretmenlerimize sormalıyız. Unutmayın; bilmemek değil, öğrenmemek ayıptır.

Bizler; okulumuz sayesinde her türlü konuda bilgilenebiliyoruz. Okulumuzu her zaman sevmeli, korumalı, görmezlikten gelmemeli ve önemsemeliyiz. Unutmayın; eğer okulumuz olmasaydı bizler çoğu konuyu bilmeyen biri olarak büyüyüp gelişirdik. Bu nedenle okulumuzun değerini bilmeli ve okulumuzu sevmeliyiz

Açıklama:

Biraz Uzun yaptım kısaltırsın ☺️

Açıklama:

çünkü sanayinin geliştiği bölgelerde ekonomik bir sıkıntı çekmeyiz yani kolayca iş bulup iyi bir şekilde geçirebiliriz. turizmin olduğu bölgelerde ise turistler çoğunlukla akın ettiği için orada da ekonomik sıkıntı çekmeyiz ve bu bölgeler ülke için önemlidir

Cevap:

cevap 8

Adım adım açıklama:

8 kaleme 64 TL veriyorsa bir tanesi icin 64u sekize boleriz

Cevap:

8 TL

Adım adım açıklama:

8 Kalemi 64 TL'ye aldığına göre bir kalemi kaç TL'ye aldığını bulmak için bölme yapmalıyız.

64 / 8 = 8 TL

Kuş nasıl uçamaz arkadaşım? Kuş deyince ne geliyor aklına? Uçmak. Uçamayan kuş sana inandırıcı geliyor mu?

Ali Can, yağmurlu ve soğuk bir günde, annesinin itirazlarına rağmen, kendisi gibi “deli midir nedir huylu bir arkadaşı” olan Ömer’e gitmek üzere evden çıkar. Planı Ömer’i de alıp “o da deli midir nedir arkadaşı” Zeynep’e gitmektir. Ömer’e gitmeden önce evlerinin yakınındaki bir parkta bir süre oturur. Üşümeye başlayınca kalkmaya davranır, ama tam o sırada “tvit, tvit!” diye bir ses duyar. Biraz da korkarak sesin nereden geldiğini araştırmaya başlar. Kuru yaprak tepeciğinin arasından ona bakan iki siyah göz görünce ne olduğunu bilmediği bir şeyle karşı karşıya olduğunu düşünür ve arkasına bakmadan kaçar. Daha sonra olanları Zeynep ve Ömer’e anlatır. Hep birlikte gidip bu yaratığın ne olduğunu anlamaya karar verirler. Sonunda yaratığın yavru bir baykuş olduğu ortaya çıkar. Ancak garip bir şey fark etmişlerdir: Düğme Göz adını verdikleri bu baykuş uçamamaktadır. Ali Can’ın aklına Ömerlerin papağanı Profesör gelir. İnsanca dilini sular seller gibi bildiği için baykuşun söylediklerini onlara çevirebilecektir. Beş dakika çeviri yaptıktan sonra ara veren, bir avuç antepfıstığı yemek isteyen Profesör’ün çalışma şartları üzerine anlaştıktan sonra Ömer eve gidip papağanı getirir. Sonunda Düğme Göz’ün neden uçamadığı anlaşılır: Aslında uçmayı bilen bu yavru baykuş yüksekten korktuğu için uçamıyormuş. Düğme Göz’ün sorununu nasıl çözeceklerini bilemeyen bu üç “kanka”ya büyükler de yardımcı olamazlar. Onlara göre “doğada bütün canlılar yaşamlarını sürdürmek için bazı özelliklere sahiptir. Balıklar yüzebilir. İnsanlar yürüyebilir. Kuşlar da uçabilir. Eğer fiziki bir rahatsızlığı yoksa kuşlar doğal olarak uçar. Kanatları bunun için vardır. U-çar-lar…” Düğme Göz’ün uçmasını sağlamak Ali Can, Zeynep ve Ömer’in elindedir artık.