Cevap: Tanımlama – Örneklendirme – Karşılaştırma – Tanık GöstermeSayısal Verilerden Yararlanma – Benzetme – Somutlama – Soyutlama1. Stendhal, 1804’te Pauline’e yazdığı bir mektupta şöyle diyor:”… Gündelik sözcüklere verdiğimiz değişik anlamlar yüzünden yanlış yollara sürükleniyoruz. Sözcüklerin gerçek anlamlarını bulmaya çalışalım. Örneğin; “erdem” sözcüğünün büyük insan toplulukları için yararlı bir şeyler yapmak anlamına geldiğini düşünmek gerek. “Eğitim” sözcüğünün de kişioğlunun kafasını, ruhunu biçimlendirmek olduğunu bellemeli.” Bu parçada “erdem” ve “eğitim” kavramları öznel bir biçimde tanımlanmaktadır.(tanımlama)2. Halk, senin benim, bütün teklerin buluştuğu, damlaların gök, elin ayağın beden, akılla duygunun kafa olduğu değişik renk, ses ve kokuların kaynaştığı, birliğe vardığı yerdir. Bu cümlede halk, bireylerin maddi ve manevi bir birleşimi olarak tanımlanmıştır.(tanımlama)3. İnsanın bazen mırıltısı, bazen çığlığıdır öykü. Ölüme karşı başkaldırıdır. Kör geceye tutulan şavktır. Çölde bulunan vahadır. Bir anlığına bile olsa, bağımsızlıktır. Ölümlü, çaresiz hayatlarımızda, bir kavalcının nefesindeki ezgi, bir ekmekçinin koca hamur teknesine saldığı güzel mayadır…”(tanımlama)4. İnsan vücudunun en küçük yapı taşına hücre denir. (Nesnel)(tanımlama)5. Yiğitlik, kahramanlık, savaş temalarını işleyen şiirlere epik şiir denir. (Nesnel)(tanımlama)6. Yaşam, güçlükleri yenebilme sanatıdır. (Öznel)(tanımlama)7. Genç Kalemler hareketi, edebiyatımıza özellikle dil konusunda yepyeni bir anlayışı getirmiştir. Türkçe kendi benliğine yavaş yavaş dönmeye başlamış;halk,aydınların yazdıklarını anlar duruma gelmiştir. 1911’li yıllarda yazan Ömer Seyfettin’i, Ziya Gökalp’i açıp okuyun, severek, anlayarak okursunuz yazdıklarını. Sözcükler, tamlamalar… hep anlayacağınız biçimdedir.(örneklendirme)8. Ben her okuduğum romanda asıl kendime yaklaştığıma inanıyorum. Her biri çok yanlı gerçeğimizi belli bir yandan açar bana. Neden söz ederse etsin, beni, başkalarını, yaşamayı tanıtır. Balzac Eugenie Grandef’i yazmasaydı, gecem gündüzüm bencillerle geçtiği hâlde nerden bilecektim bencilliği? “Kızıl ile Kara” olmasaydı benim de öz geçmişimden haberim olmayacaktı. Goste Berling’le kuzeyi dolaşmasaydım, en soğuk geçen kışları bile sevmez, bahar gelince de toprağın coşkusuna kapılmazdım ki.(örneklendirme)9. Özge Ali’ye göre daha çalışkandır.(karşılaştırma)10. En çok sevdiğim arkadaşım sensin.(karşılaştırma)11. Eski şiir hayali öğeleri yeni şiir ise somut öğeleri içerir.(karşılaştırma)12. Arı, on binlerce yıldır aynı işi en kusursuz biçimde yapar: Düzgün, geometrik ölçülerle peteğini örer ve topladığı bin bir çiçek tozundan, bir kimya laboratuvarının imbiklerinden daha üstün biçimde balını süzer. Oysa insanoğlu uğraştığı on binlerce işi binlerce yıldır giderek geliştirmekte ve hâlâ en kusursuza ulaşmaya çalışmaktadır, işte insan budur.(karşılaştırma)13. Mutluluk, aslında herkesin çok yakınında. İsteyen herkes, her an mutlu olabilir. Fizolof Sokrates: “Bir kitap, bir çiçek, bir kuş…ne büyük saadet!” derken bunu anlatmıyor mu?(tanık gösterme)14. Herkesi her yönüyle bağışlamak bir bakıma herkesi kendinden küçük görmek, kendini herkesten büyük görmek değil midir? Küçüktür, ne yaptığını, ne dediğini bilmez, bağışla; diye diye kişi kendini ne kadar çok yüceltir. Atalarımız boşuna dememişler: “Bağışlamak büyüklüğün ünündendir.” Dahası herkesi bağışlamak, biraz olsun tanrısallık, insanüstülük sınavında bulunmak değil midir?(tanık gösterme)15. Ada pazarı Şeker Fabrikası 1953’te işletmeye açıldı. Kuruluşta günde 1800 ton olan pancar işleme kapasitesi 1980’de 6000 tona çıkarıldı. Bu büyük bir gelişme.(sayısal verilerden yararlanma)16. Erkenden yağan yoğun kar, sanki beyaz bir ölümdü.(benzetme)17. Bu olaydan sonra kendimi kuş gibi hafif hissediyorum.(benzetme)18. Bülbülün güle kavuşması gibiydi iki sevgilinin buluşması.(benzetme)19. Güneş bu sabah, dalından koparılmış taptaze portakalı andırıyor.(benzetme)20. Benim ruhum hava ile dolu bir şişeye benzer. Bu şişe hiçbir zaman hayat kaynağı olan oksijenden mahrum kalmaz. Bu şişenin içindeki havayı bir boşaltgaç ile istediğiniz kadar boşaltmaya çalışınız, yine içinde biraz olsun oksijen kalır. Ruhumun kanına can veren manevi oksijen de “ümit’tir.(somutlama)21. Saat Çini vurdu birden, pirinç.Ben gittim bembeyaz uykusuzluklardan,Kasketimi üstüne eğip acılarımın.Sen yüzüne sürgün olduğum kadın,Karanlık her sokaktaydın gizli bir köşedeydin.(soyutlama)Benden bu kadar 50 çok fazla.