Alanı 5,29 cm olan bir karenin bir kenar uzunluğu 23/10 olacaktır.
Alanı 3,61cm olan bir karenin bir kenarı uzunluğu 19/10 olacaktır.
23/10-19/10=4/10
Yazar:
denisejqpu
Bir cevabı oylayın:
10Yazar:
piggy33
Cevap:
Küçük kara balık özet:
Hikaye balık ninenin yüzlerce yavruya masal anlatması ile başlıyor. Bir zamanlar bir kayanın altın annesi ile birlikte küçük bir kara balık varmış. Bu balık yaşadığı yerden çok sıkılmış ve yeni yerler görmek istiyormuş. Annesi her seferinde ona başka bir yer olmadığını söylüyormuş balık bunu dillendirdikçe etraftan duyanlar olmuş ve onu dışlamaya başlamışlar. Bir gün balık annesini de geride bırakarak yaşadıkları gölden ayrılmış. Biraz yüzdükten sonra. Bir derenin akıntısına karışarak uzaklara yol almış. Bir yere gelir orada kurbağa yavrularını görür ancak ilk defa farkı bir canlı gören kurbağalar ondan korkar ve onu istemezler az ötede bir kertenkele görür ve onunla konuşmaya başlar. Kertenkele onun farklı biri akıllı olduğun anlar ve ana pelikanın torbasına düşerse ne nasıl eğer ölmemesi için torbayı delecek bir kama verir. Küçük Kara Balık etrafı gördükçe merakı düşünceleri dahada artar, gördüklerini sorgulamaya fikirler üretmeye başlar.
Biraz daha ilerledikten sonra bir balık sürüsü görür. Onlarla ırmağa gitmek istediğini söyler. Ancak tüm balıklar ırmaktan bulunan pelikandan korkmaktadır. Bazıları ile konuştuktan sonra bir kaçı ile yola koyulur. Biraz ilerledikten sonra pelikanın torbasına düşer küçük kara balık ve yanındaki balıklar, tüm balıklar onu suçlar ve pelikandan onları bırakması için yalvarırlar. Pelikan ise onlara alaycı kara balığı öldürürlerse onları serbest bırakacağını söyler. Küçük kara balık ölü numarası yapar ve kertenkelenin ona verdiği kama ile pelikanın torbasını deler ve oradan kaçar.
Pelikanın torbasından denize düşer ve orada büyük balık topluluğu ile karşılaşır, tüm hayalleri olmuştur meraklarını gidermiştir ancak bir kara batak onu yakalayıp yavrularına yem etmek için hızlıca karaya götürmektedir. Kara batakla ne kadar konuşsa da onu ikna edemez kaçmayı da dener ama başaramaz ve kara batak onu midesine indirir. Orada minik bir yavru balık görür. Ağlayan ve korkan yavru balığın kaçmasına yardım eder ancak kendisi midede kalır son çare elindeki kama ile kara batağı öldürür ancak o günden bu güne kimse bir daha küçük kara balıktan haber alamaz.
Arkadaşıma veda ozet:
Hayatınızı borçlu olan bir insanı ne kadar tanımak istersiniz? Yoksa onun kahraman olduğunu inkar mı edersiniz? Gerçek bir hikâyeyi nasıl elde edersiniz?
İşte Ata’mızı konu olan ve Zülfi Livaneli’nin elinden çıkan Arkadaşıma Veda Atatürk’ün hayatını hikaye şeklinde muazzam anlatmış.
Arkadaşıma Veda kitabı kesinlikle bir eleştiri, hakaret ya da kesin bir biyografi yazısı kadar ağır bir üsluba sahip değil. Aksine hikâye tarzında; Mustafa Kemal Atatürk’ün yaveri olan Salih Bozok’un ağzından anlatılmaktadır.
Başlangıçta Atatürk’ün ölüm sabahı Salih Bozok’un gözünden aktarılmıştır. Doktorların Atamızın başında koşuşturmalarını ve o gün dünyaya çöken ağır kasvet ve hüznü…
Salih Bey, Mustafa Kemal Atatürk’ün daha mektepten arkadaşıdır ve her şeylerini beraber geçirip atlatmışken; ölümde de Mustafa Kemal Atatürk’ü yalnız bırakmak istemiyordu. Bu yüzden oğluyla konuşup vedalaştı. Ama asıl olay ise ölümünden önce oğlu Muzaffer’e bıraktığı mektuptaydı. Çünkü biz olayı mektubun yazılım aşamasında okuyoruz.
Salih Bozok daha Zübeyde Hanım’ın Mustafa Kemal Atatürk’ü mahalle mektebine vermek istediği dönemden başlıyordu anlatmaya... Ali Rıza Bey ile Zübeyde Hanım’ın; Mustafa Kemal’i hangi okula vermek istedikleri ile alakalı. İlk başta Zübeyde Hanım’ın istediği mahalle mektebi olsa da Ali Rıza Efendi vefat edince, Zübeyde Hanım kocasının vaziyetini yerine getirmek namına Mustafa Kemal’i askeri okula gönderdi
Mustafa Kemal’in dayısının yanında geçirdiği kısa bir çiftlik hayatı olmuştu. Zübeyde Hanım, oğlunun asker olmasındansa çiftlik işlerini öğrenmesini her ne kadar başlarda yeğlese de daha sonra kendi isteği ile Selanik’e çocukları okusun diye dönmüştür.
Mustafa Kemal bir gün okulundan eve geldiğinde evde bir yabancı görmüştür. Ve daha sonra da öğrenmiştir ki o yabancı annesinin yeni eşiydi. Zübeyde Hanım sadece çocuklarının başında bir baba figürü ve kendilerini koruyup kollayacak birinin olmasını istediğinden dolayı tekrardan evlenmiştir. Lakin Mustafa Kemal bunu kabullenemeyip çok uzun yıllar annesi ile küs kalıp onlardan uzak kalmıştır.
İstanbul Harp Akademi’sindeyken annesi ile son zamanlarda mektuplaşmış ve Selanik’e döndüğünde yıllardan beri süre gelen hasreti dindirmek adına annesi ve kız kardeşinin yanına gitmiştir. Üvey babası Ragıp Efendi ile konuşmuş ve anlaşmıştır.
Mustafa kemal Trablusgarp Cephesinde savaşırken Selanik düşürülmüştü ve artık düşmanların elindeydi. Zübeyde Hanım ve kızı Makbule İstanbul’a göç etmişlerdir. Lakin o zamanlarda Mustafa Kemal ile herhangi bir iletişim kurabilecekleri araç gereç yok.
Mustafa Kemal ailesini en yakın arkadaşı olan ve mektubu yaza kişi, Salih Bozok’a emanet etmiştir. Ama Salih Bozok, Mustafa Kemal’in istediğini yerine getirememiştir. Atatürk, ailesini arkadaşına sorduğunda ve acı gerçeği öğrendiğinde bile arkadaşına hiçbir zaman sırt çevirmemiştir.
Mustafa Kemal annesini ve kardeşini daha sonra bulup Ankara’da bir daireye yerleştiriyor. Ve artık bugün ki Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini atmaya başlıyor. Bulduğunu cephelerin yanı sıra bir sürü kongrelere katılıyor. Büyük devlet adamları ile oturduğu masada gelecekte ki kurmuş olacağı devletin özelliklerini paylaşıyor ve onları hep yaptığı gibi defterine not alıyordu.
Mustafa Kemal, İzmirli olan Latife adında modern ve her Türk kadının olmasını istediği bir kadınla evlenmişti. Lakin lise dönemindeyken bile asker sadece asker düşüncesini benimseyip şiir yazmayı bıraktığı gibi; eşi Latife Hanım ile ilgilenemeyip ve sürekli zıt fikirlere düştüklerinden bir süre sonra boşanmışlardır.
Artık TBBM açılmış, Türkiye Cumhuriyeti ilan edilmiş ve Atatürk’ün ‘ Ey Türk Gençliği!’ diye seslendiği Nutuk adlı kitabı paylaşılmıştı. 10. Yıl kutlamaları bile gerçekleşmişti. Lakin bir süre sonra 15. Cumhuriyet kutlamalarında Mustafa Kemal Atatürk ayağı kalkamayacak kadar rahatsızdı. Bu milli bayramı halkıyla kutlayamayacağı düşüncesi onu çok üzüyordu.
Lakin halk hiçbir zaman Mustafa Kemal Atatürk’ü yalnız bırakmamış ve 15. Zafer kutlamalarını Dolmabahçe Sarayının önünde gerçekleştirmişlerdir.
Salih Bozok mektubunu burada bitirmiş ve ailesine şükranlarını sunmuştur.
Ve şimdi bu Cumhuriyet 93 yaşında. Sen merak etme Atam bu vatan bize emanet.
Her çocuğun ve yetişkinin okuyabileceği yalın bir dile sahip Arkadaşıma Veda. Atatürk’ün kim olduğu, arkadaşları, ailesi, prensiplerini bilmek; bize bu devleti emanet eden adamı tanımak, tüm Türk milletinin görevidir.
Dev şeftali özeti:
Dev Şeftali, küçük ve mutsuz bir çocuk olan James'in hayatının nasıl değiştiğini konu alır. Siyah-beyaz resimlerle olayların daha canlı hale geldiği kitap bazı mide bulandırıcı bölümlere de sahiptir. Kırkayağın sevdiği yiyeceklerden bahsettiği bölüm ise bunların başında gelir. Ayrıca gerek teyzelerin gerekse dost sayılabilecek kahramanların hakaret dolu konuşmaları kötü örnek olabilecek niteliktedir.
James Henry Trotter, dört yaşına kadar ailesiyle birlikte mutlu bir hayat sürer. Ama bir gün annesiyle babası ölür ve James kendini iki teyzesinin yanında bulur. Teyzeleri fiziksel olarak birbirlerinden çok farklıdır. Sünger Teyze kısa ve şişmanken, Diken Teyze uzun ve incedir. Buna rağmen ikisinin de çok kaba ve acımasız olması en büyük ortak özellikleridir.
James bu iki teyzesiyle üç yıl yaşadıktan sonra bir gün garip bir şey olur. Çok mutsuz olduğu bir zamanda yaşlı ve garip bir adam James'e garip küçük şeyler vererek bunları nasıl kullanacağını öğretir. James o garip şeyleri suya katıp içmesi gerekirken yere düşürür. Böylece bir anda o garip şeyler toprağa karışıp kaybolur. James elindeki tek şansını da kaybettiği için daha çok üzülür.
Ertesi gün James'in garip şeyleri düşürdüğü yerdeki şeftali ağacı bir şeftali verir. Ama bu şeftali çok gariptir çünkü durmadan büyümektedir. Teyzeleri şeftaliyi fark edince önce korkarlar ama daha sonra bu şeftali sayesinde, meraklı insanlardan epey para kazanırlar.
Bir gece, insanlar şeftaliyi görüp gittikten sonra teyzeleri James'i bahçeyi temizlemeye yollarlar. Küçük James gecenin karanlığından korksa da başka çaresi olmadığı için dışarı çıkıp şeftalinin yanına gider. Şeftaliyi biraz inceledikten sonra bir delik görür ve o delikten şeftalinin içine girer. Merdivenlerden çıkıp bir odaya ulaşır. Odada insan boyutlarında birer çekirge, örümcek, kırkayak, gelinböceği, solucan, ateşböceği ve ipekböceği görür. Böcekler James'in gelişine sevinirler. Böylece James yeni arkadaşlarıyla tanışır ve o gece onlarla beraber şeftalinin içinde uyur.
Ertesi sabah James bir sarsıntıyla uyanır ve az sonra şeftaliyle oradan uzaklaşacaklarını öğrenir. Kırkayak şeftalinin sapını tamamen koparıp odaya döndüğünde yolculuk başlar. Şeftali önce acımasız teyzeleri ezerek yola çıkar daha sonra da önüne çıkan her şeyi talan eder. Böylece çok uzun süre yol alırlar.
Epey rahatsız bir yolculuğun sonunda bir uçurumdan yuvarlanıp denize düşerler. Başta her şey yolunda gitse de bir süre sonra şeftalinin etrafı köpekbalıklarıyla dolar. Hepsi korkuyla artık öleceklerini düşünürler. Ama daha sonra kurtulmak için James'in fikrini uygulamaya koyulurlar. İpekböceği ve örümcek sağlam ipler üretirler. James de solucanı yem gibi göstererek üstlerinde uçan martıları teker teker şeftaliye çeker. Böylece üretilen iplerin bir ucunu martıların boynuna bir ucunu da şeftalinin sapına bağlar. Uzun süre hep birlikte çabalarlar ve sonunda martılar şeftaliyi havalandırır. Böylece havada geçecek olan uzun yolculuk başlar.
Yolculuğun başları çekirgenin çaldığı müzik ve kırkayağın söylediği şarkıyla eğlenceli geçer. Bu yolculuk sırasında James, küçük basit yaratıklar olduğunu düşündüğü tüm bu böceklerin büyük ve garip dünyaları hakkında epey ilginç şeyler öğrenir.
Yolculuğun bir yerinde öyle yukarı çıkarlar ki Bulut-Adamlarla karşılaşırlar. Kırkayak yüzünden de Bulut-Adamlarla başları belaya girer. Bulut-Adamlardan epey zarar gördükten sonra bir şehrin üzerine varırlar. Şehirdeki gökdelenleri görünce New York'a geldiklerini anlarlar. Böylece aşağı inmeye karar verirler. Kırkayak şeftalinin sapındaki ipleri koparmaya başlar. Yavaş yavaş inişe geçerler ama şeftali Empire State Binasının tepesindeki sivri kısma takılı kalır. Bütün şehir bu garip nesne yüzünden alarma geçer. Sonunda ise James ve arkadaşlarıyla tanışan yetkililer onların zararsız olduklarına karar verir. Böylece James ve arkadaşları orada çok ünlü olup kendilerine uygun yeni hayatlar kurarlar.
Devamini istersen atarım
Yazar:
moose3syc
Bir cevabı oylayın:
10Cevap: 1. PRENSES VE BEZELYE TANESİ:
Günlerden çok fırtınalı ve sağanaklı bir gündür. Tepenin yüceliklerindeki büyük şatoda bir kral, kraliçe ve yakışıklı oğulları prens oturmaktadır. Prens çok uzun yıllar boyunca kendi gibi iyi ahlaklı ve güzel bir prenses arar. Ancak bu kadar aramaya rağmen bulamamıştır ve bunun üzüntüsüyle şatoya geri dönmüştür. Durumu krala anlatacağı zaman kapı vurulur. Kapıyı açan kral karşısında sırılsıklam olmuş güzel mi güzel bir kız görür, hemen içeriye alır, kraliçe kızın bir prenses olamayacağını ve kızın asil olmadığını düşünerek prensin kızla evlenmesine karşı çıkar. Daha sonra kız için hazırlanan yatağın altına bir bezelye tanesi koyarak üstüne yumuşak yataklar koyarak kızı istirahat ettirirler. Sabahleyin kıza rahat edip etmediğini soran kraliçe, sabaha kadar uyumadığını ve yatakta bir şeyin beni rahatsız ettiğini söyler. Kraliçe gülümseyerek “ancak bir prenses bu kadar nazlı olabilir.” Diyerek prensin bu kızla evlenmesine izin verir.
2. KİBRİTÇİ KIZ:
Soğuk bir Noel arifesinde, kentin caddelerinde herkes eğlenirken küçük kız onları seyredip kendi kendine eğleniyordur. Küçük kız kibritçi dir. Kutu ile kibrit satar. O soğuk havada insanlar eğlenirken küçük kız hayatın acımasızlığını, yoksulluğu tatmıştır. Ailesine yardım etmek için her geçene kibrit satmak ister, fakat o gece hiç satamamıştır. Havanın çok soğuk olması ve kızın yorgun oluşu yinede onu yıldıramamıştır. Birazcık olsun ısınmak için iki ev arasında bir aralığa girer ve hayallere dalar. Çocukluğunu mutlu bir şekilde yaşamak, iyi bir evde oturmak, yoksulluk çekmemek gibi; derken biraz ısınmak için bir kibrit yakar. Nasıl olsa üvey annem ve babam anlamaz diyerek sıcacık bir ev hayal ederken kibriti yakarak bitirir. Bu durumu fark edince ne yapacağını şaşırmış, korkmuş ve ölmüş büyük annesinden yardım dilenmeye, seslenmeye başlar. Durmaksızın yağan kar, küçük kibritçi kızın üstünü örter. Küçük kız, kaskatı ve donmuş kalakalır oracıkta. Büyük annesi elini uzatır ve küçük kibritçi kızı yanına alır.
3. DÜNYANIN EN GÜZEL GÜLÜ :
Bir zamanlar yaşlı bir kraliçe varmış. Kraliçe güçlü, dediği dedik bir insanmış. Kimse bir dediğini iki etmezmiş. Kraliçe, bütün mevsimlerde bütün dünya ülkelerinde yetişen güllerden güzel güller yetiştirirmiş. Ama sarayda, acı ve keder kol geziyormuş. Çünkü kraliçe çok ağır hastaymış, doktorlarda yakında öleceğini söylüyorlarmış. “Tek bir umut var kraliçenin kurtulması için” demiş bir bilgin. “Eğer dünyanın en güzel, en soylu gülünü bulup getirirseniz kraliçe uzun yıllar yaşar.” Yaşlı, genç kraliçenin iyileşmesi için dünyanın dört bir yanında en güzel gülü aramaya koyulmuş ama hiç biri işe yaramamış. Sonunda kraliçenin küçük oğlu annesine seslenerek beni dinle demiş ve başlamış okumaya. Kitapta, cennetin görünmeyen bir köşesinde açan yapayalnız bir gülden söz ediliyormuş. Bu gül kendisini ta derinden görmek isteyene görünürmüş. Beyaz bir gülmüş ama güneşin batışında pembeleşen, o kızıllık yansıdığı vakit büyüleyici bir renge bürünen bu gül gerçek sevginin ve güzelliğin simgesi imiş. Birden tatlı bir pembelik yayıldı. Kraliçenin yanaklarına, gözleri büyüdü, bir güneş gibi parladı ve kitabın yaprakları arasında pembe bir gül, dünyanın en güzel gülü beliriverdi. “Onu görüyorum !” diye bağırdı kraliçe. Bu gülü kim görürse bir daha hiç mutsuz olmaz ve ölümsüzleşirmiş...
4. ÜÇ ZIPZIPIN ÖYKÜSÜ :
Çekirge, pire ve uçan kaz bir gün saraya davet edilmişler. Kral üçünün arasında bir yarış düzenleyecek ve en yükseğe sıçrayana büyük bir ödül verecekmiş. Sonunda ödülü açıklamış. Yarışı kazanana kızımı vereceğim demiş. Yarışmaya önce pire, çekirge sonrada uçan kaz tek tek zıplayarak yarışmışlar. Bunların her biri kendini diğerlerinden üstün görüyormuş. İlk yarışan pire çok yüksek zıplayınca görünmemiş ve onu almamış olarak kabul etmişler. Çekirgede pirenin yarısı kadar zıplamış ancak kralın üstüne konduğu için kral ona çok kızmış. Sıra uçan kaza gelmiş, kaz nazikçe prensesin yanına kadar sıçramış kral bu nazikçe sıçrayışı görünce kararını açıklamış. “En yükseğe sıçrayan kızıma doğru sıçrayandır.” Demiştir ve prensesi uçan kaza vermeğe karar vermiş. Olayı duyan pire ile çekirge yaptıkları hatayı anlayıp çok üzülmüşler.
5. KÜÇÜK DENİZ KIZI :
Zamanın birinde okyanusların dibinde bir şato varmış. Burada kral büyük anne ve altı kız beraber yaşarmış. Bu kızlardan en küçüğü hepsinden güzelmiş. Büyük anneleri arada sırada masallar anlatır yeryüzünde ve insanlardan bahsedermiş. Kızlara yeryüzünü göstereceğine dair söz vermiş. Kızlar on beş yaşına geldiklerinde yeryüzünü görüp geri gelmişler. Kızların beşi geri dönmeyi ve eski yerinde yaşamayı kabullenirken en küçük kız ise dünyalı bir prense aşık olmuş ve bir an önce onun yanına gitmek istiyormuş. Büyük anneleri haberi duyunca deniz büyücüsüne gidip çözüm aramış. Deniz büyücüsü deniz kızına bacak verecek ama karşılığında kız sesini kaybedecekti. Deniz kızı zor da olsa prensi için bu şartı kabul etmiş ve hemen prensin yanına varmıştı. Prens bunun konuşamıyor olduğunu fark edince kardeşi gibi davranmaya başlamış. Deniz kızı bu duruma çok üzülmüş. Kısa bir süre sonra prens başka biriyle evlenmeye karar vermiş. Durumdan haberdar olan büyük anne büyücüye gidip yardım istemiş. Büyücü özel bir hançer yaparak, demiş “Eğer hançeri prensin kalbine saplarsa kurtulur, yapamazsa ölür.” Hançeri alan deniz kızı prensin uyuduğu bir akşam kalbine saplamak istemiş. Ancak o sırada uyanan prens tebessüm ederek bana bir şey mi söyleyecektin demiş. Deniz kızı bunu yapamayacağını anlayınca daha fazla dayanamayarak oradan ayrılır. Kısa bir zaman gezindikten sonra vücudunun değiştiğini görür. Fazla zaman geçmeden deniz kızı hayata veda eder.
6. KARA BUĞDAY :
Fırtınadan sonra bir kara buğday tarlasından geçenler bilir. Kara buğday tarlası sanki kavrulmuş gibidir. Yaşlı söğüdün tam önünde bir kara buğday tarlası varmış. Kara buğday Pek kibirli imiş. Başı yükseklerden hiç inmezmiş. “Bende buğday başakları kadar güzelim üstelik çok daha da güzelim. Benim çiçeklerim, elma çiçeklerine benzer, herkes hayranlıkla seyreder. Benden güzeli var mı ? söyle söğüt ağacı” demiş. Söğüt, ağır ağır başını sallar. “var... var...” dermiş. Aradan zaman geçmiş, hava bozmuş, fırtınalar yağmurlar başlamış. Fırtınayı gören bütün çiçekler , bitkiler boyun bükerken kara buğday pek kibirli ya, asla boynunu eğmezmiş. Onu diğer bitkiler uyarmış fakat kara buğday duymamazlıktan gelmiş. Fırtına geçip, rüzgarlar dinince, doğa adeta bir sessizliğe bürünmüş. Her taraf sakinleşmiş, güzelleşmiş. Ama kara buğday yangından çıkmış gibi kavrulmuş kararmış, simsiyah olmuş işe yaramaz, cansız bir ot oluvermiş olayı gören ve duyan diğer çiçek ve otlar olaya çok üzülmüşler.
Açıklama: İYİ DERSLER EN İYİ SEÇERSEN SEVİNİRİM
Yazar:
macey4mvt
Bir cevabı oylayın:
5Yazar:
howell
Cevap:
git internet üzerinden bak ben mi söyliyim
Yazar:
evelyn4qbm
Bir cevabı oylayın:
7Yazar:
kaylee
Cevap:
E
Adım adım açıklama:
x ve y yerine a yi yerleştiriyoruz
3.2a-2a=12
6a-2a=12
4a=12
a=3
cevap doğru mu söylerseniz sevinirim.
Yazar:
josefagkvj
Bir cevabı oylayın:
6Yazar:
tania100
Arif Bey validir. Üç erkek ve bir kız çocuğu olmak üzere dört çocuk sahibi bir babadır. Büyük oğlu Ekrem, onun küçüğü Belkız, üçüncüsü Serdar, en küçükleri Erkam'dır. Ekrem'le Belkız evlidir. Serdar'la Erkam ise henüz evlenmemişlerdir. Erkam Ankara Ortadoğu üniversitesi inşaat bölümünde okumaktadır. Serdar asi ve uyumsuz bir çocuktur ve liseden sonra okumak istemez. Sürekli iş değiştirir. Babası buna çok sinirlenmektedir.Okulunu bitiren Erkam ve Burhan birlikte bir iş kurarlar. Önce Erkam askerliğini yapmak için Bursa'ya gider. Burası Senem'in memleketidir. Bunu duyan Senem hemen Bursa'ya gider ve Erkam’la Bursa’da sözlenir askerlik biter bitmez de evlenir.
Erkam'la Senem evlenince Arif Bey de yalnız kalmayayım diye evlenir. Ama evlendiği kadın Arif bey'in bütün malını alıp kaçar. Bunun üzerine Arif Bey felç geçirip bakıma muhtaç hale gelir.
Belkız el evinde olduğunu öne sürerek babasına bakamayacağını söyler. Büyük oğlunun evinde de hoş karşılanmayan yaşlı adam, küçük oğlunun evinden de kovulmamak için gidip bir huzur evine yerleşiyor.
Huzur evinde bir gazetede Mavi Gözyaşı ismi ile köşe yazarlığı yapmaya başlar. Huzur evinin sakinleri onun adını Mansur olarak bilmektedir. Yaşlı adam tam izini kaybettirdiğini düşünürken torunu onu huzur evinde bulur. Tabi ki o çocuklarının karşısına çıkmak istemez, kalbi buruktur. Bu arada Erkam'ın evliliğinin (bilgi yelpazesi. com) üzerinde kara bulutlar dolanmaktadır. Nihayet kötü bir olay sonucu evliliği biter ve Erkam küçük kızı ile hayata sıfırdan başlamaya karar verir. Erkam üniversitede iken kendisine aşık olan Bahar'la evlenmek ister fakat Bahar yaşadığı hayal kırıklıkları sonucu bu evlilik teklifini reddeder.
Ne yazık ki aile bireylerinin haberi olmadan Arif Bey kalp krizi geçirir ve hayata gözlerini yumar. Vasiyeti üzerine çocuklarına haber verilmeden ilk eşinin yanına defnedilir.
P bakamayacağını söyler. Büyük oğlunun evinde de hoş karşılanmayan yaşlı adam, küçük oğlunun evinden de kovulmamak için gidip bir huzur evine yerleşiyor.
Huzur evinde bir gazetede Mavi Gözyaşı ismi ile köşe yazarlığı yapmaya başlar. Huzur evinin sakinleri onun adını Mansur olarak bilmektedir. Yaşlı adam tam izini kaybettirdiğini düşünürken torunu onu huzur evinde bulur. Tabi ki o çocuklarının karşısına çıkmak istemez, kalbi buruktur. Bu arada Erkam'ın evliliğinin (bilgi yelpazesi. com) üzerinde kara bulutlar dolanmaktadır. Nihayet kötü bir olay sonucu evliliği biter ve Erkam küçük kızı ile hayata sıfırdan başlamaya karar verir. Erkam üniversitede iken kendisine aşık olan Bahar'la evlenmek ister fakat Bahar yaşadığı hayal kırıklıkları sonucu bu evlilik teklifini reddeder.
Ne yazık ki aile bireylerinin haberi olmadan Arif Bey kalp krizi geçirir ve hayata gözlerini yumar. Vasiyeti üzerine çocuklarına haber verilmeden ilk eşinin yanına defnedilir
Açıklama:EN İYİ SEÇERSEN SEVİNİRİM İYİ ÇALIŞMALAR
Yazar:
murphy7ipr
Bir cevabı oylayın:
11Cevap:
Arif Bey validir. Üç erkek ve bir kız çocuğu olmak üzere dört çocuk sahibi bir babadır. Büyük oğlu Ekrem, onun küçüğü Belkız, üçüncüsü Serdar, en küçükleri Erkam'dır. Ekrem'le Belkız evlidir. Serdar'la Erkam ise henüz evlenmemişlerdir. Erkam Ankara Ortadoğu üniversitesi inşaat bölümünde okumaktadır. Serdar asi ve uyumsuz bir çocuktur ve liseden sonra okumak istemez. Sürekli iş değiştirir. Babası buna çok sinirlenmektedir. Bir gün Serdar bilmediği bir işe girerek evi terk etmeye karar verir ve bu olayı ailesiyle paylaşır. Annesi ve babası buna karış çıkar ama Serdar onları dinlemez. Serdar evden ayrıldıktan sonra zaten rahatsız olan anne bu acıya dayanamayıp vefat eder. Arif Bey oğlu Serdar'ı aramaya başlar. Bir müddet sonra karanlık işlere karışan oğlu Serdar’ın ölüsünü bir hastanede bulur. Peş peşe hem eşini hem de evladını kaybeden Arif Bey'in hayatı bu noktadan sonra değişir valilikten istifa eder. Evde küçük oğlu Erkam ile baş başa kalır. Erkam'ın en yakın arkadaşı Burhan'dır. Burhan sınıflarında bir kızla nişanlıdır. Nişanlısının adı Esra'dır. Esra'nın bir de Bahar adında yeğeni vardır. Bahar Erkam'a aşıktır. Bir gün Erkam'la Burhan konuşurken Burhan Bahar'ın kendisine aşık olduğunu söyler. Ama bir sorun vardır çünkü Erkam sınıflarındaki başka bir kıza Senem'e aşıktır. Senem bunu bilmemektedir ama onun da Erkam'a karşı hisleri vardır. Okulunu bitiren Erkam ve Burhan birlikte bir iş kurarlar. Önce Erkam askerliğini yapmak için Bursa'ya gider. Burası Senem'in memleketidir. Bunu duyan Senem hemen Bursa'ya gider ve Erkam’la Bursa’da sözlenir askerlik biter bitmez de evlenir. Erkam'la Senem evlenince Arif Bey de yalnız kalmayayım diye evlenir. Ama evlendiği kadın Arif bey'in bütün malını alıp kaçar. Bunun üzerine Arif Bey felç geçirip bakıma muhtaç hale gelir. Belkız el evinde olduğunu öne sürerek babasına bakamayacağını söyler. Büyük oğlunun evinde de hoş karşılanmayan yaşlı adam, küçük oğlunun evinden de kovulmamak için gidip bir huzur evine yerleşiyor. Huzur evinde bir gazetede Mavi Gözyaşı ismi ile köşe yazarlığı yapmaya başlar. Huzur evinin sakinleri onun adını Mansur olarak bilmektedir. Yaşlı adam tam izini kaybettirdiğini düşünürken torunu onu huzur evinde bulur. Tabi ki o çocuklarının karşısına çıkmak istemez, kalbi buruktur. Bu arada Erkam'ın evliliğinin (bilgi yelpazesi. com) üzerinde kara bulutlar dolanmaktadır. Nihayet kötü bir olay sonucu evliliği biter ve Erkam küçük kızı ile hayata sıfırdan başlamaya karar verir. Erkam üniversitede iken kendisine aşık olan Bahar'la evlenmek ister fakat Bahar yaşadığı hayal kırıklıkları sonucu bu evlilik teklifini reddeder. Ne yazık ki aile bireylerinin haberi olmadan Arif Bey kalp krizi geçirir ve hayata gözlerini yumar. Vasiyeti üzerine çocuklarına haber verilmeden ilk eşinin yanına defnedilir.
Kitabın Ana Fikri: Hiç karşılık beklemeyen, hep kendinden veren babalarımızı yaşlandıkları veya başlarına bir iş geldiği zaman asla yalnız bırakmamalı evlatlık görevlerimizi yerine getirmeliyiz.
Kitabın Kişileri Kahramanları:
Arif Bey: Valilikten istifa etmiş, eşini kaybedince ikinci bir eşle evlenmiş fakat ikinci eşi tarafından soyulup aldatılınca felç geçirmiş, evlatları için elinden geleni ardına koymamış ama felç geçirip ele düşünce evlatları tarafından bakılmadığı için huzur evine yerleşmiş, kalan ömrünü burada yapayalnız geçirmiş bir kişi. Kitabımızın kahramanıdır.
Ekrem: Arif Bey’in en büyük oğlu, vefasız, kendini ve ailesini babasından üstün tutan bir kişi.
Belkız: Arif Bey’in ikinci büyük evladı, vefasız, bencil bir kişi.
Serdar: Arif Bey’in üçüncü evladı, okumayı değil karanlık ve tehlikeli işleri tercih ederek evden kaçtığı için genç yaşında ölen, asi bir kişi.
Erkam: Arif Bey’in en küçük çocuğu, inşaat mühendisi, ilk evliliği kötü geçtiği için boşanmış bir kişi.
Açıklama:
Kolay Gelsin İyi Akşamlar ✨✨
Yazar:
fiestakgig
Bir cevabı oylayın:
7Bu başlığı kapatarak, bir bağlantıya tıklayarak veya başka bir şekilde gezinmeye devam ederek çerez kullanımını kabul etmiş olursunuz.