Açıklama:
Abbâsî Devleti’nde merkezî otoritenin zayıfladığı dönemlerde Mısır’da kurulan hânedanın adı, kurucusu Muhammed b. Tuğç’a verilen “ihşîd” unvanından gelmektedir. Fergana hükümdar ailesine mensup olan Muhammed b. Tuğç’un dedesi Cuf, Bağdat’a gelip Halife Mu‘tasım-Billâh’ın hizmetine girmiş bir Türk kumandanı idi. Mu‘tasım’dan sonra Vâsiḳ-Billâh ve Mütevekkil-Alellah’ın emrinde çalışan Cuf ölünce oğlu Tuğç, Mısır’a giderek Tolunoğulları’nın hizmetine girdi. Ancak Tolunoğulları ile arasının açılması üzerine Halife Müktefî-Billâh’ın emriyle Suriye bölgesindeki Karmatîler’i etkisiz hâle getirip Mısır’a yürüyen Muhammed b. Süleyman el-Kâtib’in ordusuna katıldı. Muhammed b. Süleyman, Mısır’da Tolunoğulları’nın hâkimiyetine son verince onu Kınnesrîn valiliğine getirdi. Tuğç bir süre sonra Muhammed b. Süleyman ile birlikte Bağdat’a gitti. Burada Vezir Abbas b. Hasan el-Cercerâî ile arası açıldığından Halife Müktefî-Billâh, vezirin etkisiyle onun oğulları Muhammed ve Ubeydullah ile birlikte hapse atılmasını emretti. Tuğç hapiste öldü, oğulları ise serbest bırakıldı (294/906-907).
Muhammed ve Ubeydullah, Hamdânoğulları’ndan Hüseyin b. Hamdân b. Hamdûn ile anlaşıp Vezir Abbas b. Hasan’ı ortadan kaldırdılar. Muhammed b. Tuğç, bu olayın ardından Mısır Valisi Ebû Mansûr Tekin’in hizmetine girdi. 302 (914-15) yılında Mısır’a saldıran Fâtımîler’in bertaraf edilmesinde önemli rol oynadı. Bu sayede Ebû Mansûr Tekin’in en yakın adamları arasında yer aldı ve Hama valisi oldu. 307’de (919) Fâtımîler’le yapılan savaşta gösterdiği başarılar Abbâsîler’in dikkatini çekti. Bu yıllarda Tekin ile arası açılan Muhammed b. Tuğç’u Halife Muktedir-Billâh 316’da (928) Remle, 319’da (931) Dımaşk valiliğine tayin etti. Ancak Muhammed b. Tuğç’un gözü Mısır valiliğinde idi. Nihayet Halife Kāhir-Billâh onu 321 (933) yılında Mısır genel valiliğine getirmek zorunda kaldı. Durumundan emin olmak için Mısır’a gitmeyip Dımaşk’ta bekleyen Muhammed b. Tuğç bir ay sonra görevinden azledildi. Râzî-Billâh halife olunca onu yeniden Mısır valiliğine tayin etti. Böylece Mısır’da İhşîdîler döneminin temelleri atılmış oldu (Ramazan 323 / Ağustos 935).
Halife Râzî-Billâh, 326 (938) veya 327 (939) yılında kendisine eski Fergana Türk hükümdarlarının kullandığı “ihşîd” unvanını verdi; Mısır ve Suriye camilerinde hutbelerde adı halifenin adıyla birlikte anılmaya başlandı.
Muhammed b. Tuğç, Mısır’da yönetimi tam anlamıyla ele aldıktan sonra halkın gönlünü kazanmaya çalıştı. Onun Mısır’da hâkimiyeti ele geçirdiği sırada devlet adamlarının, ayrıca Fâtımîler’in gözü buraya dikilmiş, Abbâsî hilâfet merkeziyle arasının bozulması üzerine Suriye’ye gelen eski emîrü’l-ümerâ Muhammed b. Râiḳ Mısır üzerindeki emellerini açığa vurmaya başlamıştı. Mısır’a yürüyen İbn Râiḳ, Muhammed b. Tuğç ile Arîş’te karşılaştı ve yenilgiye uğradı (15 Ramazan 328 / 24 Haziran 940). Ancak Muhammed b. Tuğç’un kendisini takiple görevlendirdiği kardeşi Ebû Nasr Hüseyin’i Lücûn (Lecûn) denilen yerde mağlûp etti (4 Zilhicce 328 / 10 Eylül 940). Bu savaşta Ebû Nasr’ın öldürülmesinden üzüntü duyan İbn Râiḳ, Muhammed b. Tuğç’tan özür dileyerek onun gönlünü almayı başardı. Daha sonra iki taraf arasında Remle’yi sınır kabul eden bir antlaşma yapıldı. Buna göre Remle dahil olmak üzere Mısır İhşîdîler’e, Suriye ise İbn Râiḳ’e ait olacak ve İbn Râiḳ’e yıllık 140.000 dinar vergi ödenecekti.
Halife Râzî-Billâh’ın yerine geçen Müttakī-Lillâh, Mısır’ın Muhammed b. Tuğç’a ait olduğuna dair yeni bir menşur gönderdi. Muhammed b. Tuğç, İbn Râiḳ’in ölümünden sonra Dımaşk üzerine yürüyüp bütün Suriye’yi ele geçirdi. Bağdat’ta Emîrü’l-ümerâ Tüzün’ün baskıları karşısında zor durumda kalıp Musul’a gitmiş olan Halife Müttakī-Lillâh’ın davetini kabul ederek onunla Rakka’da buluştu. Halifeye hediyeler sunup bağlılığını bildirdi ve kendisini Mısır’a davet etti. Halife, Muhammed b. Tuğç’un davetini kabul etmedi. Ancak kendisine bağlılığından dolayı Mısır’ın yönetimini otuz yıl süreyle ona verdi. Oğlu Ebü’l-Kāsım Ûnûcûr’un veliahtlığını da kabul etti (333/944). Muhammed b. Tuğç, ertesi yıl İhşîdî kuvvetlerini yenerek Halep ve Humus’u ele geçirdikten sonra Dımaşk’a da girmeyi başaran Seyfüddevle el-Hamdânî’yi savaşmaksızın Dımaşk’ı terketmeye mecbur etti. Onu takip ederek Humus’a, ardından Kınnesrîn’e geldi. Burada yapılan savaşı İhşîdî ordusu kazandı (334/945-46). Bütün Kuzey Suriye’nin Hamdânîler’e, güneyin de İhşîdîler’e ait olacağına dair yapılan antlaşmadan sonra Muhammed b. Tuğç Dımaşk’a gitti ve orada öldü (Zilhicce 334 / Temmuz 946). Daha önce Bizans İmparatoru I. Romanos Lakapenos’la iyi ilişkiler içerisinde bulunan ve onunla mektuplaşarak 325’te (937) esir mübadelesi gerçekleştiren Muhammed b. Tuğç vefat ettiği yıl Mısır, Suriye ve Sugūrüşşâm emîri sıfatıyla Bizans ile esir mübadelesi yapmak için çalışmaktaydı.
Muhammed b. Tuğç’un yerine on beş yaşlarındaki oğlu Ebü’l-Kāsım Ûnûcûr (Enûcûr) geçti ve ailenin hizmetçisi Nûbe asıllı Ebü’l-Misk Kâfûr ona vasi tayin edildi. Kâfûr devleti bir hükümdar gibi yönetmeye başladı. Daha sonra Ûnûcûr yönetimi ele almaya girişince İhşîdî ordusu Kâfûrîler ve İhşîdîler olarak ikiye bölündü. Ancak Kâfûr’un devlet yönetimi üzerindeki hâkimiyeti, Ebü’l-Kāsım Ûnûcûr’un 349 (960) yılında ölümüne kadar devam etti.
Ebü’l-Kāsım Ûnûcûr’un vefatından sonra hânedanın başına kardeşi Ebü’l-Hasan Ali b. Muhammed geçti. Halife Mutî‘-Lillâh babası ve ağabeyi gibi onun da Mısır, Suriye, Sugūr ve Haremeyn toprakları üzerindeki hâkimiyetini tasdik etti. Ancak Kâfûr bu dönemde de hâkimiyetini sürdürdü. Ali, daha önce ağabeyi Ûnûcûr için tahsis edilen yıllık 400.000 dinarlık ödeneği alıp istediği gibi kullanması karşılığında Kâfûr’a teslim oldu.