Cevap: • Toprak yerin derinliklerine doğru inen ve horizon adı da verilen katmanlardan oluşur. Toprak katmanları toprağın özelliğine göre 1-3 m arasında açılan çukur aracılığıyla gözlemlenir. Bu derinliğin altında ayrışmamış ana kaya bulunur. Katmanlar, iklim, organizma, topografya, ana materyal ve zaman faktörlerinin bir arada işleyişinin ve fiziksel, kimyasal ve biyolojik ayrışmanın gözle görünür kanıtıdır.[1]
• Nehir çökelleri, kumullar, volkanik kül depoları gibi kısmen genç topraklarda katmanlar neredeyse belirsizken, toprağın yaşı arttıkça ve toprak olgunlaştıkça toprak katmanları daha da belirgin hale gelir ve aralarındaki farklılık artar. Çoğu toprak üç ya da dört ana katmandan oluşur. Sağlıklı ve iyi gelişmiş bir toprak ise genel olarak altı ana katmandan oluşur. Bu katmanlar yüzeyden derine doğru O, A, E, B, C ve R harfleriyle gösterilir.[2]
• O harfiyle gösterilen ve organik katman adı verilen toprağın en üstteki ince bölümünde genelde ayrışmamış veya az miktarda ayrışmış olan bitki kalıntıları ve canlı artıkları bulunur. Organik katman da kendi içinde üç ayrı katmandan oluşur: Bitki örtülerinin şekillerinin rahatlıkla tanımlanabileceği yaprak, dal parçalarından oluşan O1, ayrışmanın daha fazla olduğu fakat hâlâ bitki kalıntılarının görüldüğü O2 ve mineral toprağın üzerinde tamamen ayrışmış organik tabakanın yer aldığı O3 katmanlarından oluşur.[3]
• Organik katmanın hemen altında A katmanı yer alır. Bu katman organik maddenin toprakla karıştığı katmandır. Organik maddece zengin olduğu için rengi oldukça koyudur. A katmanı toprak için biyolojik ve kimyasal faaliyetlerin büyük bölümünün meydana geldiği makine odasıdır (örneğin bitki artıklarının ve köklerinin çürüdüğü, toprak besin maddelerinin ortaya çıktığı, organik asitlerin ve mineral reaksiyonların oluştuğu vb.).[4]
• O ve A katmanları birlikte toprağın en verimli kısmı olan üst toprağı oluşturur. Bu üst toprak tabakası erozyon veya insan aktiviteleri sonucu yok olduğunda toprağın ekolojik potansiyelinin büyük bölümü de yok olur. Üst toprak zamanla yeniden üretilse de eğer tam olarak bozulmamışsa, asıl durumunu kazanması yüzlerce yıl sürer.[5]
• O ve A katmanlarının hemen altında yıkanma nedeniyle rengi ağarmış, kaba bünyeli eluvial veya E katmanı yer alır. Eluvial terimi, Latince “yıkamak” anlamına gelir. Bu anlamına uygun olarak, E katmanı, minerallerin topraktan suyla süzülerek ayrıldığı tabaka olarak tanımlanır. Yerçekimi aracılığıyla E katmanından aşağı doğru inen su, demir, alüminyum oksit ve bazı killer içeren dayanıksız besin ve minerallerin bazılarını çözer. Filtreleme, mineral konsantrasyonlarının azalmasına neden olur. Bu da E tabakasına daha hafif, yıkanmış bir görünüm kazandırır. Bazı mineraller çözünmediğinden bu dirençli minerallerin konsantrasyonları, E katmanında artar. Özellikle yağışlı bölgelerde ve ormanlık arazilerde belirgin olarak bulunan E katmanı kurak bölge topraklarında bulunmaz. [6]
• E katmanında çözülen minerallerin suyla birlikte oluşturduğu B katmanı, bir sonraki katmana doğru hareket eder. Bu katman ayrıca alt toprak olarak da bilinir. B katmanı, kil, demir ve alüminyum gibi E katmanından yıkanarak gelen mineralleri biriktirir. Mineral birikimi arttıkça B katmanı, daha fazla olan mineralin özelliğine göre çarpıcı bir renk alır.[7]
• B katmanından sonra toprağı oluşturan süreçlerin etkisinin en az olduğu C katmanına ulaşılır. Bu katman sert ana kayanın hemen üzerinde yer alır ve dolayısıyla ana kayanın özeliklerini yansıtır. Ayrışma yüksektir, altta yatan kayacın yıpranmış bloklarını içerebilir.[8]
• Son olarak, ayrışmaya uğramamış sert ana kayadan oluşan R katmanına ulaşılır. Ana kaya genellikle süreklidir.[9]
Açıklama: en iyi seçer misin iyi çalışmalar