Cevap:
https://www.yapikrediyayinlari.com.tr/dosyalar/2017/03/her-gune-bir-masal-PDF-tadimlik.pdf bu siteden ekstra olarak bir sürü hikaye bulabilirsin öncelikle bazı kısımları kendine göre değiştir başkasından almadığın belli olsun
Açıklama:
1-
30 kişilik bir sınıfta 1 öğrenci o gün okula gelmez. Öğrenci bir hafta boyunca okula gelmez ve kimseyle iletişim kurmadığı için öğretmen meraklanmaya başlar. okuldan çocuğun adresine alan öğretmen bir gün evlerine ziyarete gitmeye karar verir. Evlerine gittiğinde öğrenciyi görür ve sorar: " Mehmet neden okula gelmiyorsun?" Öğrenci cevaplar: Annem çok hasta öğretmenim. Bir haftadır iyileşemedim ve bakacak kimsemiz de yok, babam çalışıyor. Bunu duyan öğretmen Mehmet'in okula gelmesi için söz ister, bunun karşılığında ise öğretmen de Mehmet ile sabah ve akşam eve gelecek ve annesi için çorba pişirecektir.
2- Ayşe Emin ve Mehmet'in de dahil olduğu 10 kişilik sokak grubunun sürekli oynadığı bir orman vardı. ismini arkadaşlık ormanı koymuşlardı. Bu ormanda saatlerce saklambaç oynarlar, çiçekleri sularlar ve bu güzel manzaranın tadını çıkarırlardı.
- Bir gün Ayşe ve emin ormana gittiklerinde ne görsünler: Bir dozer vardı ve yıkım emri ile ormanın yıkılacağını öğrendiler. Buna çok üzüldüler ve ne yapabileceklerini düşünmeye başladılar.
- Bir olmalı, dayanışmalılardı. İşte bu yüzden hep birlikte toplandılar. İmza toplamaya karar verdiler, daha sonra belediyeye gittiler ve durumu anlattılar. Bu ormanın çevredeki tek yeşil alan olduğundan bahsettiler. Belediye ise bu durumu anlayışla karşıladı oraya inşa etmek istedikleri çocuk parkına daha başka bir yere inşa etmeye karar verdiler. Bu şekilde yeşil alan da kullanımda olurdu hem de başka bir yerde da çocuk parkı inşa edilebilirdi.
- İşte bu şekilde çocuklar kendileri ormanı korudular ve aynı zamanda tüm sokaktaki oturan insanların imzaları ile bu alanlarını korumuş oldular. Bir orman için dayanışmaya giren bu çocuklar ve mahalleli hep birlikte bu ormanın tadını çıkardılar ve bu ormanı hiç kirletmediler. Pikniğe gittiklerinde ne bir poşet bıraktılar, ne de ateşi söndürmeden gittiler. Ormandaki hayvanlar da bu dayanışma sayesinde mutlu bir şekilde ormanlarında yaşamaya devam ettiler.
3-Yunus 'un 2 gün içerisinde tamamlaması gereken bir görevi vardı. Bu görevi tamamlayamadığı halde ceza alacaktı. Bunlar kafasında dönerken eve doğru yol aldı. Eve varır varmaz arkadaşı aradı. Bilgisayarındaki sunum dosyasının silindiğini ve 2 gün içerisinde bunu hocalara teslim etmesi gerektiğini , bunun 200 kişilik bir anket sonuçları olduğunu söyledi. Dert etme birlikte çalışırsak 2 güne bitiririz derken kendi görevi yoktu aklında. İki gün boyunca birlikte çalıştılar ve bitirdiler. Arkadaşı mutluydu. O günün sonunda üniversiteye gittiğinde bir yıl daha okuması gerektiği bu projenin çok önemli olduğu fakat onun bu konuda yeterince çalışmadığı söylendi. Kara kara düşünürken eve vardı. Arkadaşı teşekkür için aramıştı. O da olayı anlattı olayı duyan arkadaşı hemen hocasına haber verdi ve her şey yoluna girdi. Sonunda ikisi de mezun oldu.
4-Bir gün Melis adında bir kız okula gidiyormuş. Bu kız çok güzel bir kızmış. Okula gitmiş. Bir bakmış ki en yakın arkadaşı Betül yok . Çok üzülmüş. Hemen ailesini aramış. Ailesi de Betülün okula gittiğini söylemiş. Melis endişelenmiş öğretmenlere haber vermiş. 1 saat sonra Betül hala gelmeyince polise gitmişler. Polis 24 saat içinde gelir. Biz 24 saat geçmeden kayıp alarmı veremeyiz demiş. Melis üzülmüş tabi ki. Kocaelide kış varmış ve kar yağmış çünkü. Antalyadan buraya taşınan Melis , sırf arkadaşı için taşınan Melis ilk defa kar görüyormuş. Ama bu buruk olmuş Betül yok diye. 24 saat geçmek bilmemiş. Betülü aramışlar yok. Sonra öğretmenleri umudu kesip sınıfa bir gelmiş ki Betül oturuyor. Melis hemen arkadaşına sarılmış. Geç gelmesinin nedeni ise bir yaşlı kadını karşıdan karşıya geçirmesini yardım ettikten sonra geri dönerken tekrar birni geçirmesiymiş. Arkadaşları en çokta Melis çok mutlu olmuşlar.Ve sarılmışlar. Betül ve Melis asla ayrılmamışlar.
5-Günlerden bir gün Ahmet okuldan eve gelirken bir köpek yavrusu bulmuş. Bu köpek yavrusunun kirden yüzü görünmüyormuş. Hemen onu kucağına alıp evin yolunu tutmuş.
Annesiyle birlikte köpeği bir güzel banyo yaptırdıktan sonra annesine sormuş: "Anneciğim, bu köpek bizim köpeğimiz olamaz mı? Hem bak, kocaman bir bahçemiz var koşup bu köpekle oyun oynayabileceğim. Ben zaten kocaman evde tek çocuk olarak çok sıkılıyorum."
Annesi düşünmüş taşınmış, Ahmet'in babasıyla da konuşmuş ve ailesi Ahmet'e izin vermiş, artık köpek onların ailesinin parçasıymış. İsmini Turkuaz koymuşlar.
Kışı Ahmet ve ailesiyle birlikte sıcacık evde geçiren Turkuaz yazın bahçeden eve gelmez olmuş. Ahmet'le saatlerce oynamışlar, çimlerde yuvarlanmışlar. O zaman annesi anlamış ki Turkuaz'a ve Ahmet'e bahçede bir oyun kulübesi gerekli.
Annesi Ahmet ile birlikte topladıkları odunlarla minik bir oyun kulübesi yapmışlar. Kulübenin odunlarını çaktıktan sonra boyamaya başlamışlar. Turkuaz da onlara boya kovalarını getirmekte yardım etmiş.
Zıplamalarından anlatmaya çalıştığı üzere Turkuaz bu yeni kulübeye çok mutlu olmuş, kulübenin rengi de Turkuaz'ın adı gibi turkuaz olmuş. Kulübenin kapısına da Ahmet ismini yazdığı gibi, Turkuaz da patisiyle izini bırakmış. İşte, her şey tamammış!
Kulübe bir gün kurumaya bırakıldıktan sonra Turkuaz ve Ahmet yaz günlerinde eve girmez olmuşlar. Ya dışarıda çimenlerde oynuyorlarmış ya da kulübelerinde. Hatta, Ahmet'in anne babasını bile kulübeye oynamaya davet etmişler!
6-Ayşe'nin ablası Elif Amerika'da okumaktadır. Yaz tatilinde Türkiye'ye geldiğinde Ayşe'ye birçok hediye getirmiştir: şekerler, çikolatalar, oyuncaklar... Daha neler neler!
Aralarında Kızılderili bir köyden aldığı bez bebek ise Ayşe'nin en çok ilgisini çeken şey olmuştur. Ayşe onun ismini "Mutluluk" koymuştur. O yaz ablasıyla gititkleri her yere Mutluluk'u da götürmüştür.
Mutluluk Kütahya'nın her yerini gezmiştir: lunaparklar, eğlence parkları, su parkları... Aynı Mutluluk'un yüzündeki gülümseme hiç eksilmediği gibi Ayşe'nin de suratındaki gülümseme hiç eksilmemiş.
Ablasıyla geçirdiği zamandan çok eğlenen Ayşe'nin keyfine diyecek yokmuş. Ablasıyla geçirdiği o yazı o bebek özetlemiş tek kelimeyle: Mutluluk.
Gün gelmiş çatmış, Elif'in Amerika'daki okulu yeniden başlayacakmış. Ayşe çok üzgünmüş çünkü ablasını çok seviyormuş ve onunla daha çok vakit geçirmeyi gerçekten çok istiyormuş. Elif ise ona, "Bak Ayşe, bu oyuncak bizim yazımızı hatırlatacak sana. Ben sana bu oyuncak kadar yakınım. Ne zaman beni özlersen internetten konuşabiliriz. Seni hep çok seveceğim, çok seviyorum." demiş ve sımsıkı sarılmıştır.
Ayşe ablasını özlediğinde Mutluluk'a sarılmış ve o geçirdikleri unutulmaz yazı hatırlamıştır.
7-"Bir gün su yokmuş." Alican o sabah ellerini ve yüzünü yıkayamamış. Dişlerini fırçalayamamış. Portakal suyu içmiş ama annesi Alican'ın en sevdiği yumurtayı kaynatamamış. Çünkü su yokmuş.
Bu kadarla bitmemiş, sulanmayan çimlere basa basa okuluna giden Alican gördüğü solgun çimlerden dolayı üzülmüş. Oysa geçen yıl ne de güzelmiş bu çimlerde koşturup oynamak.
Susamış derste Alican. Ama su yok, yok. Tuvalete gidecekmiş, gidememiş çünkü su yok. Eve geldiğinde de su yokmuş, lezzetli kıpkırmızı elmayı da yıkayıp yiyememiş.
Evet, durum bu kadar vahimmiş. Düşünsenize ne olurdu sadece bir gün bile hayatınızda su olmasaydı. Evet, bildiniz, bu bir rüyaymış, Alican uyanmış.
Ama umarım biz suyumuzu tasarruflu kullanmaya devam edip bu su kıtlığının sadece rüyalarda kalmasını sağlayacağız.