Cevap:
Haccın farz kılındığı tarihle ilgili farklı görüşler bulunmakla birlikte 9 (631) yılında farz olduğu kabul edilmektedir. Tebük Seferi dönüşü, 9 (631) yılındaki haccın Câhiliye Arapları’nın uyguladığı nesî dolayısıyla vaktinden önce zilkade ayında yapılacağını bilen Resûlullah bu âdete son vermek için Vedâ haccına kadar bekledi ve 9 yılındaki ilk haccı Hz. Ebû Bekir’in yönetiminde yaptırdı. Ayların sayısının on iki olduğunu bildiren ve nesî uygulamasını yasaklayan âyetler (et-Tevbe 9/36-37) yaygın kanaate göre 10 (632) yılında indi. Hz. Peygamber Vedâ haccını zilhicce ayında ifa ederken okuduğu hutbede, “Zaman Allah’ın yerleri ve gökleri yarattığı gündeki şekline döndü” diyerek bu âdeti kaldırdığı gibi haccın kıyamete kadar zilhicce ayında yapılmasını da sağladı (Bîrûnî, s. 62-63; İbn Abdülber en-Nemerî, s. 266, 268). Diğer taraftan Resûl-i Ekrem’in müşriklerin Harem’e girmeye devam etmeleri, bazı kadın ve erkeklerin Kâbe’yi çıplak tavaf etmeleri sebebiyle 9 (631) yılında hacca gitmediği de rivayet edilmiştir. Resûlullah, Hz. Ali’yi müşriklerin bir daha Mescid-i Harâm’a giremeyeceğini bildiren âyeti (et-Tevbe 9/28) tebliğ etmek üzere görevlendirdi. 10 (632) yılında hacca niyet eden Resûl-i Ekrem ashabıyla birlikte Medine’den ayrılırken yerine Ebû Dücâne’yi (veya Sibâ‘ b. Urfuta el-Gıfârî, bk. İbn Hişâm, II, 601) vekil bıraktı. Hayatının son yılında yaptığı bu hac tarihe “Vedâ haccı” (hiccetü’l-vedâ‘) adıyla geçti. Hz. Peygamber bu haccında ashabıyla vedalaştığı için buna Vedâ haccı, haccın hükümlerini tebliğ ederek bizzat uyguladığı için “hiccetü’l-belâğ”, haccın farz kılınmasından sonra gerçekleştirdiği ilk hac olduğu için “hiccetü’l-İslâm”, “kemal haccı, tamam haccı” gibi isimler verilmiştir. Vedâ haccında Resûlullah’ın temettu‘, kırân ya da ifrad şeklindeki hac çeşitlerinden hangisine niyet ettiği tam bilinmemekle beraber onun aynı ihramla önce umre, ardından hac yaptığı (kırân haccı) anlaşılmaktadır.
Hz. Peygamber hacca gideceğini zilkade ayında açıkladı. Bunun üzerine çok sayıda sahâbî onunla birlikte hac yapabilmek için hazırlandı. Medine civarında yaşayanlar da Medine’ye geldi. Resûl-i Ekrem, 25 Zilkade (22 Şubat) Cumartesi öğle namazını dört rek‘at kıldırdıktan sonra yanında hanımları ve kızı Fâtıma bulunduğu halde muhacirlerden, ensardan ve diğer Arap kabilelerinden meydana gelen büyük bir kalabalıkla Medine’den ayrıldı. Medineliler’in yaklaşık 11 km. mesafedeki mîkāt mahalli Zülhuleyfe’ye varınca çevreden gelecek olanların toplanması için geceyi orada geçirdi. 26 Zilkade’de sabah namazını kıldırdı. İhrama girmek için tekrar gusül abdesti aldı. Öğle namazını Zülhuleyfe’de kıldırdıktan sonra telbiye getirerek yola devam etti. Resûl-i Ekrem’in izlediği güzergâh ana hatlarıyla Melel, Seyyâle tepesi, Irkuzzebye, Revhâ, Munsaraf, Üsâye, Arc, Lahyâ Cemel, Sukyâ, Ebvâ, Veddan, Cuhfe, Kudeyd, Usfân, Gamîm, Merrüzzahrân, Serif, Zûtuvâ, Mekke şeklindedir.