Cevap:
Çevre kavramının dünya literatürüne ilk girişi 1972 yılında Stockholm Konferansı ile gerçekleşti. Ancak bugün anladığımız çevre ve sürdürülebilirlik kavramlarının hayatımıza girişi ise 1992 yılında Rio de Jenario’da gerçekleşen Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı ile oldu. Türkiye’nin iki saygın iş adamı, Hayrettin Karaca ve A. Nihat Gökyiğit, uluslararası arenada henüz çok yeni olan bu kavramları Türkiye’ye kazandırmaya ve hayatlarını adadıkları doğa korumayı örgütlü hale getirmeye karar verdiler. Erozyon ve çölleşme ile mücadele Türkiye’de acilen müdahale edilmesi gereken konular olmaya başlamıştı. Bu nedenle bu iki doğasever, konunun hassasiyetini iş dünyasının diğer liderlerine açtı ve 11 Eylül 1992 tarihinde Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı’nı kurdu.
Hedefleri; topraklarımızı tehdit eden erozyon ve çölleşme ile mücadele edilebileceğini göstermek, tehlikeye dikkat çekmek, toprağa sahip çıkmak, koruyucu çözümler üretmek, ağaçlandırma yapmak, doğal varlıkları korumak ve bu mücadelenin devlet politikası haline gelmesini sağlamaktı.
Bu hedefe ulaşmak için halkımıza ve karar vericilere aslında erozyonun kader olmadığını, topraklarımızı koruyarak ve ağaçlandırma yaparak erozyonla mücadele edilebileceğini anlatmaya başladılar. Doğal varlıkların korunmasında verilecek bu mücadelenin bir halk hareketi olmasını amaçlayarak önceliği, bu mücadelenin kalbinde yer alacak gönüllülere ulaşmaya verdiler. TEMA Vakfı’nın Kurucu Onursal Başkanları olarak başladıkları doğa yolculuklarında kısa bir süre içinde tüm doğaseverler için Toprak Dede ve Yaprak Dede oldular.
kolay gelsin en iyi seçermisin