BİR ZAMANLAR KIRIKKALE'DE
Yıllar yıllar önce, bir zamanlar Kırkkalede
Müstakilken evimiz, yan yana beş oda
Sayısını söylemeyi, çok, çok nufus yaşardık
Evin önüde vardı, bir sedir, bir kaç tahta sandalye
Bahçede küpler,helkeler ağaçlar
Sade saf ve temizdi her şey ve insanlar
Beyaza karalar düşmezdi o zamanlar
Ne fakir belliydi, ne zengin
Çünkü yürekler deniz kadardı, belki daha büyük
Belki bir okyanus
O zamanlar yaşardı saf temiz insanlar
Yıl yetmişli yıllar
Ahh Annem, Annem Osmanlı bir kadın
Çektiği Acıların, derin çizgileri ve işin çokluğu
Ellerine, yüzüne vuran, garib anam
Yinede ne kadar mutlu idi
Cömertliği dillere destan...
Babamsa çalışkan işten yılmayan
Bir komşu görünmese bir gün
İkisi birden derdi git bak, nedir ne olmuş
Bu komşunun bize haber ver, nedir derdi
Gider gelir ve söylerdim ne olduğunu
Herkesin, kapısının önünde, inek çanak
Bahçede, Marul, maydanoz, çiçek
Ve Babamın üstünü titrediği
Renk renk renkli ve kadife
Ve kokulu güller
Kümes de, tavuklar, horozlar
Ahırda, inekler, danalar
Kapıda şimdi kokar yakıt denen
Hayvan dışkısı kokusu
Tezek yada, kerme yapılan, hayvan gübresi
Her şey masum, her şey temiz
Hiç bir şey kirlenmemiş
O zamanlar, süt yogurt bol, değeri yok
Satmaya çalışır, herkes satılmaz
Çünkü her üç evden birinde hayvan var
Satılana kadar,
Göbeğimiz çatlar deyim yerindeyse
Yarın fiyatına verilir pastanelere Süt
Parasının yarısını alır yarısı sonraya
Tabaklarda yemekler, bir beraber oturulur
Beraber kaşık çalınır çorbaya
At arabaları faytonlar, traktörler
Taksi ve araba çok az
Eksozlarla kirlenmemiş dünya
Küresel ısınma yok, mevsimler, mevsim gibi
Kalabalık ailelere
Ya at arabası, ya traktörle alınır, karpuz kavunlar
Karpuzlar, kavunlar
Ucuz alınırdı toptan dağ gibi
İkram edilirdi, gelene, gidene sınırsız
Tere yağa Annem, Babam
Derdi sade yağ
Kokusu bir başka
Köy tavuklarının lezzeti bambaşka
Meyveler,sebzeler bakireydi
Geriktiği gibi ilaçlarla bozulmamış
Hormon katılıp insana bulaşmamış
Selamsız sabahsız geçilmeyen
O Masum, Arı, güzelim günler
Cengiz hala o günleri özler