Başıboş dolaşırdı, akar dururdu
Amaçsız ve umutsuz sanki
Yıktığı köprülere, kıydığı canlara
Yuttuğu araçlara acımazdı
Ve herkes şaşardı
Ancak hiç uslanmazdı
Dökülen gözyaşıyla, daha da kabarırdı
Fırat.....Deli-doluydu, üzgündü
Üretememekten ötürü
Sazan ve yayından başka
Bazen yatağında durgun
Bentlerini tırmalar, yaralardı bazen
Ve tükenmeyen ümitleriyle
Sevdiğinin yolunu gözetlerdi
Fırat....
..........