Cevap: Şiirde Kullanılan İmgeler“adını mıh gibi aklımda tutuyorum”Mıh büyük ve sağlam çivi demektir. Şairin sevgilisinin adını mıh gibi aklında tutması ona olan bağlılığının bir simgesidir. Şair sevgiliyi bir türlü unutamadığını ve ona olan tutkusunu bu şekilde dile getiriyor. Bu dizede teşbih ve mübalağa sanatları birlikte kullanılmıştır.“büyüdükçe büyüyor gözlerin”Bu dizede ayrılık süresince sevgiliye olan duygularının azalmak yerine daha da artması ifade edilir. Şairin duyguları sevgilinin gözlerine olan tutkusuyla yansıtılmıştır.“içimi seninle ısıtıyorum”Bu dizede sevgilinin hayalinin, tekrar ona kavuşma umudunun şaire güç, yaşama sevinci ve hayatına anlam kazandırması dile getiriliyor.“karanlıkta bulutlar parçalanıyor sokak lambaları birden yanıyor”Gece bulutların parçalanıyor gibi algılanması aslında bir ruh halinin ifadesidir. Şairin iç dünyasında çakan şimşeklerin, duygusal fırtınaların karşılığıdır. Bu sarsıcı güçlü bir aşkın ifadesidir. Sokak lambalarının birden yanması da aynı kapsam içinde düşünülmelidir. Sokak lambaları zaten birden ve tek merkezden yanar. Şair bunu ruhsal durumuyla ilişkilendirerek içindeki duygusal durumu çarpıcı hale getiriyor.“kaldırımlarda yağmur kokusu”Şair, yağmur altında dolaşmayı seven biridir. Yağmurda ıslanmak da âşıkların vazgeçilmez davranışlarından biridir. Yağmur kokusu her zaman insanda güzel duygular uyandıran bir kokudur. Buradan yola çıkarak diyebiliriz ki şairin sevgiliye kavuşma umudu hala vardır.“sevmek kimi zaman rezilce korkuludur”Büyük aşklar daima korkuları, endişeleri, hayal kırıklıklarını, ileride olması muhtemel olumsuzlukları da beraberinde getirir ve yedeğinde taşır. Aşk korkuyla yan yana gider. En çok da âşıklar kaybetme korkusunu yaşarlar. Çünkü duygular doruk noktasındadır.“insan bir akşamüstü ansızın yorulur tutsak ustura ağzında yaşamaktan”Aşk insanı bazen çok güçlü, bazen de çok zayıf düşürür. İnsan kendini bitkin, yorgun ve tükenmiş hissedebilir. Bazen bu durum ansızın ve aniden kendini gösterir.Ustura ağzında yaşamak ise olmayacak bir şeydir. Şair, âşık olmanın ne kadar zor bir durum olduğunu anlatabilmek için bu ifadeyi kullanmıştır. Aşk içinde bulunulan ikilemleri ve birbirine zıt duyguları da içersinde barındırır. Bu nedenle insan kendini çaresiz bir çıkmazın içinde bulur. Kişi ne yapacağını, ne karar vereceğini bilemez hale gelir. Bu durum ustura ağzında yaşamaktan farksızdır.“kimi zaman ellerini kırar tutkusu”Bu imgede anlatılmak istenen aşktaki tutkunun insanı zaman zaman çaresiz, takatsiz ve çıkmazda bırakması halidir.“birkaç hayat çıkarır yaşamasından”Bu dizede de insanın içine düştüğü çıkmazlarda gözünün önüne değişik hayat biçimlerinin kopuk kopuk gelivermesi anlatılmak isteniyor.“hangi kapıyı çalsa kimi zaman “arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu”Şair, sevgilisinden ayrı kaldığı, onun özlemiyle yanıp tutuştuğu zamanlarda yalnızlığını gidermek için tanıdıklarının kapısını çalar. Yalnızlığını bu şekilde gidermek ister. Ancak kime gitse, yalnızlığını gideremez, onların yanında da kendini yalnız hissetmeye devam eder. Onun yalnızlığına son verecek olan sadece sevgilisidir.“fatih’te yoksul bir gramofon çalıyor”Şair, eski bir gramofondan hüzünlü şarkılar duyuyor. Bu izlenim gerçek de olabilir hayali de, önemli olan şairin iç dünyasını yansıtması. Şair, burada eski gramofon yerine, yoksul gramofon diyerek alışılmışın dışında bir tamlama kullanıyor.“sana kullanılmamış bir gök getirsem”Bu dizede gök (gökyüzü) maviliği, sonsuzluğu, özgürlüğü ve mutluluğu simgelemektedir. Şair, burada sevgilisine saf, kirletilmemiş, sonsuz bir mutluluk vermek istediğini belirtir.“haftalar ellerimde ufalanıyor”Şair, bu dizede ayrılığın verdiği acıyla kendinden geçtiğini, sürekli sevgiliyi düşündüğünü ve ona kavuşma özlemiyle zamanın nasıl geçtiğini anlayamaz hale geldiğini anlatılmak istiyor.“belki haziranda mavi benekli çocuksun”Bu dizede mavi benekli çocuk sözünde şair, belki sevgilinin çocukluğunda giydiği mavi elbiseden, belki çocukken ne kadar mutlu olduğundan, belki de şu anda çocuklar gibi mutlu olduğundan bahsediyor. Ancak kesin olan bir şey varsa o da şair, sevgilisini mutlu olarak görmek istiyor ve onu bu şekilde hayal ediyor.“ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor”Şair, bu dizede kendinden önce hiç kimsenin sevgilinin değerini bilmediğini ya da bu aşkın kimseler tarafından bilinmediğini, gizli bir aşk olduğunu kastediyor.“bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden”Şaire özgü bir imge daha çıkıyor bu dizede karşımıza. Şair, bu dizede sevgilinin gözlerinin ne kadar güzel ve gizemli olduğunu; kendisinin bu gözlerden ne kadar etkilendiğini anlatıyor. .“belki yeşilköy’de uçağa biniyorsun”Şair, sevgilinin nerede olduğunu ve ne yaptığını bilmediği için değişik ihtimaller üzerinde düşünüyor. Sevgili, şu anda belki de Yeşilköy havalimanında uçağa binmek ve İstanbul’dan ayrılmak üzeredir. Böyle bir ihtimal şairi daha da hüzünlendiriyor.“bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor”Yine şaire özgü bir imge çıkıyor önümüze. Yağmurda ıslanma hali şairde, etkileyici, romantik bir unsur olarak hep vardır.“belki körsün kırılmışsın telaş içindesin kötü rüzgâr saçlarını götürüyor”Şair, sevgilisini farklı durumlarda düşünmeyi sürdürüyor. Sevgilinin o anda neler yaptığını merak ediyor. Belki kırılmış, telaş içinde, etrafını görmüyor, saçları rüzgârda uçuşur bir haldedir diye düşünüyor.“ne vakit bir yaşamak düşünsem bu kurtlar sofrasında belki zor ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden”Şair, yaşamayı kurtlar sofrasına benzetiyor. Bununla geçim sıkıntısı, işsizlik, şiddet gibi toplumsal sorunlara dikkat çekiyor. Bazen insanların çıkarları ve egoları için çok acımasız olabileceğini söylemeye çalışıyor. Nasıl ki kurtlar bir avın paylaşılmasında birbirlerine karşı acımasız davranabiliyorsa; insanlar da çıkarları söz konusu olunca acımasız olabiliyorlar. Şair, böyle bir ortamda kötü yola sapmadan dürüst, temiz ve namuslu yaşamanın zorluğunu dile getiriyor.“sus deyip adınla başlıyorum”Şairin dürüst, temiz ve namuslu yaşaması zor görünüyor. Ancak bu yolda sevgilinin adı ona güç ve cesaret veriyor. Yaşamın zorlukları yerine sevgiliyi düşünüyor.“içim sıra kımıldıyor gizli denizlerin”Sevgilinin gizli denizleri; gizemli iç dünyası, keşfedilmemiş güzellikleri ve bilinmeyen değerleridir. Bunlar şairin gönlünde ve ruhunda derin heyecanlar uyandırıyor.