Murat Devri'nde padişah tarafından, mey (şarap), afyon ve fal bakmak yasaklanmış. İstanbul’da bütün meyhaneler ve keshaneler “gizli” takılmaya başlamış.Murat bir gece, tebdil-i kıyafet İstanbul’a inmeye karar vermiş ve bir sandala binmiş.Sandalcı müşterisinin sultan olduğunu bilmiyormuş tabii. Bir ara, sandalın yanından sarkan bir ipi çekmiş. İpin ucunda bir testi! Sultan, “ne var o testinin içinde?” diye sormuş. Sandalcı “ne olacak, mey işte” diye gülerek müşterisine ikram etmiş. Her ne kadar yasaklamış olsa da, 4. Murat’ın alkolle arasının iyi olduğu bilinir. İkramı kabul etmiş ama yine de, “mey yasak. Hünkarımız görse kafanı vurdurtur. Bundan korkmuyor musun?” diye sormaktan da geri kalmamış. Sandalcı da haliyle, “Yahu hünkar nereden görecek bizi denizin ortasında?” demiş.
Aradan biraz zaman geçmiş. Sandalcı bu kez de teknenin tahtalarından birini kaldırıp aradan afyon çıkarmış ve nargilesine atarak körüklemeye başlamış.Gönlü zengin adam, hemen müşterisine de ikram etmiş. Sultan yine kabul etmiş ama yasağı gene hatırlatmış. Sandalcı aynı şekilde, “Kim görecek ki bizi denizin ortasında?” demiş.
Biraz daha vakit geçmiş. Bizim sandalcı cebinden fal taşlarını çıkarmış. Hünkara, “Ver 5 akçe de falına bakayım.” demiş.Fal 4. Murat’ın en kızdığı şeymiş, ama “hadi biraz daha sabredeyim.” diye düşünüp, “Bak bari.” demiş.
Fal taşlarını elinde çalkalayıp atan sandalcı, “Efendi, sorunu sor bakalım.” demiş. 4. Murat, “Hünkar şu anda nerededir?” diye sormuş.Sandalcı taşlara bakıp “Hünkar şu an denizdedir.” demiş. 4. Murat güya endişelenmiş havalarına girip, “Sakın yakınımızda bi' yerde olmasın?” diye sormuş sandalcıya ve tekrar iyice bakmasını söylemiş. Sandalcı taşlara tekrar bakmış ve birden, 4. Murat’ın ayaklarına kapanıp, “Affet beni hünkarım!” diye yalvarmaya başlamış. Kıyıya dönene kadar da yalvarmaya devam etmiş.
Padişah dayanamayıp, “Sana bi' soru soracağım. Eğer bilirsen seni affederim. Bilemezsen boynunu anında vurduracam” demiş. Sandalcı sevinçle, “Padişahım çok yaşa!” demiş ve merakla soruyu beklemeye başlamış.4. Murat, sandalcıya, “Dönüşte istanbul’a hangi kapıdan gireceğim?” diye sormuş. Tabii sandalcı hemen itiraz etmiş, “Hünkarım, şimdi ben hangi kapıyı söylesem, siz başka kapıdan girersiniz. Affınıza sığınarak, gireceğiniz kapıyı bi' kağıda yazsam ve size versem; kapıdan geçtikten sonra okusanız olur mu?” demiş. Hünkar başını “olur” anlamında sallayınca, sandalcı tahminini yazıp kağıdı vermiş.
4. Murat kağıdı alır almaz, daha bakmadan, yanındaki fedaisine, “Hemen boynunu vur şu kafirin!” emrini vermiş. Sonra da, “Surlara yeni bir kapı açıla! İstanbul’a oradan gireceğim.” demiş çevresindekilere.Kapı 5-10 dakikada açılıp, padişah ve erkanı şehre girmiş. 4. Murat bir ara, sandalcının kağıda hangi kapıyı yazdığını merak etmiş. Kendinden çok eminmiş, laf olsun diye cebindeki kağıda bakmış. Ama okuyunca hayretler içinde kalmış. Sandalcı kağıda şunları yazmış: “Hünkarım, yeni kapınız vatana millete hayırlı uğurlu olsun.”
O gün bugündür de işte o kapı, “Yenikapı” olarak anılıyormuş.