Cevap:
Cumhuriyetin kurulmasından sonra çok partili sisteme geçiş
denemeleri üzerinde durmadan önce Osmanlı Devleti'ndeki partili
döneme değinmekte yarar vardır. Şunu kabul etmek gerekir ki siyasal
alanda çok partili hayata girişin Türk tarihindeki geçmişi çok da eskiye
dayanmaz. Osmanlı Devleti'nde partilerin katıldığı bir seçim ve millet
meclisi ancak İkinci Meşrutiyet'ten sonra siyasî hayatımıza girmiştir.
Osmanlı Devleti'nin Mondros Mütarekesi'yle fiilen son bulması
ve ardından başlayan Millî Mücadele hareketinin zaferle sonuçlanması
sonucunda Türkler, kendilerine yeni bir siyasî hayat biçimi seçtiler.
Atatürk'ün önderliğinde kavuşulan "millî egemenliğe dayalı bağımsız
bir Türk devleti" kurulmuştur. Kurulan bu devletin adı Türkiye
Cumhuriyeti'dir. Bu devletin ilk hükümet şekline de Türkiye Büyük
Millet Meclisi Hükümeti denilmiştir.
Milletin demokratik gelişmesine engel olan saltanatın 1922 yılında
ortadan kalkmasıyla birçok siyasî kıpırdanışa da şahit olmaktayız.
Genellikle Atatürk'e ve yeni rejime muhalif olan bu gruplar "Tesanüt
Grubu, İstiklâl Grubu, İkinci Müdafaa-i Hukuk Grubu, Halk Zümresi,
Islahat Grubu" gibi isimler taşımışlardı.
Atatürk demokrasi anlayışı millî egemenlik ilkesinde belirginleşmektedir. Atatürk millî egemenlik ilkesini millete mal etmek isteyen
ilk Türk lideridir. O'nun bu ilkesi cumhuriyet rejimiyle şekillenmiştir.
Atatürk'ün gerçekten tam bir demokrasi aşığı idi. Ancak, şartlar
ve içinde bulunulan durum bunun gerçekleşmesini zorlaştırmıştır.
Demokrasi ve millî egemenlik ilkesi, Atatürk'ün hayatı boyunca üzerinde durduğu bir husustur.
bundan dolayı cevap C şıkkı olması gerekiyor.
Açıklama:
*yapımcı*#KIRIKkalp26#
#OptiSınavda
#OptiTool
#OptiZamanı