Cevap:
Küçük kara balık özet:
Hikaye balık ninenin yüzlerce yavruya masal anlatması ile başlıyor. Bir zamanlar bir kayanın altın annesi ile birlikte küçük bir kara balık varmış. Bu balık yaşadığı yerden çok sıkılmış ve yeni yerler görmek istiyormuş. Annesi her seferinde ona başka bir yer olmadığını söylüyormuş balık bunu dillendirdikçe etraftan duyanlar olmuş ve onu dışlamaya başlamışlar. Bir gün balık annesini de geride bırakarak yaşadıkları gölden ayrılmış. Biraz yüzdükten sonra. Bir derenin akıntısına karışarak uzaklara yol almış. Bir yere gelir orada kurbağa yavrularını görür ancak ilk defa farkı bir canlı gören kurbağalar ondan korkar ve onu istemezler az ötede bir kertenkele görür ve onunla konuşmaya başlar. Kertenkele onun farklı biri akıllı olduğun anlar ve ana pelikanın torbasına düşerse ne nasıl eğer ölmemesi için torbayı delecek bir kama verir. Küçük Kara Balık etrafı gördükçe merakı düşünceleri dahada artar, gördüklerini sorgulamaya fikirler üretmeye başlar.
Biraz daha ilerledikten sonra bir balık sürüsü görür. Onlarla ırmağa gitmek istediğini söyler. Ancak tüm balıklar ırmaktan bulunan pelikandan korkmaktadır. Bazıları ile konuştuktan sonra bir kaçı ile yola koyulur. Biraz ilerledikten sonra pelikanın torbasına düşer küçük kara balık ve yanındaki balıklar, tüm balıklar onu suçlar ve pelikandan onları bırakması için yalvarırlar. Pelikan ise onlara alaycı kara balığı öldürürlerse onları serbest bırakacağını söyler. Küçük kara balık ölü numarası yapar ve kertenkelenin ona verdiği kama ile pelikanın torbasını deler ve oradan kaçar.
Pelikanın torbasından denize düşer ve orada büyük balık topluluğu ile karşılaşır, tüm hayalleri olmuştur meraklarını gidermiştir ancak bir kara batak onu yakalayıp yavrularına yem etmek için hızlıca karaya götürmektedir. Kara batakla ne kadar konuşsa da onu ikna edemez kaçmayı da dener ama başaramaz ve kara batak onu midesine indirir. Orada minik bir yavru balık görür. Ağlayan ve korkan yavru balığın kaçmasına yardım eder ancak kendisi midede kalır son çare elindeki kama ile kara batağı öldürür ancak o günden bu güne kimse bir daha küçük kara balıktan haber alamaz.
Arkadaşıma veda ozet:
Hayatınızı borçlu olan bir insanı ne kadar tanımak istersiniz? Yoksa onun kahraman olduğunu inkar mı edersiniz? Gerçek bir hikâyeyi nasıl elde edersiniz?
İşte Ata’mızı konu olan ve Zülfi Livaneli’nin elinden çıkan Arkadaşıma Veda Atatürk’ün hayatını hikaye şeklinde muazzam anlatmış.
Arkadaşıma Veda kitabı kesinlikle bir eleştiri, hakaret ya da kesin bir biyografi yazısı kadar ağır bir üsluba sahip değil. Aksine hikâye tarzında; Mustafa Kemal Atatürk’ün yaveri olan Salih Bozok’un ağzından anlatılmaktadır.
Başlangıçta Atatürk’ün ölüm sabahı Salih Bozok’un gözünden aktarılmıştır. Doktorların Atamızın başında koşuşturmalarını ve o gün dünyaya çöken ağır kasvet ve hüznü…
Salih Bey, Mustafa Kemal Atatürk’ün daha mektepten arkadaşıdır ve her şeylerini beraber geçirip atlatmışken; ölümde de Mustafa Kemal Atatürk’ü yalnız bırakmak istemiyordu. Bu yüzden oğluyla konuşup vedalaştı. Ama asıl olay ise ölümünden önce oğlu Muzaffer’e bıraktığı mektuptaydı. Çünkü biz olayı mektubun yazılım aşamasında okuyoruz.
Salih Bozok daha Zübeyde Hanım’ın Mustafa Kemal Atatürk’ü mahalle mektebine vermek istediği dönemden başlıyordu anlatmaya... Ali Rıza Bey ile Zübeyde Hanım’ın; Mustafa Kemal’i hangi okula vermek istedikleri ile alakalı. İlk başta Zübeyde Hanım’ın istediği mahalle mektebi olsa da Ali Rıza Efendi vefat edince, Zübeyde Hanım kocasının vaziyetini yerine getirmek namına Mustafa Kemal’i askeri okula gönderdi
Mustafa Kemal’in dayısının yanında geçirdiği kısa bir çiftlik hayatı olmuştu. Zübeyde Hanım, oğlunun asker olmasındansa çiftlik işlerini öğrenmesini her ne kadar başlarda yeğlese de daha sonra kendi isteği ile Selanik’e çocukları okusun diye dönmüştür.
Mustafa Kemal bir gün okulundan eve geldiğinde evde bir yabancı görmüştür. Ve daha sonra da öğrenmiştir ki o yabancı annesinin yeni eşiydi. Zübeyde Hanım sadece çocuklarının başında bir baba figürü ve kendilerini koruyup kollayacak birinin olmasını istediğinden dolayı tekrardan evlenmiştir. Lakin Mustafa Kemal bunu kabullenemeyip çok uzun yıllar annesi ile küs kalıp onlardan uzak kalmıştır.
İstanbul Harp Akademi’sindeyken annesi ile son zamanlarda mektuplaşmış ve Selanik’e döndüğünde yıllardan beri süre gelen hasreti dindirmek adına annesi ve kız kardeşinin yanına gitmiştir. Üvey babası Ragıp Efendi ile konuşmuş ve anlaşmıştır.
Mustafa kemal Trablusgarp Cephesinde savaşırken Selanik düşürülmüştü ve artık düşmanların elindeydi. Zübeyde Hanım ve kızı Makbule İstanbul’a göç etmişlerdir. Lakin o zamanlarda Mustafa Kemal ile herhangi bir iletişim kurabilecekleri araç gereç yok.
Mustafa Kemal ailesini en yakın arkadaşı olan ve mektubu yaza kişi, Salih Bozok’a emanet etmiştir. Ama Salih Bozok, Mustafa Kemal’in istediğini yerine getirememiştir. Atatürk, ailesini arkadaşına sorduğunda ve acı gerçeği öğrendiğinde bile arkadaşına hiçbir zaman sırt çevirmemiştir.
Mustafa Kemal annesini ve kardeşini daha sonra bulup Ankara’da bir daireye yerleştiriyor. Ve artık bugün ki Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini atmaya başlıyor. Bulduğunu cephelerin yanı sıra bir sürü kongrelere katılıyor. Büyük devlet adamları ile oturduğu masada gelecekte ki kurmuş olacağı devletin özelliklerini paylaşıyor ve onları hep yaptığı gibi defterine not alıyordu.
Mustafa Kemal, İzmirli olan Latife adında modern ve her Türk kadının olmasını istediği bir kadınla evlenmişti. Lakin lise dönemindeyken bile asker sadece asker düşüncesini benimseyip şiir yazmayı bıraktığı gibi; eşi Latife Hanım ile ilgilenemeyip ve sürekli zıt fikirlere düştüklerinden bir süre sonra boşanmışlardır.
Artık TBBM açılmış, Türkiye Cumhuriyeti ilan edilmiş ve Atatürk’ün ‘ Ey Türk Gençliği!’ diye seslendiği Nutuk adlı kitabı paylaşılmıştı. 10. Yıl kutlamaları bile gerçekleşmişti. Lakin bir süre sonra 15. Cumhuriyet kutlamalarında Mustafa Kemal Atatürk ayağı kalkamayacak kadar rahatsızdı. Bu milli bayramı halkıyla kutlayamayacağı düşüncesi onu çok üzüyordu.
Lakin halk hiçbir zaman Mustafa Kemal Atatürk’ü yalnız bırakmamış ve 15. Zafer kutlamalarını Dolmabahçe Sarayının önünde gerçekleştirmişlerdir.
Salih Bozok mektubunu burada bitirmiş ve ailesine şükranlarını sunmuştur.
Ve şimdi bu Cumhuriyet 93 yaşında. Sen merak etme Atam bu vatan bize emanet.
Her çocuğun ve yetişkinin okuyabileceği yalın bir dile sahip Arkadaşıma Veda. Atatürk’ün kim olduğu, arkadaşları, ailesi, prensiplerini bilmek; bize bu devleti emanet eden adamı tanımak, tüm Türk milletinin görevidir.
Dev şeftali özeti:
Dev Şeftali, küçük ve mutsuz bir çocuk olan James'in hayatının nasıl değiştiğini konu alır. Siyah-beyaz resimlerle olayların daha canlı hale geldiği kitap bazı mide bulandırıcı bölümlere de sahiptir. Kırkayağın sevdiği yiyeceklerden bahsettiği bölüm ise bunların başında gelir. Ayrıca gerek teyzelerin gerekse dost sayılabilecek kahramanların hakaret dolu konuşmaları kötü örnek olabilecek niteliktedir.
James Henry Trotter, dört yaşına kadar ailesiyle birlikte mutlu bir hayat sürer. Ama bir gün annesiyle babası ölür ve James kendini iki teyzesinin yanında bulur. Teyzeleri fiziksel olarak birbirlerinden çok farklıdır. Sünger Teyze kısa ve şişmanken, Diken Teyze uzun ve incedir. Buna rağmen ikisinin de çok kaba ve acımasız olması en büyük ortak özellikleridir.
James bu iki teyzesiyle üç yıl yaşadıktan sonra bir gün garip bir şey olur. Çok mutsuz olduğu bir zamanda yaşlı ve garip bir adam James'e garip küçük şeyler vererek bunları nasıl kullanacağını öğretir. James o garip şeyleri suya katıp içmesi gerekirken yere düşürür. Böylece bir anda o garip şeyler toprağa karışıp kaybolur. James elindeki tek şansını da kaybettiği için daha çok üzülür.
Ertesi gün James'in garip şeyleri düşürdüğü yerdeki şeftali ağacı bir şeftali verir. Ama bu şeftali çok gariptir çünkü durmadan büyümektedir. Teyzeleri şeftaliyi fark edince önce korkarlar ama daha sonra bu şeftali sayesinde, meraklı insanlardan epey para kazanırlar.
Bir gece, insanlar şeftaliyi görüp gittikten sonra teyzeleri James'i bahçeyi temizlemeye yollarlar. Küçük James gecenin karanlığından korksa da başka çaresi olmadığı için dışarı çıkıp şeftalinin yanına gider. Şeftaliyi biraz inceledikten sonra bir delik görür ve o delikten şeftalinin içine girer. Merdivenlerden çıkıp bir odaya ulaşır. Odada insan boyutlarında birer çekirge, örümcek, kırkayak, gelinböceği, solucan, ateşböceği ve ipekböceği görür. Böcekler James'in gelişine sevinirler. Böylece James yeni arkadaşlarıyla tanışır ve o gece onlarla beraber şeftalinin içinde uyur.
Ertesi sabah James bir sarsıntıyla uyanır ve az sonra şeftaliyle oradan uzaklaşacaklarını öğrenir. Kırkayak şeftalinin sapını tamamen koparıp odaya döndüğünde yolculuk başlar. Şeftali önce acımasız teyzeleri ezerek yola çıkar daha sonra da önüne çıkan her şeyi talan eder. Böylece çok uzun süre yol alırlar.
Epey rahatsız bir yolculuğun sonunda bir uçurumdan yuvarlanıp denize düşerler. Başta her şey yolunda gitse de bir süre sonra şeftalinin etrafı köpekbalıklarıyla dolar. Hepsi korkuyla artık öleceklerini düşünürler. Ama daha sonra kurtulmak için James'in fikrini uygulamaya koyulurlar. İpekböceği ve örümcek sağlam ipler üretirler. James de solucanı yem gibi göstererek üstlerinde uçan martıları teker teker şeftaliye çeker. Böylece üretilen iplerin bir ucunu martıların boynuna bir ucunu da şeftalinin sapına bağlar. Uzun süre hep birlikte çabalarlar ve sonunda martılar şeftaliyi havalandırır. Böylece havada geçecek olan uzun yolculuk başlar.
Yolculuğun başları çekirgenin çaldığı müzik ve kırkayağın söylediği şarkıyla eğlenceli geçer. Bu yolculuk sırasında James, küçük basit yaratıklar olduğunu düşündüğü tüm bu böceklerin büyük ve garip dünyaları hakkında epey ilginç şeyler öğrenir.
Yolculuğun bir yerinde öyle yukarı çıkarlar ki Bulut-Adamlarla karşılaşırlar. Kırkayak yüzünden de Bulut-Adamlarla başları belaya girer. Bulut-Adamlardan epey zarar gördükten sonra bir şehrin üzerine varırlar. Şehirdeki gökdelenleri görünce New York'a geldiklerini anlarlar. Böylece aşağı inmeye karar verirler. Kırkayak şeftalinin sapındaki ipleri koparmaya başlar. Yavaş yavaş inişe geçerler ama şeftali Empire State Binasının tepesindeki sivri kısma takılı kalır. Bütün şehir bu garip nesne yüzünden alarma geçer. Sonunda ise James ve arkadaşlarıyla tanışan yetkililer onların zararsız olduklarına karar verir. Böylece James ve arkadaşları orada çok ünlü olup kendilerine uygun yeni hayatlar kurarlar.
Devamini istersen atarım