Soru: 1. Kurtuluş Savaşı yıllarında ülkenin durumu nasıldı?​

Cevap:

Ekonomik olarak

Ülke ekonomisinin temeli olan tarım, yıkım noktasındadır. Tarımsal araçların ve uygulanan üretim yöntemlerinin ilkelliği, toprağın verim gücü, toprağa sahiplilik oranı ve özellikle iklim koşulları tarımsal üretimi etkilemektedir.

Ülke ekonomisinin temeli olan tarım, yıkım noktasındadır. Tarımsal araçların ve uygulanan üretim yöntemlerinin ilkelliği, toprağın verim gücü, toprağa sahiplilik oranı ve özellikle iklim koşulları tarımsal üretimi etkilemektedir.

Tarımsal üretim değerinin yüksek olduğu, ihracata yönelik üretimin yapıldığı Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerinin işgal altında bulunduğu düşünülürse, Kurtuluş Savaşı’nı yöneten kadronun ekonomik açıdan da ne kadar güç durumda olduğu daha iyi anlaşılır.

Birinci Dünya Savaşı’nda iç borçlanmaya gidilmiş olunması ve tüccarın sermayesini tarafsız ülkelere yatırması, Kurtuluş Savaşı’nda sermaye sıkıntısı çekilmesine yol açmıştır. Ülkenin genel savaş ve ateş- kes yıllarında, spekülasyon ticareti ile servet edinmiş tüccarlarının bir kısmı Anadolu’da kazanç yolları ararken, Anadolu’daki bir çok servet sahibi de Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümetine olan güvensizliklerinden dolayı sermayelerini ortaya atmamakta, Anadolu dışına kaçırmaktadır. Anadolu tüccarları sayıca fazla olmasına karşın, sınırlı sermayeye ve bilgi birikimine sahiptir.

Askeri olarak

Başlangıçta Doğu Cephesi'ndeki Kazım Karabekir komutası altındaki XV. Kolordu haricinde düzenli ordu yoktu. Batıda Kuva-i Milliye Yunan kuvvetlerini yavaşlatsa da düzenli bir ordu şarttı. Düzenli ordunun kurulması, top yekün milli mücadele ve Tekalifi Milliye emirleri ile askeri olarak ülke güçlenmeye başladı ve zafere giden yolda büyük adımlar bu sayede atıldı.

Sellam~!

Osmanlı İmparatorluğu:

➱ Ekonomik olarak: Coğrafi keşifler ile başlayan Avrupa'nın gelişiminden sonra ve Sanayi Devrimi sonrası çıkan savaş sayesinde ülke yıkım noktasına gelmiştir. Avrupa devletlerinin pazarı ve "hasta adam"ı olmasının yanı sıra, fiilen kaybettiği sırada imzaladıkları Mondros Ateşkes Antlaşması ile daha da beter olmuştur. Demiryolları, Toros Tünelleri ve tersaneler de İtilaf devletlerinin kontrolüne geçtiği için yapacak çare yoktu.

➱ Siyasi olarak: imzalanan ateşkes dahilinde ülkeye yapılan bir yardım bulunmadığından kurtuluş savaşı tamamen Kuvay-i Milliye tarafından düzenlenmiştir. Askerler terhis edilmişti ve düzenli ordu yoktu. Aynı şekilde ülkede olan işgallerin de sonu yoktu. Bu nedenle siyasal olarak imzalanan ateşkes ve Wilson İlkeleri yüzünden hareketsiz kalan Osmanlı daha da beter hale gelmiştir.

➱ Askeri olarak bakarsak: 15. kolordu Komutanı dışında terhis edilmiş askerler dolayısıyla ülkede herhangi bir ordu vs. yoktu. Kazım Karabekir komutasındaki bu ordu, ateşkeste olan maddelere bile bakmadan ordusunu düzenli tutmaya devam etti. Osmanlı'da bulunan bütün silahlar ve mühimmatlar yine İtilaf devletlerinin kontrolünde olduğu için savaşacak yol da yoktu.

➱ Egemenlik Açısından ise:

• Mondros'un 7. Maddesi: İtilaf devletleri kendilerini tehlikede hissettikleri yerleri işgal edeceklerdir.

➥Bu açıdan bakarsak ülke kendini savunduğu an toprak alınacağı için ülke savunmasızdı. Bu nedenle savaşırken yaptıkları tutum vur-kaç'tan ibaretti. (Yani vuruyorlar ve vurdukları gibi izlerini siliyorlardı.)

• 24. Madde: Doğu anadoluda Vilayet-i Sitte (Yani: Sivas, Diyarbakır, Erzurum, Van, Bitlis, Elazığ) içerisinde karışıklık çıkarsa işgal edilecek.

➥ Bu maddede bahsedilen şudur: Ermenilerin yaşadığı yerler bu altı il. Kısacası burası da işgal edilirse Ermeniler kendilerine ait bir devlet kuracaklardır. Bu nedenle halk isyan etmiştir.

Kısacası Osmanlı kendini hem savunmasız hem de güçsüz bıraktığı için bu savaşta olan her şey bu olanaklar etkilediği için Ülke sefalet halinde savaşmış ve Atatürk önderliğinde de kazanmışlardır.

(Yazarken yoruldum xd)

@MrsZela

#OptiTim

#zero#