1. Harran’la ilgili araştırmanızdan edindiğiniz bilgiler
Harran, Türkiye’nin Şanlıurfa ilinin bir ilçesidir. Suriye sınırına yakın olan bir ilçedir. Şanlıurfa’ya 44 kilometre uzaktadır. Dünyanın ilk bilim merkezlerinden biridir. Dünyada kurulan ilk üniversite buradadır. Şanlıurfa’daki Harran Üniversitesi’de adını bu ilçeden almıştır. Harran, Şanlıurfa’nın Suriye sınırına yakın olan bir ilçesidir. Şanlıurfa’ya uzaklığı 44 km’dir. En önemli özelliği dünyanın ilk bilim merkezlerinden (Atina, Mardin, Şanlıurfa gibi) biri olmasıdır. Dünyanın ilk üniversitesi Harran’dadır. Şanlıurfa’daki Harran Üniversitesi, adını bu ilçeden almıştır. Harran’da İbni Teymiyye gibi âlimler, Battani gibi bilim adamları yetişmiştir. Kuzey Mezopotamya’nın en eski yerleşim bölgelerindendir. İlçe halkının neredeyse tamamını, Arap kökenli Türk vatandaşları oluşturur. Bu nedenle ilçede Arap kültürü hakimdir.
2. Edindiğiniz bilgilerden hareketle Harran hakkındaki duygu ve düşünceleriniz
Harran’ın ne kadar köklü bir geçmişe sahip olduğunu, kültürünün zenginliğinin nereden geldiğini öğrendim. Bu da en kısa zamanda orayı görme isteğimin oluşmasını sağladı. Bence çok güzel bir yerdir.
3. uygarlıklar dili harran
Efsaneye göre Âdem ile Havva cennetten kovulduklarında ilk olarak buraya ayak bastılar. Yanlarında bir gül dalı bir de nar vardı. Çiçeklerle bezeli yemyeşil topraklara diktikleri gül ve nar hızla büyüdü. İşte böylesi bereketli topraklara sahipti Harran. Sabanın kullanıldığı, öküzün çifte koşulduğu ilk yerdi. Kaynaklara göre Harran adına ilk kez Kültepe ve Mari’de bulunan çivi yazılı tabletlerde rastlandı. İÖ 2000’e ait olan bu tabletlerde adı “Har-ra-na” ya da “Ha-ra-na” olarak geçiyordu.
Kimi İslam tarihçileri kentin kuruluşunu Nuh Peygamber’in torunlarından Kaynân’a, kimileri de İbrahim Peygamber’in kardeşi Arân’a bağladı. 13’üncü yüzyıl tarihçilerinden İbn Şaddad’a göre Hz. İbrahim Filistin’e gitmeden önce bir süre bu kentte kaldı. Bu nedenle Harran’a “Hz. İbrahim’in kenti” de denildi. Ama Mezopotamya ile Anadolu arasında bir köprü görevi gören Harran’a en çok “yolların kesiştiği yer” denildi. Harran Üniversitesi inşa edilirken harcına gül suyu katıldığı ve her yağmurdan sonra Harran’ın mis gibi gül koktuğu iddialarına dayanılarak Harran’ın “güllük gülistanlık” anlamına geldiğini söyleyenler de var.
Harran ile ilgili efsanelerin sonu yok. Efsaneleri bir yana bırakıp gerçekleri araştıracak olursak Şanlıurfa’nın 45 km güneyinde bulunan ve merkezinde yer aldığı ovaya da adını veren Harran kenti Tunç Çağı’ndan Hititlere, Asurlulardan Romalılara, Bizanslılardan Osmanlılara birçok uygarlığa yurt oldu. Ancak Harran’ı bu denli önemli kılan dünyanın ilk üniversitesinin bu topraklar üzerinde kurulmuş olmasıdır. 9’uncu yüzyıldan itibaren Harran, İslam âleminin bilim merkezi hâline geldi. Ay, Güneş ve yıldızların kutsal sayıldığı bu topraklarda astronomi ilmine çok önem verilirdi. Devrin en ünlü matematikçilerinden olan ve aynı zamanda Yunan filozoflarının yapıtlarını Arapçaya çeviren Sabit bin Kurra, atomun mucidi sayılan Cabir İbni Hayyan, din bilgini İbni Teymiyye, dünyanın aya uzaklığını doğru olarak hesaplayan astronomi bilgini Battani ve daha birçok ünlü âlim ve filozof Harran Üniversitesinde yetişti.
4. tarihi yerleri
odadan oluşan bu bölümün duvarlarındaki delikler hayvan bağlamak için kullanılırmış. II. Mer- van tarafından yaptırılan ve Cennet Camii ya da Cuma Camii de denilen zengin taş süslemeli Harran Ulu Camii ise Anadolu’nun en eski ve en büyük camisi olma özelliğinin yanı sıra İslam taş sanatının en iyi örneklerinden. 500 yıllık bir geçmişe sahip olan Harran’ın bir başka özelliği de külah biçimindeki konik kubbeli evleri. Kalıntılardan toplanan tuğlalarla yapılan evlerin tarihi 150 – 200 yıl öncesine dayanıyor. Yerli halk tarafından inşa edilen evlerin tıpkı Mısır’ın ünlü piramitlerinde olduğu gibi birtakım gizemli yönleri olduğuna inanılıyor. Havanın durumuna göre yazın serin, kışın sıcak olan bu evlerde hırçın atlar uysallaşıyor, tavuklar daha fazla yumurtluyor, bitkiler çok çabuk büyüyor. Birbirinden farklı ulusları, dinleri, dilleri buluşturan Harran, bir zamanlar Cüllab ve Deysan ırmaklarının sularıyla yaşayan verimli topraklara sahipti. Nehirlerin kurumasıyla bu bereketli hale gelmiş.
5. kalıntılarHarran’da bulunan tarihî kalıntılardan günümüze dek ulaşanların çoğu İslam dönemine ait. Kenti çevreleyen 4 km uzunluğunda ve 3 km genişliğindeki surların bir zamanlar altı kapısı varmış. Günümüze dek ayakta kalabileni ise yalnızca Halep Kapısı. Kentin güneydoğusunda yer alan ve tümüyle taştan yapılan, dikdörtgen planlı, üç katlı İçkale birçok odadan oluşuyor. İÖ 800 – 900 yıllarında Hititler tarafından iki kat olarak yapılan kalenin ikinci katı önce Ay tapınağı, Romalılar Dönemi’nde ise kilise olarak kullanılmış. Emeviler Dönemi’nde camiye dönüştürülen kaleye kervansaray olarak kullanılmak üzere üçüncü bir kat daha eklenmiş.
yardımcı olur umarım :D