Soru: Ankarada görülen çevre sorunları ve nedenleri acil​

Cevaplar 1

Cevap:

nkara üzerine özellikle son 15 yıldır birçok şey Artan nüfus ile birlikte kentlerde ucuz emek artık Asöylendi. Ulaşım sorunlarından, çevre tümüyle oluşmuş ve piyasanın koşullarına terk

sorunlarına, yönetilme biçiminden, edilmiştir. Kentlere göç eden halk kendi ihtiyaçlarını

yoksunluğuna kadar farklı yelpazelerde görünse de karşılamak zorunda bırakılmış ve en temel hak olan

tek temelde cisimleşen meseleler dillendirildi, barınma ve ısınma hakkını kendi emekleri ile

tartışıldı. Mühendis, mimar ve şehir plancılarının yaratmaya çalışmıştır. Piyasanın ihtiyaçları nedeniyle

bizzat içinde bulunduğu bu tartışmaları tekrar çok fazla dert edilmeyen bu sorun sonraki

dillendirmenin yerinde olup olmadığını düşünürken, dönemde plansız kentleşen alanların önemli bir oy

yaklaşan yerel seçimlerle genel olarak “ne potansiyeli haline gelmesiyle de desteklenmiş ve

yapılması gerektiği”nin irdelenmesinin daha yararlı teşvik edilmiştir. Kent yönetimleri de bu sorunlara

olacağını artık fark etmek gerekiyor. Ancak ne çözüm üretme sıkıntısı yaşamıştır. Elbette dönemin

yapılması gerektiğini tartışırken sorunlar arasındaki siyasi sorunları da çözüm üretme sürecine engel

bağlantıların iyi tanımlanması yerinde olacaktır. Bu olarak görülebilir ve hükümetlerin oluşum süreci,

metinde de, öncelikle genel hatları ile bir kent sokakların kamplaşması ve yerel yönetimlerdeki

olarak Ankara’nın mevcut iktisadi yapı içerisinde istikrarsızlık bu sorunlara örnek olarak gösterilebilir.

son dönemde nasıl şekillendiği, bu şekillenişteki

değişimle bazı çevre sorunların gelişimi, Ülkemizde plan, proje ve program kavramlarının

bağlantıları ve bu bağlantıların temelini oluşturan geç gelişmesi de özünde bu sorunların temeli

“asıl meselenin” çözümünde genel anlamda ne sayılabilir. Öte yandan, kimin neyi nasıl planladığını

yapılması gerektiği tartışılacaktır. Çevre sorunlarının tartışmadan, planlama yaklaşımının daha önceden

ve bağlantılarının tümünü burada irdelemek ve olmadığına üzülmek aslında sadece gelişen

çözüm önerilerini değerlendirmek hiç kuşkusuz hukuksuzluklara üzülmekten başka bir şey değildir.

alan darlığı nedeniyle imkânsızdır. Bu nedenle

kapsamı daraltılarak örneklemelerle anlatılmaya Bu aşamada, Ankara’da gelinen noktanın tam da

çalışılacaktır. mevcut ekonomik yapının götürüleri sonucunda

oluşan değişimle birlikte şekillendiğini anlayabiliriz.

Nereden Nereye?... 1970’lerde artan göç zaten büyüme sürecine giren

Ankara’nın çeperlerini doldurmuş ve alt yapısı bu

20. yüzyılın sonlarına doğru özellikle kuzey göç dalgasına karşı yetersiz kalan kentin günümüze

ülkelerinde yaşanan değişim süreci kamu yönetimi taşınan sorunlarını doğurmuştur. Cumhuriyetin ilk

biçimlerini ve hiç kuşkusuz iktisadi yapıları dönemlerinde hedeflenen ulus-devlet yaklaşımı ile

etkilemiştir. Bu etkilenişten kentlerde kendilerine İstanbul'un egemenliğine -yüzyıllar boyunca gelişen

düşen payı almışlardır. Refah devleti yaklaşımının değişen ve kökleşen bir büyük kenttir- son verilmeye

terk edilişi ile başlayan değişim ülkemiz gibi çalışılmış, ülkenin iktisadi gelişiminin Anadolu’nun

gelişmekte (!) olan ülkeleri çok daha derinden diğer kentlerine yayılması hedeflenmiştir. Farklı illerde

etkilemiştir. Devletin sosyal haklardan taviz yeni fabrikalar kurulmuş ve üretim yaygınlaştırılmaya

vermeye başlaması ve hemen hemen her yerelde çalışılmıştır. Öte yandan tarım reformları

temel ihtiyaçları karşılayamaz hale gelmesi “göç” gerçekleştirilmiş ve tarım kredileri düzenlenmiştir.

kavramının ülkemiz gündeminde yer bulmasına Bunun getirisi olarak da kırda makineleşmeye

neden olmuştur. gidilmiş ve iş gücü fazlası oluşmuştur. Ankara da

Baran BOZOĞLU

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Ankara Şubesi Y.K. Üyesi

mekanizmalarının oluşturulması,

- Muhtarların katılım konusunda daha etkin hale

getirilmesi,

- Site ve sokak örgütlenmelerinin oluşturulması,

- Mahalle/semt meclislerinin oluşturulması,

- Kent konseylerine işlerlik kazandırılması,

- Kent planlaması, kentsel tasarım, mimarlık vb.

konularda ilgili Meslek Odaları ile birlikte karar

süreçlerinin örgütlenmesi,

- Sivil toplum kuruluşları, tüketici dernekleri ve

hemşeri dernekleri ile ilişkilerin kurumsal düzeyde

sürdürülmesi ve “Danışma Kurulları”

oluşturulması,

- Belediye hizmetlerinin denetiminin açık, şeffaf

ve anlaşılır hale getirilmesi,

- İl Genel Meclisi ve Belediye Meclisi üyelerinin

belirlenmesinde, nitelikli kadroların seçimi

konusunda demokratik ve katılımcı bir

yaklaşımın hayata geçirilmesi gereklidir.

- Toplumcu/sol bir belediyecilik anlayışının

geçmiş yıllardaki deneyimleri ve örgütlenme

anlayışları bizim için önemli bir birikim ve kaynak

oluşturmaktadır.

70’li yıllarda, Çevreci ve toplumcu bir mimar

olan Jaime Lerner, üç dönem boyunca

Curitiba’da/Brezilya belediye başkanlığını

yürütmüş ve katılımcı belediyecilik anlayışı ile

dünyada bir “efsane” haline gelmiştir.

Aynı yıllarda ise ülkemizde; Avrupa da esen sol

rüzgârlarında etkisi ile Toplumcu Belediyecilik

yaklaşımını ilk olarak Ankara’da Mimar Vedat

Dalokay, Ali Dinçer, İstanbul’da Ahmet İsvan ve

İzmit’te Erol Köse döneminde yaşama

geçirilmiştir.

1980 öncesi Fatsa’da hayata geçirilen ve o

dönemin siyasal koşullarında bir ilk olan

“Devrimci Belediyecilik” anlayışı, Fikri Sönmez

başkanlığındaki Fatsa Belediye’sinde söz, karar

ve yetkinin halkta olduğu bir çalışma temel

alınarak başarıyla uygulanmıştır.

Yaşadığımız kente karşı sorumlulukları olan bizler,

İnsanı temel alan, kültür ve sanata karşı saygılı,

demokrasiyi ve katılımcılığı içine sindirmiş,

belediyeleri “gericiliğin” ve “tarikatların” oyun

alanı olmaktan çıkaracak, Kent Yönetimlerinin

işbaşına gelmesi için, enerjilerimizi ortaklaştırmak

ve bu konuda toplumu aydınlatmak zorundayız.

ANKARALI BİR

DOĞALGAZ SAYACI

ALDI, ESARET

BAĞLARINDAN

KURTULAMIYOR

n ödemeli kartlı elektronik

Ösayaçları kullanmaya mecbur

tutularak, bu esaret zinciriyle,

Ankara halkının nasıl yüz milyonlarca

dolar düzeyinde soyulduğu ve bu

paraların yandaşlara aktarıldığını artık

sağır sultan bile duymuştur. Bu esaret

zincirine bağlı olarak fazladan alınan pil

parasının, fazla abone bedelinin, fazla

alınan gaz ücretlerinin halka geriye

ödenmekte oluşu sayaç bağlantısı

üstünden yapılan soygunun nasıl

katmerlendirilerek sürdürülmekte

olduğunu şu günlerde iyiden iyiye

“malamat” etmiştir.

Asıl önemlisi de halktan tahsil edilen

doğalgaz paralarının BOTAŞ’a

ödenmemiş olmasıdır. BOTAŞ'a ve

Hazineye olan borçların ödenebilmesi

için Ankara’nın doğalgaz işletmesi

Başkent Doğal Gaz A.Ş. şekline

dönüştürülerek satışa sunulmuştur.

Burada Ankara halkının bir kez daha

aldatılması ve bu kez 30 yıllık daha

pekiştirilmiş bir esaret tuzağına

çekilmesi söz konusudur. Ankara

halkının parasıyla sıfırdan yaratılan

sayaç firmasına, bu kez Başkent Doğal

Gaz A.Ş.’yi satın alacak en şanslı firma

durumuna gelme ve Ankara halkının

kaderine hükmetme pozisyonu

yaratılmış bulunmaktadır.

Ankara halkından tahsil edilip de

BOTAŞ’a ödenmeyen paralar 676

milyon YTL’dir. Hadi bu paranın çok cüzî

bir miktarı göz boyamak için top,

kömür,yardım paketi dağıtımlarında

kullanılmış olsun; Ankara halkı bu

paranın gerisinin nerede olduğunu

sorgulamalıdır, böylesine aldatılmasına

kayıtsız kalmamalıdır.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

31

30

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI

ANKARA ŞUBESİ HABER

2009/1BÜLTEN

İ

TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI

ANKARA ŞUBESİ HABER

2009/1BÜLTEN İ

başkent oluşunun verdiği öncelikle, göçün gözde Örneğin; Ankara’da yaşanan hava kirliliği problemi

kentlerinden birisi olmuştur. ulaşım ve ısınma politikası ile doğrudan

bağlantılıdır. Ulaşım ve ısınma politikası ise yukarıda

İlk dönemde gelişen çarpık kentleşme, kentliler da bahsedildiği gibi iktisadi politikanın bir

tarafından olumsuz karşılanmış, gecekondulaşma sonucudur. Öncelikle ulaşım sorunu ile başlayacak

yönetimler tarafından engellenmeye çalışılmış, olursak; Ankara’nın kent yönetimi toplum merkezli

kimi gecekondular yıkılmış ancak yerine ertesi gün değil sermaye merkezli bir yaklaşımı seçerek, araç

yenileri yapılmıştır. Kentsel ranttan payını fazlasıyla kullanımını teşvik etmekte ve yıllardır metro

almaya çalışan bürokrasi ise bu rantı öncelikle çalışmalarını tamamlamayarak, geliştirip

paylaşmak istememiş fakat daha sonra kaçınılmaz yaygınlaştırmayarak otomobil sektörünün ve petrol

olarak buna engel olamamıştır. Aslında, engel sektörünün palazlanmasını sağlamaktadır. Öte

olamamanın özünde bu soruna bütüncül bir yandan, toplum yararı gözetmeyen bu ulaşım

yaklaşımla çözüm üretilememesinden yani iktisadi politikası Ankara’daki hava kirliliğinin de kaynağıdır.

ve sosyal hedeflerin tutturulamaması ve beklenen Tüketim arttırılmakta ve bununla birlikte kentlilerin

yerel kalkınmanın gerçekleşmemesinden soluduğu hava kalitesi düşürülerek, kentlilerde

kaynaklandığını söyleyebiliriz. artan sağlık sorunlarına maruz kalmasına neden

olunmaktadır. Buradaki durum, kent yönetiminin

1970’lerde solun egemen olduğu ve siyasi toplum yararı gözeten bir işten kaçarken kapitalist

mücadelelerin kent içerisindeki rant mücadeleleri ekonominin çarklarının dönmesini sağlamasıdır.

ile perçinlendiği dönemde; düzensiz, plansız yani Diğer bir sonuç ise kentlilerin uzun kuyruklarda araç

geleceksiz kentleşme süreci Ankara’nın sorunu beklemesi, pahalıya ve konfordan uzak yolculuk

olarak görülmemiş ve somut adımlar atılmamıştır. yapmasıdır. Bu durum ise ayrı bir insan sağlığı

Darbe sonrası liberal ekonomi politikalarının problemini ortaya çıkarmaktadır. Ek olarak,

uygulayıcısı olan ANAP hükümetinin iktidara unutmamak gerekir ki, plansız yapılaşma ile sağlıklı

gelmesiyle, gecekondu sorununun kent içerisindeki bir ulaşım sürecinin işletilmesi çok zor hale gelmiştir.

rantın dağılım sorunu olarak algılanmasının Gecekonduların yıkılarak, çok katlı modern (!)

yanında bir oy potansiyeli olarak da görülmeye gecekonduların inşası aşamasında ne yazık ki

devam edilmiştir. Türkiye’de neo-liberal politikaların ulaşım problemi düşünülmemiş ve en fazla alan

etkinleştiği ve kentlere egemen olduğu son kullanım yaklaşımı ile binalar yapılmıştır. Metro ve

dönemde ise plansız yapılanma sorgulanırken tramvay çalışmaları da bu plansız yapılaşma ile

kentin kullanım değerinden çok değişim değerinin oldukça masraflı ve zor görünmektedir.

egemen olduğu ve rantsal dağılımın sermaye

çevresi ile toplumsal politikalardan uzak bir Hava kirliliğinin diğer önemli kaynağı ise ısınma

biçimde gerçekleştiği açıkça gözlenebilmektedir. sorunudur. Isınmadan kaynaklı hava kirliliği son

günlerde Ankara gündeminde yoğun bir biçimde

Ankara’nın çevresel sorunlarının ortaya çıkış yer almaktadır. Yetkililerin açıklamalarının aksine

sebeplerinin ancak bu genel perspektif ile daha iyi Ankara’nın merkezinde akşam saatlerinde nefes

anlaşılabileceğini unutmamak gerekir. Özetlemek almak oldukça güçleşmektedir. Burada; ulusal

gerekirse, iktisadi yapı (kapitalist ekonomi biçimi) ölçekte belirlenen enerji politikası, enerjide

ulusal politikaları ve bu politikalar çerçevesinde çeşitliliğin azlığı, doğalgaz bağımlılığı ve tüm

yerel politikaları belirlemektedir. Göç sorunu, bunların yanında Ankara yerelindeki kent

sanayileşme ve sorunlara çözüm üretememe yöneticilerinin ısınma sorununa çözüm bulmaktan

durumu, özünde kapitalist yapının oluşturduğu uzak durmaları ısınma probleminin temellerini

politik zeminin yansımasıdır. Bu temelde çevresel oluşturmaktadır. Sonuç olarak palazlanan sektör ise

sorunların irdelenmesi çözüme gidilen yolda doğalgaz sektörü ve ara süreçlerdeki küçük

“kayıp, düşmemeyi” sağlayacaktır. balıklardır. Öte yandan, Büyükşehir Belediyesi’nin

kartlı doğalgaz sayaçlarını iki katı paraya kentlilere

Ankara’nın Çevresel Sorunları ve Bağlantıları satması ise ayrı bir rantsal mevzudur. Mevcut politik

zemin ise bu sorunlara yine çözüm üretmekten

Mogan ve Eymir göllerindeki kirlilik, kent merkezinin aciz kalarak, kimilerine göre sadaka, kimilerine

vasıfsızlaştırılması ve makineleştirilmesi, alışveriş göre oy, kimilerine göre köleleştirme, kimilerine

merkezlerinin egemenliği, hava kirliliği, su sorunu, göre ise acıma yaklaşımı ile kömür kullanımı teşvik

atık problemi, ulaşım sorunu ve aklımıza etmiş ve çeşitli bütçelerle kömür dağıtımı yapmıştır.

gelebilecek diğer çevresel sorunlar arasından en Sonuç yine insan sağlığı problemleri ve doğanın

can alıcıları kentlilerin doğrudan yaşamsal tahribatı olmuştur. Hiç kuşkusuz kentin çanak

faaliyetlerini etkileyen su ve hava kirliliği sorunlarıdır. şeklindeki yapısı ve göç nedeniyle artarak

Ancak ekolojinin bütünselliğini ve insan bedeninin yoğunlaşan nüfus bu konuda etkinin artmasına

yapısını düşündüğümüzde yaşanan sorunların neden olmaktadır.

aslında birbirini ne kadar etkilediğini daha iyi Görüldüğü üzere hava kirliliğinin ısınmadan ve

algılayabiliriz. ulaşımdan olmak üzere iki önemli kaynağı vardır.

Bu kaynakların oluşum nedenleri ise; göç, sermaye Bu sorunun temelleri arasında yer üstü ve yeraltı

sınıfının kente egemen olması ve idare etmesi ve suların kirlenmesi de etkilidir. Bağlantıları daha iyi

plansız kentleşmedir. Şimdi kurulan bağlantılara bir algılayabilmek için tam da bu noktada, Mogan ve

yenisini daha ekleyebiliriz. Bu yeni bağlantı ise Eymir Gölleri'ne ve elbette Ankara Çayı'na

kentsel dönüşüm meselesidir. Bu meselede en değinmek gerekir. Eymir ve Mogan Gölleri, doğal

somut örnek olarak Dikmen Vadisi verilebilir. Dikmen göller olup Ankara'nın sulak alan ekosisteminde

Vadisi, Ankara'daki önemli gecekondu alanlarından önemli yere sahiptirler. Coğrafi olarak Eymir Gölü,

birisidir. Kent merkezine yakınlığı ile ayrı bir rantsal Mogan Gölü'nden gelen yer üstü ve yeraltı suları ile

öneme sahiptir. Bu çerçevede, kent yönetimleri bu beslenmektedir. Eymir Gölü’nden ise İncesu Deresi

alanı dönüştürmeyi hedeflemiş ve kısmen başarılı oluşmakta ve diğer akıntılarla da birleşerek Ankara

da olmuşlardır. Peki, bu bölgenin bir barınma hakkı Çayı’nı oluşturmaktadır. 1950’lerde insanların

meselesinden ziyade, çevresel sorunlarla olan ilişkisi yüzmeyi öğrendiği sağlıklı birer göl olan Eymir ve

nereden gelmektedir? Kısaca açıklamak gerekirse, Mogan Gölleri, bugün dönem dönem ölü

Dikmen Vadisi birçok yerde okuyacağınız hatta balıkların kıyıya vurduğu pis kokulu su birikintileri

internet aracılığı ile tepeden fotoğrafını olarak anılmaktadır. Mogan gölünün fazla suları iki

görebileceğiniz bir alan olarak Ankara’nın solunum göl arasındaki Gölbaşı yerleşimi içinden geçen bir

sisteminin önemli bir parçasıdır. Kentin havasını kanalla, Eymir gölü güneyindeki sulak alana

sirküle eden ve kentin nefes almasını sağlayan aktarılmaktadır. Bu alanda yayılım gösteren suların

önemli bir alandır. Yani buraya yapılacak her türlü yeraltından ve yerüstünden Eymir gölüne ulaşması

müdahale bütüncül olarak değerlendirilmeli ve nedeniyle, Mogan Gölü’ne Gölbaşı havzasından

etkileri göz önünde bulundurulmalıdır. Şu andaki derelerle taşınan azot, fosfor, toplam katı madde

durum ise ne yazık ki böyle görünmemektedir. gibi yüksek kirlilik parametreleri Eymir Gölü’nü de

Yüksek binalar Dikmen Vadisi’ne egemen olmakta, etkilemektedir. Aynı zamanda, Mogan Gölü

nüfus yoğunluğu arttırılmakta ve yeni binalar zamanla evsel, endüstriyel ve tarımsal kaynaklı

yapılması hedeflenmektedir. Ankara’nın mevcut kirleticilerle doğrudan ya da yüzeysel akış yoluyla

hava kirliliğini perçinleyecek ve soluk borusunun kirletilmiş, dolayısıyla yüksekliği azalmış ve 3

tıkanmasına neden olacak bu projelerin de bir metrelik kot farkı ile yüzey su akışı oldukça

çevresel sorun olduğunu unutmamak gerekir. azalmıştır. Bu durum Eymir’in durağan bir göl

olmasına neden olmuş ve göl kirlilik yükünü

Görüldüğü üzere hava kirliliği meselesi aslında kaldıramaz hale gelmiştir. Eymir Gölü’nün

Ankara’nın diğer birçok sorunu ile bağlantılı kirlenmesine katkıda bulunan bir diğer önemli

durumdadır. husus ise, iki göl arasında bulunan çöp sahasıdır.

Mevcut durumda transfer istasyonu olarak

Su sorununa gelecek olursak, durum hava kullanılan, önceleri düzenli depolamanın da

kirliliğinden daha vahim boyutlara ulaşmıştır. yapıldığı alan gerekli teknik altyapı donanımlarının

Yalnızca kirlilik sorunu değil, son iki sene içerisinde yapılmaması nedeniyle yüzeysel su kaynakları ile

yapılan tartışmalar da vahimliğin derecesini yeraltı sularını kirletmeye devam etmektedir. Buna

arttırmıştır. Nüfus artmış, bunun yanında daha bir de doğal yolla gelişen sazlıkların Mogan

önceki dönemlerde planlanan yatırımlar göz ardı Gölü’nden sökülmesi eklendiğinde felaket

edilmiş, günü kurtarma kaygısı ön plana çıkmış ve hızlanmıştır. Mogan Gölü’ne yapılan müdahalenin

anlık çözümlerle 21. yüzyılda Ankara susuzluk “doğal alanın kullanımının sağlanması amacıyla

sorununu ciddi şekilde

yaşamıştır. Günlerce

musluklardan su akmaması bir

yana, Kızılırmak projesi ile

gündeme gelen kirlilik

tartışması hem ciddi şekilde

psikolojik bir erozyona neden

olmuş hem de bidon ve

damacana satışları ile su

sektörünü hareketlendirmiştir.

Bunun yanında, kentin

yoksulları bu şaibeli suyu

kullanmaya maddi koşulları

nedeniyle mecbur bırakılmıştır.

Etkileri henüz net olarak

gözlemlenemeyen bu su

kirliliği, Ankara’nın önümüzdeki

dönemde de gündeminde yer

alacaktır.  

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

31

30

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI

ANKARA ŞUBESİ HABER

2009/1BÜLTEN İ

TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI

ANKARA ŞUBESİ HABER

2009/1BÜLTEN

İ

başkent oluşunun verdiği öncelikle, göçün gözde Örneğin; Ankara’da yaşanan hava kirliliği problemi

kentlerinden birisi olmuştur. ulaşım ve ısınma politikası ile doğrudan

bağlantılıdır. Ulaşım ve ısınma politikası ise yukarıda

İlk dönemde gelişen çarpık kentleşme, kentliler da bahsedildiği gibi iktisadi politikanın bir

tarafından olumsuz karşılanmış, gecekondulaşma sonucudur. Öncelikle ulaşım sorunu ile başlayacak

yönetimler tarafından engellenmeye çalışılmış, olursak; Ankara’nın kent yönetimi toplum merkezli

kimi gecekondular yıkılmış ancak yerine ertesi gün değil sermaye merkezli bir yaklaşımı seçerek, araç

yenileri yapılmıştır. Kentsel ranttan payını fazlasıyla kullanımını teşvik etmekte ve yıllardır metro

almaya çalışan bürokrasi ise bu rantı öncelikle çalışmalarını tamamlamayarak, geliştirip

paylaşmak istememiş fakat daha sonra kaçınılmaz yaygınlaştırmayarak otomobil sektörünün ve petrol

olarak buna engel olamamıştır. Aslında, engel sektörünün palazlanmasını sağlamaktadır. Öte

olamamanın özünde bu soruna bütüncül bir yandan, toplum yararı gözetmeyen bu ulaşım

yaklaşımla çözüm üretilememesinden yani iktisadi politikası Ankara’daki hava kirliliğinin de kaynağıdır.

ve sosyal hedeflerin tutturulamaması ve beklenen Tüketim arttırılmakta ve bununla birlikte kentlilerin

yerel kalkınmanın gerçekleşmemesinden soluduğu hava kalitesi düşürülerek, kentlilerde

kaynaklandığını söyleyebiliriz. artan sağlık sorunlarına maruz kalmasına neden

olunmaktadır. Buradaki durum, kent yönetiminin

1970’lerde solun egemen olduğu ve siyasi toplum yararı gözeten bir işten kaçarken kapitalist

mücadelelerin kent içerisindeki rant mücadeleleri ekonominin çarklarının dönmesini sağlamasıdır.

ile perçinlendiği dönemde; düzensiz, plansız yani Diğer bir sonuç ise kentlilerin uzun kuyruklarda araç

geleceksiz kentleşme süreci Ankara’nın sorunu beklemesi, pahalıya ve konfordan uzak yolculuk

olarak görülmemiş ve somut adımlar atılmamıştır. yapmasıdır. Bu durum ise ayrı bir insan sağlığı

Darbe sonrası liberal ekonomi politikalarının problemini ortaya çıkarmaktadır. Ek olarak,

uygulayıcısı olan ANAP hükümetinin iktidara unutmamak gerekir ki, plansız yapılaşma ile sağlıklı

gelmesiyle, gecekondu sorununun kent içerisindeki bir ulaşım sürecinin işletilmesi çok zor hale gelmiştir.

rantın dağılım sorunu olarak algılanmasının Gecekonduların yıkılarak, çok katlı modern (!)

yanında bir oy potansiyeli olarak da görülmeye gecekonduların inşası aşamasında ne yazık ki

devam edilmiştir. Türkiye’de neo-liberal politikaların ulaşım problemi düşünülmemiş ve en fazla alan

etkinleştiği ve kentlere egemen olduğu son kullanım yaklaşımı ile binalar yapılmıştır. Metro ve

dönemde ise plansız yapılanma sorgulanırken tramvay çalışmaları da bu plansız yapılaşma ile

kentin kullanım değerinden çok değişim değerinin oldukça masraflı ve zor görünmektedir.

egemen olduğu ve rantsal dağılımın sermaye

çevresi ile toplumsal politikalardan uzak bir Hava kirliliğinin diğer önemli kaynağı ise ısınma

biçimde gerçekleştiği açıkça gözlenebilmektedir. sorunudur. Isınmadan kaynaklı hava kirliliği son

günlerde Ankara gündeminde yoğun bir biçimde

Ankara’nın çevresel sorunlarının ortaya çıkış yer almaktadır. Yetkililerin açıklamalarının aksine

sebeplerinin ancak bu genel perspektif ile daha iyi Ankara’nın merkezinde akşam saatlerinde nefes

anlaşılabileceğini unutmamak gerekir. Özetlemek almak oldukça güçleşmektedir. Burada; ulusal

gerekirse, iktisadi yapı (kapitalist ekonomi biçimi) ölçekte belirlenen enerji politikası, enerjide

ulusal politikaları ve bu politikalar çerçevesinde çeşitliliğin azlığı, doğalgaz bağımlılığı ve tüm

yerel politikaları belirlemektedir. Göç sorunu, bunların yanında Ankara yerelindeki kent

sanayileşme ve sorunlara çözüm üretememe yöneticilerinin ısınma sorununa çözüm bulmaktan

durumu, özünde kapitalist yapının oluşturduğu uzak durmaları ısınma probleminin temellerini

politik zeminin yansımasıdır. Bu temelde çevresel oluşturmaktadır. Sonuç olarak palazlanan sektör ise

sorunların irdelenmesi çözüme gidilen yolda doğalgaz sektörü ve ara süreçlerdeki küçük

“kayıp, düşmemeyi” sağlayacaktır. balıklardır. Öte yandan, Büyükşehir Belediyesi’nin

kartlı doğalgaz sayaçlarını iki katı paraya kentlilere

Ankara’nın Çevresel Sorunları ve Bağlantıları satması ise ayrı bir rantsal mevzudur. Mevcut politik

zemin ise bu sorunlara yine çözüm üretmekten

Mogan ve Eymir göllerindeki kirlilik, kent merkezinin aciz kalarak, kimilerine göre sadaka, kimilerine

vasıfsızlaştırılması ve makineleştirilmesi, alışveriş göre oy, kimilerine göre köleleştirme, kimilerine

merkezlerinin egemenliği, hava kirliliği, su sorunu, göre ise acıma yaklaşımı ile kömür kullanımı teşvik

atık problemi, ulaşım sorunu ve aklımıza etmiş ve çeşitli bütçelerle kömür dağıtımı yapmıştır.

gelebilecek diğer çevresel sorunlar arasından en Sonuç yine insan sağlığı problemleri ve doğanın

can alıcıları kentlilerin doğrudan yaşamsal tahribatı olmuştur. Hiç kuşkusuz kentin çanak

faaliyetlerini etkileyen su ve hava kirliliği sorunlarıdır. şeklindeki yapısı ve göç nedeniyle artarak

Ancak ekolojinin bütünselliğini ve insan bedeninin yoğunlaşan nüfus bu konuda etkinin artmasına

yapısını düşündüğümüzde yaşanan sorunların neden olmaktadır.

aslında birbirini ne kadar etkilediğini daha iyi Görüldüğü üzere hava kirliliğinin ısınmadan ve

algılayabiliriz. ulaşımdan olmak üzere iki önemli kaynağı vardır.

Bu kaynakların oluşum nedenleri ise; göç, sermaye Bu sorunun temelleri arasında yer üstü ve yeraltı

sınıfının kente egemen olması ve idare etmesi ve suların kirlenmesi de etkilidir. Bağlantıları daha iyi

plansız kentleşmedir. Şimdi kurulan bağlantılara bir algılayabilmek için tam da bu noktada, Mogan ve

yenisini daha ekleyebiliriz. Bu yeni bağlantı ise Eymir Gölleri'ne ve elbette Ankara Çayı'na

kentsel dönüşüm meselesidir. Bu meselede en değinmek gerekir. Eymir ve Mogan Gölleri, doğal

somut örnek olarak Dikmen Vadisi verilebilir. Dikmen göller olup Ankara'nın sulak alan ekosisteminde

Vadisi, Ankara'daki önemli gecekondu alanlarından önemli yere sahiptirler. Coğrafi olarak Eymir Gölü,

birisidir. Kent merkezine yakınlığı ile ayrı bir rantsal Mogan Gölü'nden gelen yer üstü ve yeraltı suları ile

öneme sahiptir. Bu çerçevede, kent yönetimleri bu beslenmektedir. Eymir Gölü’nden ise İncesu Deresi

alanı dönüştürmeyi hedeflemiş ve kısmen başarılı oluşmakta ve diğer akıntılarla da birleşerek Ankara

da olmuşlardır. Peki, bu bölgenin bir barınma hakkı Çayı’nı oluşturmaktadır. 1950’lerde insanların

meselesinden ziyade, çevresel sorunlarla olan ilişkisi yüzmeyi öğrendiği sağlıklı birer göl olan Eymir ve

nereden gelmektedir? Kısaca açıklamak gerekirse, Mogan Gölleri, bugün dönem dönem ölü

Dikmen Vadisi birçok yerde okuyacağınız hatta balıkların kıyıya vurduğu pis kokulu su birikintileri

internet aracılığı ile tepeden fotoğrafını olarak anılmaktadır. Mogan gölünün fazla suları iki

görebileceğiniz bir alan olarak Ankara’nın solunum göl arasındaki Gölbaşı yerleşimi içinden geçen bir

sisteminin önemli bir parçasıdır. Kentin havasını kanalla, Eymir gölü güneyindeki sulak alana

sirküle eden ve kentin nefes almasını sağlayan aktarılmaktadır. Bu alanda yayılım gösteren suların

önemli bir alandır. Yani buraya yapılacak her türlü yeraltından ve yerüstünden Eymir gölüne ulaşması

müdahale bütüncül olarak değerlendirilmeli ve nedeniyle, Mogan Gölü’ne Gölbaşı havzasından

etkileri göz önünde bulundurulmalıdır. Şu andaki derelerle taşınan azot, fosfor, toplam katı madde

durum ise ne yazık ki böyle görünmemektedir. gibi yüksek kirlilik parametreleri Eymir Gölü’nü de

Yüksek binalar Dikmen Vadisi’ne egemen olmakta, etkilemektedir. Aynı zamanda, Mogan Gölü

nüfus yoğunluğu arttırılmakta ve yeni binalar zamanla evsel, endüstriyel ve tarımsal kaynaklı

yapılması hedeflenmektedir. Ankara’nın mevcut kirleticilerle doğrudan ya da yüzeysel akış yoluyla

hava kirliliğini perçinleyecek ve soluk borusunun kirletilmiş, dolayısıyla yüksekliği azalmış ve 3

tıkanmasına neden olacak bu projelerin de bir metrelik kot farkı ile yüzey su akışı oldukça

çevresel sorun olduğunu unutmamak gerekir. azalmıştır. Bu durum Eymir’in durağan bir göl

olmasına neden olmuş ve göl kirlilik yükünü

Görüldüğü üzere hava kirliliği meselesi aslında kaldıramaz hale gelmiştir. Eymir Gölü’nün

Ankara’nın diğer birçok sorunu ile bağlantılı kirlenmesine katkıda bulunan bir diğer önemli

durumdadır. husus ise, iki göl arasında bulunan çöp sahasıdır.

Mevcut durumda transfer istasyonu olarak

Su sorununa gelecek olursak, durum hava kullanılan, önceleri düzenli depolamanın da

kirliliğinden daha vahim boyutlara ulaşmıştır. yapıldığı alan gerekli teknik altyapı donanımlarının

Yalnızca kirlilik sorunu değil, son iki sene içerisinde yapılmaması nedeniyle yüzeysel su kaynakları ile

yapılan tartışmalar da vahimliğin derecesini yeraltı sularını kirletmeye devam etmektedir. Buna

arttırmıştır. Nüfus artmış, bunun yanında daha bir de doğal yolla gelişen sazlıkların Mogan

önceki dönemlerde planlanan yatırımlar göz ardı Gölü’nden sökülmesi eklendiğinde felaket

edilmiş, günü kurtarma kaygısı ön plana çıkmış ve hızlanmıştır. Mogan Gölü’ne yapılan müdahalenin

anlık çözümlerle 21. yüzyılda Ankara susuzluk “doğal alanın kullanımının sağlanması amacıyla

sorununu ciddi şekilde

yaşamıştır. Günlerce

musluklardan su akmaması bir

yana, Kızılırmak projesi ile

gündeme gelen kirlilik

tartışması hem ciddi şekilde

psikolojik bir erozyona neden

olmuş hem de bidon ve

damacana satışları ile su

sektörünü hareketlendirmiştir.

Bunun yanında, kentin

yoksulları bu şaibeli suyu

kullanmaya maddi koşulları

nedeniyle mecbur bırakılmıştır.

Etkileri henüz net olarak

gözlemlenemeyen bu su

kirliliği, Ankara’nın önümüzdeki

dönemde de gündeminde yer

alacaktır.  

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

33

32

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI

ANKARA ŞUBESİ HABER

2009/1BÜLTEN

İ

TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI

ANKARA ŞUBESİ HABER

2009/1BÜLTEN İ

GİRİŞ: olmuştur.İlerleyen aşamalarda Şehrin havagazı

şebekesinin olmadığı Batıkent, Çayyolu vb.

1994’den bu yana Ankara Büyükşehir Belediyesinde bölgelerine gaz götürüldüğünde,basınç sınıfını

(ABB) yönetimde olan ve ABB Başkanı Melih Gökçek’in yükseltme imkânı olduğu halde, başlangıçta yapılan

şahsında somutlanan yönetim anlayışı, kent ve kentli bu hata, sonraki belediye yönetimlerince de

çıkarlarını gözetmeyen, kentin sorunlarının teşhis ve sürdürülmüştür.

tedavisinde;uzmanların,uzmanlık örgütlerinin, meslek

örgütlerinin görüş ve önerilerini dikkate almayan bir ABB’nin EGO eliyle yürüttüğü ve son olarak

anlayıştır. ABB Başkanı, kendisini tüm mühendis,mimar özelleştirme gerekçesiyle Başkent Doğal Gaz A.Ş.’ye

ve şehir plancılarından daha bilgili,daha uzman devrettiği doğal gaz faaliyetlerinde; öngörülen

gören çarpık bir anlayışa sahiptir. yatırım planları, kentte gazın götürüleceği bölgelerin

hangi bölgeler olduğu ve ne zaman götürüleceği

Bu çalışmada bu çarpık anlayışın Ankara’da doğal ,abone sayıları ve gaz tüketim hedefleri vb. bilgiler,

gaz, kömür ve elektrik alanındaki uygulamaları şeffaf biçimde kamuoyu ile paylaşılmamaktadır.

incelenmiştir. Yatırım önceliklerinde daha çok siyasal tercihlerin

egemen olduğu gözlemlenmiştir. Büyükşehir

1.ANKARA’DA DOĞAL GAZ UYGULAMALARI: belediyelerinin görev sınırlarıyla ilgili yapılan yasal

düzenlemelerle, ABB’nin sınırları genişlemiş ve daha

Türkiye’de 1988’te başlayan kentsel doğal gaz önce ABB sınırları içinde olmayan bazı çevre ilçe ve

uygulamalarının ilki olan Ankara Doğal Gaz Projesi beldeler, ABB sınırları içine girmiştir. Bu ilçe ve

1.Aşamasında;bir an önce Rusya’dan gaz alımının beldelere de gaz götürme yükümlüğü olan ABB, gazı

başlayabilmesi ve kentte doğal gaz kullanımına ne zaman getireceğine ilişkin olarak kamuoyuna

acilen geçilmesi için,mevcut havagazı şebekesinin doyurucu bir bilgi vermemiştir.

kullanım kararı verilmiştir. Seçilen dağıtım şebekesi

basıncı,eski borular kullanılacağı için düşük seçilmiştir. DOĞAL GAZ UYGULAMALARINDA ABB’YE TANINAN

Ülkemizde diğer tüm kentlerde şebeke basıncı 4 bar AYRICALIKLAR:

olarak tasarlanmış ve uygulanmışken, Ankara’da

dağıtım şebekesi, 50-75 mbar şebeke basıncına göre 1.1 ÖNCEDEN YÜKSEK KAR ORANLARI SONRA

tasarlanmıştır. Düşük basınç nedeniyle, daha büyük ÖZELLEŞTİRME GEREKÇESİYLE YÜKSEK BİRİM HİZMET VE

boru çaplarının seçimi zorunlu olmuş, bu da yatırım AMORTİSMAN BEDELİ UYGULAMASI

maliyetini arttırmıştır. Ankara gibi, hızla büyüyen, yoğun

bir yapılaşmanın olduğu,eski binaların yıkılarak yerine Rekabet Kurulu’nun 08.03.2002 tarih ve 0213/12754

çok katlı binaların inşa edildiği bir kentte,eski boruların Sayılı kararında, 4646 Sayılı Yasa’nın işlerlik kazandığı

kullanımıyla sorunlar yaşanmıştır. Eski havagazı boruları tarihten önceki dönemler ağırlıklı olmak üzere,

çap ve basınç sınıfı itibariyle, hızla artan doğal gaz BOTAŞ’ın ve kentsel gaz şirketlerinin tekel durumu

talebini karşılayamayınca,yeniden kazı ve boru incelenmektedir. 2000 Temmuz’undan sonra BOTAŞ

döşenme çalışmaları yapılması zorunlu kentsel gaz şirketlerine zararına veya çok düşük

yapıldığı”nın belirtilmesi ise bilimden uzak bir kent amacının aracı haline gelmiştir artık kent

yönetiminin iktidarda olduğunu ortaya mekânlarını onların içinde araba kullanmanın,

koymaktadır. onlardan çıkmanın ne kadar kolay olduğuna

bakarak değerlendiriyoruz. Bu hareket güçlerine Hatip ve Çubuk Çayları’ndan oluşan Ankara Çayı

esir olmuş kent mekânının görünüşü zorunlu ise kentin diğer bir önemli değeridir. Atıksu deşarjları

ve Hasanoğlan ile Lalahan’dan bırakılan sanayi olarak nötrdür: Sürücü arabasını, ancak kente

atıkları, bir dönem Mamak Çöplüğü’nden gelen özgü dikkat dağıtıcı özelliklerin asgariye inmesi

pis su ve sorunun Ankara Çayı’nın üstüne betonla sayesinde güvenle sürebilir; iyi araba kullanmak

örterek kapatılmaya çalışılması, kent içerisinde kötü standart işaretler, ayrım çizgileri, drenajlar ve

kokuların hakim olmasına ve hastalıklara neden ayrıca diğer sürücüler dışında sokak hayatı olmuştur. Mogan, Eymir Gölleri ile Ankara Çayı’nda olmayan sokaklar gerektirir. Kent mekânı salt yaşanan kirlilik, Ankara'nın yeraltı ve yer üstü su

hareketin bir işlevi haline geldikçe, kendi içindeki rejimini doğrudan etkilemekte ve zaten az olan

suların daha da kirlenmesine neden olmaktadır. uyarım kapasitesini de yitirir; sürücü mekânın

içinden geçip gitmeyi ister, onun tarafından

Su sorunu da insan yaşamına ve kentlilerin uyarılmayı değil.”

huzuruna önem vermeyen bir yaklaşımla

yönetilemez hale gelmiş ve perçinlenmiştir. Bu Ankara’nın durumunu özetleyen bu cümleler süreçte de rantsal denge kendini yeterince bizlerin çözüme ne kadar muhtaç olduğunu ve bir göstermiş ve su sorunun çözümü yeterince o kadar da mevcut durumla birlikte bu çözümün tartışılmadan göz ardı edilmiştir. ne kadar zor olduğunu gösteriyor. Toplumsal,

kültürel ve sosyal mekânların yok olduğu bir Öte yandan, son dönemde Alışveriş Merkezleri şehirde kentimize gittikçe yabacılaşmamız ve (AVM) olarak adlandırılan, onlarca farklı mağazayı, onun birçok alanına gidemez olmamız aslında sinemaları, restoranları içerisinde bulunduran kentimizle olan iletişimizin ne kadar koptuğunu beton yığınları Ankara’nın dört bir yanında boy ortaya koyuyor.

göstermiştir. Kent merkezinin araç trafiğine terk

edilmesi, sanatsal ve kültürel faaliyetlerin Peki, bu durumdan kurtulmak mümkün müdür? yaygınlaştırılıp geliştirilmemesi.

Cevabı biliyor musunuz? Buraya ekleyin!

Cevabı bulamıyor musunuz?

Google ile giriş yap

veya

Şifrenizi mi unuttunuz?

Hesabım yok ve şunu yapmak istiyorum: Kayıt ol

Bir dil veya bölge seçin
How much to ban the user?
1 hour 1 day 100 years