Cevap:
Açıklama:Namık Kemal yazıları sebebiyle sürgün edilir. Sürgün Namık Kemal için Vatan sevgisini artırırken kalemini tiyatro tarihimizde önemli örneklerinden bir tanesini atmasını sağlar. Çocukluk yaşlarından itibaren şiire olan tutkusu defterlerinden taşan Namık Kemal binlerce insanın yüreğine ulaşan eserinde de şair kimliğiyle özgün bir esere imza atar. Vatan Yahut Silistre böyle doğar.
Sevgili için ‘’aşkından yanarak mum gibi erimek’’ ve ‘’sensiz geçen bir göz kırpması bir ömür gibi geçmek’’ anlamı taşıyan dil işçiliğiyle okurun ağzında müthiş bir tat bırakmaktadır. Zekiye ve İslam Bey karakterleriyle Silistre adlı bir kale savunması arka planında işlenen aşk kurgusu döneminin çok çok ötesinde sahnelenen ve toplum tarafından beğenisini kazanmış bir oyundur.
Namık Kemal muhalif kimliğiyle yazıları ve sürgünleriyle geçen yaşamında kahramanının ismi İslam Bey olmasına karşın aile ve sosyal değerlerimiz tarafından çizdiği portre nedeniyle sert eleştirilere maruz kalmıştır. Oysaki sahne tekniği, kurgu ve kompozisyon açısından başarılı ve toplumun beğenisi kazanmış bir eserdir, Vatan Yahut Silistre.
Kitaba getirilen eleştiriler arasında çocuk (Kalede çocuk ismiyle anlatılır.) yaşta bir kadının erkek kılığında askere alınması yerine mermi işlemesi ya da eleştirmenlerin deyimiyle daha hafif işlerde (arka planda) işlenmesi kültürümüz açısından uygunmuş gibi uygun olmayan eleştirilere maruz kalmış.
Bir diğer eleştiri de Zekiye’den İslam Bey’in helallik almak için mektuptan sonra pencereden girmesi sahnesinin evlilikten önce bırakın gönül işini tanışmanın dahi olumsuz olarak algılandığının böyle bir olayın toplumun ahlaki yapısını bozacağını uygunsuz eleştirilerle adeta cadı ilan edilmesine sebep olmuştur. Toplum tarafından görüştüğü için bile namus kavramı şaibeli kişilerin tiyatro vb. eserlerde işlenmesi uygun görülmemiştir. Bu da aile değerlerinin sosyal, dini yönlerle şekillendirilmesine yazarları mecbur kılmıştır.
Oysaki Namık Kemal yüzlerce sayfalık ahlak kitabı yerine toplumlara büyük ölçüde etkileyebilecek bir gücün tiyatro sayfaları arasında olduğuna inanmıştır. İçinde taşıdığı bu sevgi vatanı uğruna dini açıdan ve para açısından karşılık beklemeden ölüme yürüyen İslam Bey’in sayfalarından sahnelere taşımasını sağlamıştır.
İslam Bey Zekiye ile mektuplaşıp görüşmektedir. Silistre’nin zor durumda kalmasıyla Zekiye’den helallik alıp yola düşer. Giderken kendisi gibi düşünenleri arkasından çağırır. Ekmek yedikleri bu Vatan için sıra onlara geldiklerinde üstlerine düşenleri yapacaklarını korkmadan gideceğini söyler.
Zekiye erkek kılığına girip İslam Bey’in peşinden gölgesi gibi kaleye gider. Zekiye İslam Bey’in bu davranışının babası da bir dönem asker olarak gitmesinden dolayı kendinden haber alınamadığı için çekingen davranır. İslam Bey’in peşinden gitmekten kendini alıkoyamaz.
Kalede bir kişiye on kişi savaşılır. Komutanları bir mucizenin onları kurtarabileceğini söyler. Kaleden birkaç kişinin diğer kaleye gizlice saldırma planı olduğunu anlatır. İslam Bey, Zekiye ve bir asker daha saldırırlar. İslam Bey yaralanır. Diğer askerin anlatımıyla iki silah deposunu patlatırlar.
Hikaye de bir diğer kilit noktaysa komutandır. Komutan en yakın arkadaşının üst rütbeli komutanı karısına saldırdığı için infaz kararı verilir. Ve bu kararı uygulamaz. Rütbesi sökülüp ordudan atılır. Komutan kendi ismini unutur. Yeniden orduya girer. Yeniden kendine bir hayat çizer. Hikayenin sonuna doğru komutanın kim olduğu da okuyucunun aklına kazınır.
Silistre kazanılır. Ülkesi uğruna her ne kadar hoş konuşmasa da her vatandaşın ülkesine doğrultulmuş bir silah karşısında canını korkmadan vereceği anlatılmış. Namık Kemal’in şairane üslubu ve iki türkü de ölümsüzleştirilmiştir.
Yakın tarihimizde yazdıkları için tutuklananların ve yargılananların sayısı ciddi bir düzeydeyken Namık Kemal’in toplumu adeta bir okul gibi eğitebileceğini düşündüğü tiyatroya, ölümsüz bir eseri kendisinin pek çok kez yargılanması hatta bir toplum düşmanı olarak yansıtılmasına rağmen o yıllarda vermesi büyük bir cesaret ve başarı örneğidir.